Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '13

 
Kategori
Felsefe
 

İslam teolojisinde cinler ve şeytanlar (2)

İslam teolojisinde cinler ve şeytanlar (2)
 

İslam inanışında  cinler Kuran'ı duyabildikleri ve coşkuyla dinleyebildikleri halde şeytanlara böyle bir hak tanınmamıştır. Muhammet, Kuran'ı şeytanların indirmediğini ve onların vahyi duyamayacaklarını belirtir:

 

"Ve onu Şeytanlar indirmedi. Ve bu, onlara yakışmadığı gibi buna güçleri de yetmez. Şüphe yok ki onlar, vahyi duymaktan uzaklaştırılmışlardır." Şuara 210-212

 

Şeytan taşlama (recmi cemerat) İslam'daki hac ibadetinin gereklerindendir. Hacı adayları Mina dağına çıkarak orada bulunan “Büyük Şeytan”, “Ortanca Şeytan” ve “Küçük Şeytan”ı taşlarlar. Ancak, bu üç ayrı şeytan olmayıp tek bir şeytanın üç değişik görünümünden oluşan şeytani bir üçlemesidir. Öyleyse, Hristiyanlıktaki "Kutsal Üçlük"e karşılık olarak Müslümanlıkta da "Şeytani Üçlük" inancını görmekteyiz. Kutsal Üçlük ya da “Teslis”, “Baba”, “Oğul” ve “Kutsal Ruh”tan, “Şeytani Üçlük” ise üç Şeytan’dan oluşur.

Şeytan taşlama sırasında "bismillah allahü ekber" diye bağırarak her bir şeytana yedişer taş atılır. İnanca göre bu taşların büyük için ceviz, ortanca için fındık, küçük için leblebi boyutlarında olması gerekirmiş.

Şeytan taşlama eski bir İbrani-Sami geleneğidir, İslam'a da geçmiştir. Cahiliye döneminden kalmadır. İslam mitolojisine göre İbrahim peygamber oğlunu kurban etmeye götürürken karşısına üç değişik görüntüde (büyük, ortanca, küçük) Şeytan çıkmış ve onu vazgeçirmeye çalışmıştır. İbrahim de yerden topladığı taşları fırlatarak Şeytanı her defasında kovalamıştır. Tabi İbrahim her seferinde ayrı ayrı irili ufaklı taşlar topladı mı bilemiyoruz ama bu Şeytan denilen varlık etten kemikten midir ki atılan taşlardan etkilensin? Buna rağmen, Kuran'da Şeytan veya İblis'in "taşlanmış" olduğu belirtilir:

"Ey İblis (...) Çık buradan dedi, şüphe yok ki taşlanmış, kovulmuşsun sen." (Hicr Suresi: 34)

Mülk ve Hicr surelerinde, yerdeki taşların değil, gökteki yıldızların Şeytanları taşlamak için konduğu belirtilir:

"Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık ve onları, şeytanlar için taşlamalar yaptık. (...); Andolsun biz, gökte birtakım burçlar yarattık ve bakanlar için onu süsledik. Ve göğü taşlanan bütün şeytanlardan koruduk." (Mülk Suresi 5; Hicr Suresi 16-17)

Göğü donatan "kandiller" yani "yıldızlar" şeytanları taşlamak için konduğuna göre bu durumda dağ tepelerine çıkıp şeytan taşlamaya gerek var mı? Prof. Süleyman Ateş tanrısal bilgileri (gayb bilgilerini) [1] çalmak için göğe çıkan şeytanların meteor taşlarıyla recm edildiğini ileri sürüyor. Şöyle yorumlamış Sn. Ateş:

"Haber çalmak için göğe çıkan cinler meteor taşlarıyla, ışınlarla karşılaştılar. Artık bu göğü delip ötesine geçmeyi, gayb haberlerini çalmayı başaramadılar"  [2]

İyi de gök delinebilir mi Sn. Ateş? Banka duvarı deler gibi göğü delip de şeytanlar göksel haberleri mi çalacaklarmış? Nerede duruyormuş bu gayb haberleri? Göksel kasada mı? Prof. Süleyman Ateş en yakın yıldızın dünyadan ne kadar uzakta olduğunu biliyor mu acaba? Hadi biliyor diyelim peki Allah'ın meteor taşlarıyla recm yapmasına ne demeli? Roma mitolojisinde baş tanrı Jüpiter de oğlu Vulkanos'un [3] yaptığı yıldırımları insanlara yollarmış. Ne fark var arada? Biri insanlara yıldırım yolluyor, öteki cinlere göktaşı fırlatıyor. Cinler, şeytanlar madde dışı, ruhsal varlıklar değil mi? Meteor taşlarından nasıl etkilenirler?

