İran'ın ayak sesleri

II. Körfez Savaşı’ndan sonra İran’ın Ortadoğu’da önlenemeyen yükselişi ve artan etkisi bu bölgenin de dışına taşmış durumda. Bu açıdan Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerden Fas’ta ki gelişmeleri örnek vermek mümkün.

Söz konusu malumatlara göre İran’ın kendi mezhebi olan Şiiliği Fas’ta egemen kılmak için bu ülkede ki yeraltı faaliyetlerine hız verdiği iddia ediliyor.

Tabi bu arada idarenin Sünni bir oligarşiden oluştuğu düşünülürse gelişmeden azami surette rahatsız olacak tarafın ülkenin başında bulunan 6.Muhammed ve yönetimi olması muhtemeldir.

Hadise bu açıdan tasavvur edildiğinde Sünni bir yönetim olan Saddam’ın devrilmesinden sonra İran’ın Irak’ın içinde etkisini artırmaya başlayan Şii nüfuzu ve bu nüfuzu kullanarak ülkede ve bölgede etkisini nasıl arttırdığı akla geliyor.

Irak’ta etkili olan İran daha sonra Lübnan’da Hizbullah’ı, Filistin’de Hamas’ı kullanmak suretiyle etkisini daha da artırmış ve bu durum Sünni Blok Ülkeleri’ni iyiden iyiye endişeye düşürmüştü.

Fas Krallığı’nda cereyan eden bu endişe de Sünni Blok’ta var olan ve artan korkunun bir başka tezahürüdür.

İran’ın Akdeniz’de ki Fas’ın iç işlerine dâhil olma arayışı bu ülkenin özellikle yükselen etkisinden endişe duyan Amerika Birleşik Devletleri, İsrail, Avrupa Birliği ve Sünni Arap Bloğu Ülkeleri’ni ziyadesiyle rahatsız edecektir.

Tüm bu gelişmelerden sonra Başkan Obama’nın bir süre önce Devlet Başkanı Dimitri Medvedev’e yazdığı mektupta Rusya’ya neden Tahran’ın nükleer çalışmalarına yardım etmemesini istediği daha iyi anlaşılıyor.