Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '15

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

İsimsiz

İsimsiz
 

Bir servet ödeyip nem serumu alabilirsiniz, ve o yere düşüp gözünüzün önünde yok olabilir. Ya da bir hayat yaşarsınız ve o tozla buz olabilir. Ben ilkini yaşadım bu günlerde. Daha iki kez kullanmışken elimden kaydı gitti cildimin nem kaynağı ! Mideme kıramplar girdi, Allah'ım o nasıl bir hüzün ve nasıl bir sinir.. Alev topu dedikleri şey benim sinirlendiğim halim olmalı, bu yetmezmiş gibi bir de burcuma yaptıkları yakıştırmalar var. Neymiş efendim akrep burcu dik kafalıymış, gözü karaymış, kıskançmış agubugu agubugu.

Hepsinden sıyrılıp şuan ruhumun derinliklerine bir "ohhm" gönderiyorum, ben bağdaş kurup yoga yapamam ama güzel şarkılara eşlik edip, bilmediğim hayatlardan geçebilirim. Dokunabilirim birinin hayatına, ve yüzündeki gülümseme olabilirim, yada göz pınarından tutunurum hayata ne düşebilirim ne de yitebilirim. Aklıma gelişinden midir hayatımdan böyle güzel gidişin, ya da aklına gelmeyişimden midir sende böyle bitişim bilemedim. Ne sevmekten geçebildim, ne sinirlenmekten. Nefret etmedim ama, nefret çok güçlü, oysa ben küçük bir kızım.

Biterken her şey, bir başlangıç bırakırmış gökyüzüne. Ama gitmek bir başlangıç değil, bir son. Gidince gidiyorsun işte. İçtiğim kahvem biterken, sana susamışlığım biterken, sınavlarım biterken, göz kremim biterken, beni sevmen biterken, neden sana çoğalıyorumki ben? Gece uyurken, tüm şehir uyurken, düşler uyurken, verilen sözler tutulmazken, insanlar çığlık çığlığa susarken, neden beni tutmuyorsunki sen?

Bu günlerde çok ilişki yorumlar oldum, ilişkiler üzerine yazdığımdan mütevellit. Ne kadar yazarsam yazayım yaşadağımı anlatacak kadar yoğrulmadım hala. Hayatın bir sırrı var; tek başımıza yapamıyoruz, bu yüzden tamamlanmak istiyoruz. Biriyleymiş gibi hissetmek istiyoruz iki kişilikken, çünkü o birini başkasıyla görmekten korkuyoruz. Ne bir olabiliyoruz, ne tek kalabiliyoruz.

Bütün bunların dışında, ben iyiyim. Böğürtlen kokuları aldım kendime, acı kahvem olmayınca çikolatalığımın bir anlamı olmuyor çünkü. Yeni kokulara alışmaya çalışıyorum senin anlayacağın. Yeni hayatlara girerim belki. Sahiplenmek, ait olmak istiyorum. Düşünüyorum bunu zaman zaman. Sonra, yeniden ama her seferinde ilk seferki gibi anlıyorum; Evimden uzakta serseri gibiyim. Voltalar atıyorum bilmediğim sokaklara, tökezliyorum biliyor musun? Seninde yürüyemediğini biliyorum, çünkü bana koşmak istedin sen içinde. Yürüyemezsinki artık, başka evim olmazki. Aşkın içinde affetmek var, benim dışımda kocaman bir kadın, içimde küçük bi çocuk.

Bir kitap okudum hayatım değişti, bir adam sevdim kilo aldım, insanlara güvendim içime döndüm. Işıl ışıl dışarısı, nasılda güzel renkler gecede. Bu arada bilirsin kışı severim ben, eski bir dost gibi çalıcak kapımı. Seviniyorum bu yüzden.

Başladığım yerden bilmediğim sonlara geçmek istiyorum yine seninle konuşurken, karşımda istiyorum bazen. Kitaplardan konuşalım senle, ucuz otel odalarında sabahlayalım bir şehirden diğerine giderken, denizi içimize çekelim mesela, siyaset konuşalım köhne ışıklar altında, tütün kok sen mesela, ben sana hep deniz kızı olayım. Sen bana bilmediğim yerlerden gel, hep sende aydınlanayım. Ben sana okyanuslardan evler yapayım.  Ama gitmeyelim hiç. Küselim barışalım, şiddetli kavgalarımızda olsun. Tutkulu aşklarımızda. Onca kalabalığın içinde iki kişi kalalım, bırak balonlardan kuralım düzenimizi. Çöpe atmayalım, şaşırsın insanlar biz harcamayalım. Gitme, ama gitme. Acıttığında bile sen sar. Gitmeyeyim. Biz bu gece yeniden doğalım. Tükenmesin.

Fikrim ol, ben daha söylemeden düş dudaklarıma, kana kana seni içeyim.

Bir kitap okudum, kendimi buldum

"Ruhum! Belki bu akşam artık

Son akşamım olacak. Aşkım içimde kaldı."

 
Toplam blog
: 16
: 107
Kayıt tarihi
: 04.06.15
 
 

Bilkent Üniversitesi ..