Sonra “meteor taşı” başkadır, “yıldız” başkadır. Kuran'da "kandiller" ile kastedilen yıldızlar ise, yıldızlar kaymaz. Yıldızlar milyonlarca ışık yılı uzaktadırlar, güneş gibi ışık saçarlar. Oysa meteor taşları dünya atmosferine girdikleri an yanmaya başlarlar. Yıldız kaydı diye zannedilenler aslında göktaşlarıdır. Yunan filozof ve astronomları göktaşı ile yıldız arasındaki farkı çok net bir şekilde biliyorlardı. Fakat bu bilgi de bazılarına ulaşamamış anlaşılan.

Tevrat ve İncil tek bir Şeytan'dan söz etmesine karşın Kuran hem Şeytan, hem de Şeytanlardan söz eder. Ancak, bunların sayısını belirtmez. Müslümanlıkta hem tek, hem de çoklu bir Şeytan inancı olduğunu aşağıdaki ayetlerden anlıyoruz:

"Gerçekten de malını boş yere saçıp savuranlar, Şeytanlara kardeş olurlar ve Şeytan, Rabbine karşı nankördür." İsra: 27

"Ey Âdem oğulları, Şeytan, ananızı, babanızı cennetten çıkardığı ve avret yerlerini onlara göstermek için büründükleri elbiseyi sıyırıp üstlerinden attığı gibi sakın sizi de bir derde uğratmasın. O ve ona mensup olanlar, sizin göremeyeceğiniz yerlerden görür, kollar sizi. Şüphe yok ki biz Şeytanları inanmayanlara dost ettik." Araf: 27

"Onlar iman edenlere rastladıkları zaman: "İnandık" derler. Fakat Şeytanlarıyla yalnız kaldıkları zaman: "Biz, sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz." derler." Bakara: 14

"Ey insanlar, yeryüzünde helâl ve temiz olan şeyleri yiyin. Şeytan'ın izini izlemeyin. Şüphe yok ki o, size apaçık bir düşmandır." Bakara: 168

"Ve Süleyman'a kasırga gibi esen rüzgârı râm ettik, emriyle, kutladığımız yere esip giderdi ve biz her şeyi biliriz. Ve Şeytanlardan, onun için denize dalıp ona mücevherat çıkaranlar ve bundan başka daha ayrı işler yapanlar da vardı ve biz de onları korurduk." Enbiya: 81- 82

Enbiya Suresinin söz konusu 82.ci ayetinden şeytanların dalgıçlık ve çeşitli işler yaptığı ve "biz de onları korurduk" sözüyle şeytanların Allah tarafından korunduğu anlaşılmaktadır.  Şeytanlar ile cinlerin Kuran'a göre birbirinden farklı iki ayrı tür olduğu görülüyor. Şeytan ve şeytanların hepsi kötüdür. Oysa, cinlerin hepsi kötü değildir. Bir önceki bölümde gördüğümüz gibi iyi cinler, Müslüman olur, Kuran'ı beğeniyle dinler, kötü cinler veya cin şeytanları da insanları aldatırlar.

