İslamcı aydınlar neden suskun..!

Pek halka inmese de, son günlerdeki, aydınlar arası tartışma konusu, kimi aydınların başlattığı "özür" meselesi oldu..

Tartışma hala sıcaklığını koruyor; değişik kesimler, değişik görüşler öne sürüyorlar.. Genel olarak liberal-solcular bu çıkışa destek veriyor, buna karşılık klasik sağ ve devletçi sol karşı çıkıyor..

Türkiyedeki aydın profilinin üçüncü cephesi olan İslamcılar ise, ilk günlerin kararsızlığını üzerlerinden attıktan sonra, genel olarak karşı durmayı tercih ettiler..

Yazılı ve görsel İslamcı medyayı her gün izleyen biri olarak, hatta -aydınlığı bir yana bırakalım- o kesimden biri olarak, işi isimlere indirgemeden söyleyebilirim ki, 1915 faciası ile ilgili olarak, İslamcı aydınlar "gelenekçi" tutum sergileyerek, resmi-devletçi duruşu tercih ettiler..

Bunun birinci nedeni, yukarda söylediğim gibi, İslamcılığın geleneksel akışı ile ilgili iken, ikinci bir nedeni de, mevcut siyasi iktidara zorluk çıkarmama içgüdüsü olabilir.. Tabii bu iki nedene, bir de sonunda "kabak" bizim başımıza patlar korkusu da ilave edilebilir..

Türkiyede özgürlük alanlarının kısıtlanmasından, yakın tarihin gerçeklerinin gizlenmesinden ve dahası, İttihatçı zihniyetin Türkiyenin dokusuna işlemiş İslami duyarlılığı, "laiklik" bahanesi ile ortadan kaldırma çabasından sürekli şikayetçi olan bu aydın kesim, söz konusu, yine İttihatçı mantığının, dini duyarlılığı farklı bir kesime yaptıkları olunca, sessizliği, suskunluğu ya da karşı duruşu seçmesi, kendi aydınlık misyonları açısından da bir tenakuz oluşturuyor..

Oysa, zulme ve gadre uğramış Ermeni insanlardan, ülkenin yönetimini darbe yoluyla da olsa, ele geçirmiş Türk yöneticiler adına sivil bir özür dilemenin, aynı zihniyetin başka zulümlerine karşı çıkmayı haklılaştıracak bir yönü olabilirdi.

Çünkü, ittihatçılığın ırkçılığa dayalı ideolojisi sadece Ermenilere değil, ülkenin tüm insanlarına büyük zararlar vermiştir. Bu zihniyetin Cumhuriyet dönemindeki uzantılarının Müslüman çoğunluğa yaptıklarından sürekli şikayetçi olan İslamcılar, "evet, ama.." ile işi geçiştirerek, sorunun gündemden düşmesini bekliyorlar..

Halbuki, bu sorunu biz gündemden düşürsek bile, başkaları gündemden düşürmeyecek.. Emperyalist ülkelerin ve onların kucağına düşmüş diaspora'nın elinden bu malzemeyi almak için, bu türlü halklar arası diyaloglar Türkiyenin aleyhine değil, bilakis leyhine sonuçlar verecektir.

Keşke İslamcı aydınların da bu çorbada tuzu bulunsaydı..!