Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '09

 
Kategori
Haber
 

İran seçimleri ve düşündürdükleri ...

İran seçimleri ve düşündürdükleri ...
 

İran, Perslerin mirasçısı, tarihinde güzel sanat ve edebiyat alanında önemli değerleri de yetiştirmiş, bizim de kültürümüzde ortak motiflerimiz bulunan bir uygarlık. “Uygarlık” tanımlamasının ekonomik, siyasal momentten bağışık kültürel kotlarıyla alınabilirliği burada bir kez daha anımsanmalıdır.


Petrolün istikrarsız coğrafyasında Şah döneminde aksak bir modernleşme ve artan dışa bağımlılığının izleğinden İran, Humeyni ile yerkürede değil de İslam dünyasında rekabete açıldı. “Devrim” diye tanımlandı… Halkın, özellikle üretici kesimlerin yaşam kalitesinin ne kadar iyileştiği tartışmasından bağışık olarak…


O, İran, komşumuz ve milyonlarca Türk kökenlinin de yaşadığı, Orta Asya’da bizimle rekabete soyunan, klasik güç odakları karşıtlığında örtük bir dayanışma ritüeline de refere edilen, Rusya, Çin, Hindistan aksından kendisine pay çıkarmaya çalışan ve son dönemde nükleer teknoloji restiyle Batı’nın hedefi haline gelen büyük bir ülke.


Doğal kaynak zenginliği denizi üzerinde oturmakta… Her alanda yetişmiş gençleri de olduğu söylenmekte… Bununla birlikte, dış ticaret hacmi artsa da gerçek anlamda ne kadar dışa açıldığı tartışılabiliyor… Tıpkı, ‘gençler, lisan bilseler de, ne kadar ve ne anlamda küresel gelişmelere eklemlenebiliyor?’ Sorusunda olduğu gibi… “Kalkınma” olsa da gerçek anlamda “gelişme” ne oranda sağlanıyor?. ve örneğin demokratik standartlara ne kadar yansıyor; bunlar üstelik yalnız İran’a özgü olarak da değil; belki çok farklı konumlanmalarıyla Üçüncü Dünya ülkeleri için de tartışılıyor.


Sorun, bir yorumuyla, İslami referansların, iç dinamiklerden çok dışa karşı geliştirdiği savunma mekanizmalarında daha net ayırt edilebiliyor. Dünya, Kızıldeniz’de de Atlantik’te de benzer oranda küreselleşiyor. Sorunsal, tıkır tıkır işleyen otarşik ekonominin konvertıbilite değeri yaratmaksızın ne oranda sürdürülebilir olduğuyla ilgili. Bu, kuşkusuz, teslimiyetçi olmadan da rekabetçi olunabileceği espirisini gerçekçi olarak kavrayanları diğerlerine oranla kompartmanlara ayırabiliyor. Ancak, elbette ne değişim-değeri tekildir ne “kompartman”lar bir-ölçün…


Demokrasi ve ekonominin birbirini zıtlayan değil tamamlayan değerler olarak ve sistem bütünlüğü içinde işlerlik kazanmasıysa, piyasa yapıcılar kadar sosyal ortamı belirleyen kitle örgütlerinin de özgürce işlev görmesiyle olanaklı. Düşünce yeterince özgür değilse, girişim de o oranda tutsak bir yerlerde. Özgürlük ise bir kez ileri değil de geri gittiğinde: geri gelmesi çağlarca süren nazlı bir kuş gibidir. Ali Şir Nevai’nin dizlerindeki gibidir…


Son genel seçimler, biraz da bu açıdan bir tür “özgürleşme taleplerinin” yükseltilmesi ve sınanmasına da vesile olarak algılandı. Kadınlar bu pratiğin nirengi noktasında bulunuyor. Seçim yenilgisi algısının drama (ağlatıya) dönüşmesi, güncel olanın eleştirisi kadar, bir sonraki seçimlerin de saydam bir ortamda ve hakkaniyete yaraşır şekilde yapılacağına değğin kuşkuların genellemesinden kaynaklanabilir.


İran’da artık bir çok şey eskisi gibi olmayabilir. İktidarıyla, muhalefetiyle İran halkı geleneklerine, Din’i değerlerine, İslam’ın güzel öğretisine sımsıkı sahiplenmek kadar, Dünya insanlık ailesi içinde ekonomisi, kültürel yaşamı ve uygarlığıyla geleceğin refah toplumunu oluşturmaya doğru yol alırken.. hem kendi, , hem de benzer acıları çekmişlerin deneyiminden yararlanarak, barış ve refah içinde yaşamak hakkına sahip. Öte yandan, Obama’nın 11 Eylül, Putin’in vesair “takıntıları” aşması, Uzakdoğu ve Latin Amerika’da yükselen ekonomilerin, demokrasiye çağrı yapması, daha güzel bir Dünya’ya gidişi kolaylaştırabilir.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..