Cinler ateşten yaratılmış olup (Rahman: 15 "Ve cinleri, coşup kaynayan ateşten yarattı.")insanlar gibi mümin ve münafık olanları vardır. Cinlerin en kötü ve korkunç olanlar ifritlerdir (Nem: l39). Şeytan ise öldürücü bir ateşten yaratılmıştır. (Hicr: 26-27"Andolsun ki biz Âdem'i, kuru, kokmuş, şekil ve sûret verilmiş balçıktan yarattık. Şeytanı ise daha önce, öldürücü bir harâreti olan ateşten yarattık.").  Görüldüğü gibi birçok ayette Allah, cinler ve şeytanların  işbirliği içinde olduğu anlatılırken bazı ayetlerde tam tersi görüşler ileri sürülür. Örneğin, Kehf suresinde Allah'ın İblis ve İblis'in soyunu asla yardımcı edinmediği belirtilir:

"(...) İblis cinlerdendi, Rabbinin emrinden dışarı çıktı. Şimdi siz beni bırakıp da İblis'i ve soyunu dostlar mı ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için bu ne kötü bir değişmedir. Ben, onları (İblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratılışında, ne de kendilerinin yaratılışında şahit tutmadım ve hiçbir zaman doğru yoldan çıkanları yardımcı edinmiş değilim." Kehf Suresi: 50-51

 

KURAN AYETLERİ VE ŞEYTAN

İslam inanışında, İblis veya Şeytan[4] peygamberlerin dileklerine, hatta Allah'ın sözüne bile vesvese ve fitne katabilmekte, ancak, Allah bunu sonradan düzeltmektedir:

"Ve senden önce, şeriât sâhibi veya başkasının şeriâtine uymuş hiçbir peygamber göndermedik ki o, bir şey dilediği zaman Şeytan, onun dileğine bir fitne katmaya uğraşmasın. Fakat Allah, Şeytan'ın katmak istediği şeyi bozar, sonra da âyetlerini sağlamlaştırır ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir.(...)" Hac: 52- 53

Burada "Allah, Şeytan'ın katmak istediği şeyi bozar, sonra da âyetlerini sağlamlaştırır" ifadesine dikkat etmek gerekir. Demek ki Şeytan Kuran'a da bir şeyler "katabilmekte”, ancak Allah "onun kattığı şeyi bozmakta" ve sonra da bozuk olan "ayetlerini sağlamlaştırmaktadır".

Abdülbaki Gölpınarlı burada söz konusu edilen olayın  Necm Suresine Şeytan tarafından eklenen ayetlerle ilgili olduğunu belirtir. Bu ekleme Necm Suresindeki "Andolsun ki Rabbinin pek büyük delillerinden bir kısmını gördü. Siz de gördünüz mü, Lât'ı ve Uzzâ'yı? Ve üçüncü öbür putu, Menât'ı?" diyen 18-20 ayetlerinden sonra yapılmıştır. Gölpınarlı şöyle der:

“Necm 18-20.ci ayetlerden sonra Muhammet'in, "Onlar yüce ak kuşlardır, gerçekten de elbette şefaatleri uludur" diye Lât, Menât ve Uzzâ adlı tanrıçaları övdüğü ve bu sözleri duyan Mekkelilerin, "Muhammet ile aramızda bir sorun kalmadı, bizim putlarımızı övdü, biz de bir ulu Tanrının varlığını biliyorduk, fakat putlarımız da bize şefaatçidir" diyerek Müslümanlarla beraber secde ettikleri, İbni Abbas'tan rivâyet edilmiştir. Abbas'a göre bu sözleri, Muhammet'e Şeytan söylemiş, o da vahiy sanarak okumuştur. “ [5]

Gölpınarlı’ya göre Necm Suresindeki bu “şeytani ayetler” sonradan Kuran metninden çıkarılmış ve devamındaki ayetlerle Allah, Şeytanın katkısını bozmuş ve ayetlerini sağlamlaştırmıştır:

"Erkek evlâtlar sizin de kızlar onun mu? Bu, pek insafsızca bir pay şimdi. Bunlar, ancak sizin taktığınız, atalarınızın taktığı adlardan başka bir şey değil, Allah, onlara âit kesin bir delil indirmemiştir, ancak zanna ve nefislerinin dileğine kapılmıştır onlar ve and olsun ki Rablerinden doğru yolu gösteren de gelmiştir." Necm: 21-23

Mekkelilerin kız çocuk sahibi olmayı utanç olarak gördükleri halde Lat, Menat ve Uzza isimli tanrıçaları "Allah'ın kızları" olarak görmeleri, çelişik bir durumdur: Araplar kız çocuktan utanç duyuyor, ama taptıkları tanrıçaları Allah'ın kızları olarak görüyorlardı. Gölpınarlı İbni Abbas'ın rivayetinin uydurma olduğunu belirtir:

