Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

İş başvurularında 'kadın' olmak

İş başvurularında 'kadın' olmak
 

Herhangi bir iş başvurusunda bulunmak isteyen bir kadınsanız... Genel geçer kurallardan bazıları: genç, güzel, alımlı olmak, biraz da patrona neden sizle de olmasın mesajını vermek. Eğer yaşınız 35’i geçtiyse, üniversitenin en iyi bölümlerinden mezun olsanız bile, başvurduğunuz alanda da hatırı sayılır bir geçmişiniz olmasına rağmen, cilveli değilseniz, göz altı kırışıklıklarınız ve biraz da kilonuz varsa üzgünüz... Şansınız yok... Bir dahaki yüzyıla görüşmek üzere... Başka kapıya.

Hele bir de tanıdığınız yoksa görüşme şansınız yüzdelik diliminin en alt sıralarında gezinecektir. Nerdeyse "Beyaz Saray'a" ulaşmak daha kolaydır. Yani en başından 3-0 başlıyorsunuz demektir. Yıllar önce adı sayılır bir basın kuruluşunun çıkardığı bir dergiye iş başvurusunda bulunmuştum. Bana bahşedilen birkaç saniye içinde tüm hünerimi göstermeliydim. Hiç kazanamayacağım yarışın gong sesiyle kendimden bahsetmeye başladım. Ağzımdan çıkan sözcükler odanın her tarafına yayılıyor, masadan koltuğa, koltuktan duvarlara, duvardan sekip görüşmeyi yaptığım kişinin üzerinde hiç durmadan kayıyor ve eriyip yok oluyordu. Yazılarınıza bakalım sesiyle irkilip özenle hazırladığım dosyayı gümüş tepsi içinde sunar gibi uzattığımda, el bile sürülmeden şöyle bir göz ucuyla bakıldı ve "Türkçe'niz güzel, seçtiğiniz konular ilginç ve basın alanında şansınız yüksek ama... bir dil bile bilmiyorsunuz, bize iki dil bilen eleman lazım" denildiğinde dut yemiş bülbüle dönmüştüm. Cahillik işte gazete binası "Avrupa Yakası’ndaydı" ya. Tabi ki beni anlamayacaklardı, tabi ki ben kendimi düzgün Türkçem'le ifade edemeyecektim. Burası "Avrupa Yakası’ydı. Ben bilememiştim. Burada kullanılan dil batı diliydi. Ve karşımda duran yayın yönetmeni kadın bana göre daha yaşlı ve biraz da çirkinceydi. Kadın işverenlerle de tersine işleyen bir mekanizma vardı...

İşte böyle "Ahbap-çavuş"- "Güzel-çirkin" ve daha bir sürü ilişki almış başını bir bilinmeze doğru gidiyor. Gazete ilanlarında bazı bölümler için neden hiç ilan verilmediğini düşündünüz mü? Bir tane örnek vermekten bir şey olmaz. Diğerlerini ben söylemeyeyim tahmin hakkınızı kullanın. Dizi-film sektöründe çalışmak isteyen biri, asla bu alanda bir gazete ilanına rastlamaz. Mümkün değildir bu. Tekelleşmenin en iyi işlediği sistemlerden biridir set piyasası. Size hiç sıranın gelmediği top oyunu gibidir. Siz böyle gözünüz yukarıda topun birinden diğerine, diğerinden öbürüne gidişini izlerken serseme dönersiniz bir anda... Ee tabii, set ortamında da maske takıp dolaşamayacağınıza göre burada da işi bilmekten öte güzellik, çıtır olma hali her zaman tutar. O set senin bu set benim azıcık ondan azıcık bundan öğrendiğiniz bilgisizlikle çalışma imkanı sağlanır bir anda. Neden mi? Yapmayın kardeşim. Siz uzaydan mı geldiniz? Galiba siz, 100 yıl uyuyan prenses masalını dinlerken masalın ortasında uyuyup kaldınız ve sizi bir değnekle dürttüler ve uyandınız. Siz önce bir yüzünüzü yıkayıp da gelin. Ben size baştan anlatayım...

 
Toplam blog
: 4
: 1431
Kayıt tarihi
: 21.12.06
 
 

Akşam gazetesinin haftasonu eklerine sağlık ve psikoloji konularında yazıyorum. Ayrıca kısa öyküler ..