Irkçı veya ırkçılığa yakın söylemler...

Uluslararası ölçekte yapılan bir araştırmanın sonuçları geçenlerde yayınlandı. Bu araştırmanın sonucunda, Türkiye de yaşayan safkan Türk sayısının sanılanın aksine çok fazla olmadığı görüldü. Irkçı veya ırkçılığa yakın söylemlerde bulunanların hiç hoşlanmayacağı bir durum çıktı ortaya yani. Bu tür söylemlerin yarattığı ihtiyaçla, geçmişinde bir Türk izi arayan ve ancak bulunca MUTLU olabilenlerin mutluluklarına da gölge düşmüş oldu tabii. Buldukları izlerin Türklere ait olma ihtimali azaldı çünkü.

"Türkiye de yaşayan herkes Türk'tür." başlığı altında yapılan konuşmalar, milliyetçi dolduruşlara baskın gelememiş ve insanları bir Türk boyuna dayanma arzusundan vazgeçirememişti. Türkiye’nin birçok bölgesinde yaşayan pek çok insan, büyük büyük dedesinin, eski bir Türk yurdu olarak kabul edilen Konya'dan bulundukları yere göç etmiş olduğuna inanmaktaydı.

Irkçı veya ırkçılığa yakın söylemlerden rahatsız olanların inadına bunları tekrarlayanlar, aynı zamanda, hem kendilerini hem de başkalarını "Bir Türk boyu hikâyesine" mahkûm bırakmış da oluyordu.

"Türk soyundan gelmişim gelmemişim ne farkeder." rahatlığında görünenler, konuşmalarının arasına Türk kökenli olduğunun bilgisini sıkıştırma ihtiyacı duyuyor ve bunu söylediğinde işte o zaman gerçek anlamda rahatlıya biliyordu.

İleride daha büyük hayal kırıklıkları da yaşanabilir tabii.”Dedemiz, Konya'dan memuriyet görevi nedeniyle buraya göç etmiş” benzeri hikâyelerle büyüyenler… Aslında, başka bir bölgede, başka bir işle uğraşırken, başka bir gerekçeyle dedelerinin zorla göç ettirilmiş olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalabilir mesela.

Irkçı veya ırkçılığa yakın söylemlerle doldurulmuş insanların kendilerini zapt etmeyi başarması ve bu aldıklarını ulu orta boşaltmaktan vazgeçmesi lazım. Kendisini tutamayıp devam edenleri ise birilerinin ikna edip susturması lazım.

Gelecekte karşılaşılabilecek her durumla rahatça yüzleşebilmenin zeminini şimdiden hazırlamak lazım...