"Bu rivayet, 53. sûrenin, yukarda işaret edilen ayetlerinden sonraki 23. ayetinden de açıkça anlaşıldığı gibi tamamıyla uydurmadır. Çünkü 23. ayette, putların, hiçbir şeye güçleri yetmediği ve onların, müşrikler ve ataları tarafından konmuş birer addan başka bir şey olmadıkları bildirilmektedir. Aynı zamanda söylenen bir sözün içinde hem metih, hem zem olamaz. Olsa dinleyenler, söyleyeni de kabul etmezler, söyleneni de. Bu bakımdan, esasen senedi zayıf olan olayı tevile hiç lüzum yoktur, çünkü öyle bir olay yoktur" [6]

Ancak, Gölpınarlı'nın bu konudaki yorumu Kuran ile çelişir. Çünkü, Hac Suresi 52­-53 ayetleri böyle bir olayın (Kuran'a şeytani ayetler eklenmesinin) imkan dahilinde olduğunu ve söz konusu ayetlerin bu olaya atfen söylendiğini güçlü bir olasılık olarak ortaya koymaktadır. Hac: 52- 53 de dendiği gibi Şeytan vahiye fitne katmış, fakat Allah onun hilesini bozmuş ve sonra da âyetlerini sağlamlaştırmıştır. Salman Rüşdi’nin kitabı "Şeytan Ayetleri" bu olaya da değinmektedir.

 İmdi, burada akla gelen soru Kuran’da bu tür başka şeytani ayetlerin olup olmadığının araştırılmasıdır.  Bu tür ayetleri bulmakta izlenecek en yalın ve akılcı yöntem  Allah’tan başka varlıkları öven ve onların eylem ve söylemlerini haklı gösteren türden ayetlerin olup olmadığına bakmaktır. Bu bağlamda, Şeytan'ın Allah'a başkaldırısını anlatan ayetler mercek altına alınmayı gerektirmektedir. Zira, bu ayetlerde  İblis veya Şeytan'ın  ilk insan Adem’e secde etmeyi  reddettiği için Allah'ın emrine karşı geldiği ve kovulduğu anlatılır:  

"Andolsun ki sizi yarattık, sonra bir sûret, bir şekil verdik size, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin dedik, hemen secdeye kapandılar, yalnız İblis secde edenlere katılmadı. (Allah) buyurdu: "Sana emrettiğim zaman, seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis): "Ben, dedi, ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın." (Allah) buyurdu: "Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık, çünkü sen aşağılıklardansın." Araf: 11- 13

"An o zamanı ki Rabbin, meleklere demişti: Gerçekten de ben, kuru, kokmuş, şekil ve sûret verilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onun yaratılışını tamamlayıp kemâle getirerek ruhumdan ruh üfürünce derhal ona karşı secdeye kapanın. Meleklerin hepsi birden secde ettiler. Ancak İblis secde etmedi, secde edenlere katılmaktan çekindi. Ey İblis dedi, sana ne oldu da secde edenlere katılmaktan çekindin? Kuru, kokmuş, şekil ve sûret verilmiş balçıktan yarattığın insana dedi, ben secde etmem. Çık buradan dedi, şüphe yok ki taşlanmış, kovulmuşsun sen." Hicr 28-34

 "An o zamânı hani biz meleklere, secde edin Âdem'e demiştik de İblis'ten başka hepsi secde etmişti, o, cin cinsindendi de Rabbinin emrinden çıkmıştı.  (...)"Kehf: 50

"Hani meleklere, Âdem'e secde edin demiştik de İblisten başka bütün melekler secde etmişlerdi. O, secde etmekten çekinmiş, ululanmak istemişti de kâfirlerden olmuştu." (Bakara: 34) 

Bu ayetlerden anlaşılan İblis veya Şeytan'ın diğer melekler gibi bir melek olduğu fakat  gurura kapılıp Adem’e secde etmeyi veya tapmayı reddettiği için Allah'ın emrinden çıktığıdır. Ancak, buradaki paradoks Allah’tan başka bir varlığa secde edilip edilmemesidir. Allah niye meleklere “Adem’e secde edin” diye bir emir versin ki? Yalnız Allah’a kulluk edilmesi gerekmez mi? Kula kulluk edilir mi? Kuran’ın ilk suresinde de bu yazmaz mı? (“Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” Fatiha Suresi: 5)

Öte yandaninsana veya puta secde etmeyi/tapmayı reddetmenin büyüklük taslamak, gurur ve kibirle ne ilgisi olabilir ki? Puta tapmak ne kadar yanlışsa, insana tapmak da o kadar yanlıştır ve eğer kafirlik diye bir şey varsa asıl kafirlik olsa olsa budur!

