Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Mustafa Çifci Aşk Yazarı

http://blog.milliyet.com.tr/mustafacifci

10 Eylül '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Islak avuçlarında kum taneleri

Islak avuçlarında kum taneleri
 

Ellerinde yakıcı kum taneleri yüreğin darmadağın...


Erteleme buluşma günlerimizi, gel bu akşam. Çıplak ayaklarımıza su değsin, sırt üstü uzandığımızda masmavi gökyüzünün huzurunu bulalım içimizde. Güneş tam batarken ufuk çizgisinde, ağır adımlarla ayrılalım kumsaldan. Islak avuçlarında kum taneleri; saçların birbirine dolanmış, yüzünde en ufak makyajın izi bile yok, öylece sana bakayım uzun uzun... Yolun tam ortasında durup, kimselere aldırmadan usulca öpeyim çıplak omuzlarından. Bırakalım artık saklanmaktan. Nasılsak öyle olalım, olduğumuz gibi görünelim, göründüğümüz gibi olalım. Kaçamak oyunlarla başkalarını değil, kendimizi kandıramayalım. Şimdi söyle, gelecek misin bu akşam? Yarın dediğin, zamana bırakmaktır herşeyi, ertelemektir. Beklemek ise, tuğlası eksik kalmış yarım duvarlar gibi dört yanı açık kalır insanın kolları. Ve yarına bıraktığımız akşamların sabahı olmayabilir. Bir fırtına yıkabilir, yok edebilir  bütün planları. İyi ve kötü yer değiştrebilir. Erteleme buluşma günlerimizi. Gelecek misin bu akşam?

Sakın ha!, “Olmaz, biz farklıyız”, deme sevgili. Bizim aşkımızında milyarlarca insanın aşkları gibi olduğunu görmek fazla zaman almasın. Sonradan yalnızlık üzmesin bizi. Herşeyi sıradandır bu hayatın. Yaşadıklarımız çoğu tekdüzü ve alışılmış şeylerdir. Kırılmış aşklara bel bağlamak, bir yarayı sarmak, birşeyleri kökten değiştirmek ve birbirimizi mükemmel yapacak kadar da güçlü değiliz. Beni olduğum gibi sev. Sevmediğin, hor gördüğün alışkanlıklarımı değiştirmeye kalkma sakın, başaramazsın. Asla değişeceğimi de düşünme, insan değişmez. Gelmezsen eğer, terk edilmiş kentler gibi yalnız hissedecek olsamda kendimi, boş ver sen. Savrulan bir bulutun öfkesi kadar büyüsede yalnızlığın acısı ne yazar. Tutunacak bir dal ararken ellerim boş kalmışsa, boşa geçen günlerin acısı yakar ellerimi. Sen ellerini ateşten uzak tut. Ve bir gün, bir gün başkasına tercih edildiğimizde, farkımız ne olabilir ki! Ardımızda yıkık bir kent bıraktıktan sonra, kaybeden de kazananda bir sayılmaz mı? Yıkılmış ve dökülmüşse bir kentin sokakları, biz o kentin sokaklarını dolduramayız sevgili. İsterse yüzlerce çocuk oynasın sokaklarda, o çocuklar bir evin odasındaki bir beşiği dolduramadıktan sonra, yalnızlığımızı ne yok edebilir ki?

Bazen kendine söz geçiremeyen bir insan oluyorum. Bazen de, olabildiğince acemi bir aşık, çıkmaz sokaklara dalıyorum bilmeden, hangi tarafa koşsam bütün yolların sonu uçurum, geri dönmek imkansız, ileriye koşmak ise bile bile çılgınlık, kuralı yok, aşkın intiharı bu. Biliyorum, güneş batınca yolun sonuda görünmeyecek, soğuk ve karanlığın ıssızlığında tek başıma kalacağım. Sensizlikte zaman durur mu dersin sevgili, tek başına zaman geçer mi?

Şimdi gelmediğin her akşam yalnızlığın esiri oluyorum. Yanımda sanıyorum seni, öyle hayal ediyorum ama sen uzaklardasın. Gelmediğin her günün akşamı, yeni bir bekleyiş başlıyor içimde. Gelecek diye avutuyorum kendimi. Söylesene kaç yıl geçti? Sen gelmelerini uzatıyorsun bende eskiyorum her geçen gün. Hergün bir başka yanım ağrıyor. Sensizlik sarmış dört yanımı, bir türlü iyileşemiyorum. Sabahları seninle uyanmaları düşündükçe, gecelerin karanlıklarını sevmez oluyorum. Gelmelerini uzatıyorsun ama bir yandan da güzel günler eksiliyor…Üstelik ömrümüzden giden günler...

Güneş tam batarken ufuk çizgisinde, ağır adımlarla ayrılalım kumsaldan. Islak avuçlarında kum taneleri; saçların birbirine dolanmış, yüzünde en ufak makyajın izi bile yok, öylece sana bakayım uzun uzun... Yolun tam  ortasında durup kimselere aldırmadan usulca öpeyim çıplak omuzlarından. Bırakalım artık saklanmaktan. Nasılsak öyle olalım, olduğumuz gibi görünelim, göründüğümüz gibi olalım. Kaçamak oyunlarla başkalarını değil, kendimizi kandıramayalım. Şimdi söyle, gelecek misin bu akşam?

MustafaÇifci/ www.mustafacifci.com

 

 
Toplam blog
: 297
: 523
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

Yazılarında insanı derinden etkileyen yoğun bir duygusallık, hüzün, karamsarlık ve yalnızlık vard..