İslam ilahiyatçıları bu skandal paradoksu sineye çekip Adem’e "Allah'ın ruhu" üfürüldüğü için secde edilmesi gerektiğini ve İblis'in kendi asaletiyle övünmesinin, gurur ve kibre kapılmanın yanlış olduğunu ileri sürerler. Ancak,  her canlıda Allah'ın ruhu olduğunu anımsarsak, buradaki teolojik algı hatası bizzat Allah'ın kendinden başka bir varlığa tapınılması için meleklere emir vermesidir!

Allah'ın -hangi ulvi gerekçeyle olursa olsun- melekleri insana tapmaya zorlamasının mantıksal, etik ve teolojik açıdan kabulü olanaksızdır. Bu İslam’daki Allah’ın birliği (tevhid) inancıyla da bağdaşmaz. Zira, bu durumda, İblis itiraz ve isyanında haklı ve mağdur, Allah ise haksız, adaletsiz bir konumda olmaktadır! Allah'ın birliğini ve sadece ona tapınmayı savunmak İblis'e mi kalmış oluyor? Öyleyse, mitolojideki Prometeus gibi İblis'in Allah'a karşı kahramanca (!) başkaldırısı söz konusudur. Eğer İslamiyet semavi bir din olduğu iddiasında ise  böyle bir öğreti ve ayetlerin tanrısal bir kaynaktan geldiğini ileri sürmek nasıl mümkün olabilir?

Sanırım burada da  -Neml Suresinde olduğu gibi-  söz konusu ayetlerin  Şeytan tarafından Muhammet'e iletildiği, Muhammet’in de bunları vahiy sanarak okuyup okumadığının sorgulanması gerekmektedir. Cinler ve şeytanlarla bu kadar içli dışlı olmanın riskleri ve sonucu herhalde bu olsa gerek. İslam ilahiyatçıları  misvakla diş fırçalama, cinsel ilişkiyle oruç açma, saç, kıl, tüy ile ilgili bir sürü incir çekirdeğini doldurmayan tartışmaları bir kenara bırakıp biraz da bu tür teolojik konularla ilgilenseler acaba nasıl olur? 

 



[1]   Gayb, gaip: Bilinmeyen görünmez alem

[2] Kuranı Kerimin Yüce Meali, Prof. Dr. Süleyman Ateş, Yeni Ufuklar Neşriyat, s: 381, 2 no.lu dipnot

 

[3]   Vulkanos ateş ve yanardağların tanrısı, sanatın, silahların, demirin, yıldırımların ve zırhlarının üreticisidir. Yunan mitolojisinde karşılığı Hefaestus'dur.

[4] Kuranı Kerim Abdülbaki Gölpınarlı, 2 cilt, İstanbul, 1968, s: 3, 3 nolu dipnot: "İblis kelimesinin, şiddetli sıkıntıya, kedere uğramak anlamına gelen "iblâs" kelimesinden geldiği söylendiği gibi bu sözün Arapça olmayıp yabancı bir dilden Arapçaya geçtiği de söylenmiştir (al-Müfredât, s. 59, Mecmaül-Beyan, c.1, s.35)."

 

[5] Kuranı Kerim, Abdülbaki Gölpınarlı, 2 cilt, İstanbul, 1968, S: 215 3.no.lu dipnot

 

[6] Kuranı Kerim, Abdülbaki Gölpınarlı, 2 cilt, İstanbul, 1968, S: 215 3.no.lu dipnot

 

 
Toplam blog
: 129
: 1871
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1968 yılından bu yana dinler tarihi, mitoloji, sosyoloji, antropoloji, dinbilim, teozofi, metafiz..