Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mart '12

 
Kategori
Güncel
 

İsrail yasakladı

İsrail yasakladı
 

İsrail sıska manken reklamlarını ülkesinde yasakladı. Resim alıntı


 Osmanlı: Benim atam mı değil mi?

 Artık bu düşünceyi kafamdan attım.

O benim ben de onun olmuş olsaydım veya olmasaydım daha mı haşmetli olacaktım.

Osman Bey’in benim atam olduğuna yüzde bin beş yüz inandığım yıllarda: Dünyada asırlar boyu iz bırakan bu geniş ailem beni pek fazla ilgilendirmemişti.

Tarih dersinin sınavları dışında…

Sınıf atlatacak notu kapmak yegâne hedef ve gerisi “Allah Kerim”

Olarak kalırdı.

Tarihin: Hoşlanmadığım, benim gözümde karmaşa yaratan yönü numaralı isim tekerlemesiydi.

Birinci ikinci Mahmutlar; Selimler, Mehmetler vs. vb.

Ali, Haydar, Mete, Oğuz, Levent, Bekir, Altay, Tarkan, Turan gibi isimleri taşımış olan Osmanlı Padişahları var mıydı?

Geçmişinde “Monarşi” hüküm sürmüş yabancı ülkeler de; Osmanlıda olduğu gibi aynı isim zincirlemesine sadık kalmışlar.

Neden sorusunun: Çünkü ile başlayan bir yanıtı var mı bilemiyorum.

1.Elisabeth, 2. Elisabeth; Karl dört, Karl beş…

İsimleri: İleride ezberlemek zorunda kalacak olan ve kalan talebeleri: Düşünmeyen bir zihniyet sanki “ADLAR” karaborsa; sanki diğer isimler çuvala girmiş de saklanıvermişçesine; bu ne rahatlık?

2. Mahmut’u Birincisiyle karıştırmadım çünkü onun diri diri gömülmüş olma ihtimalinin olduğunu okumuştum.

Padişahların numaralanmış isimlerinden ziyade onlardan bazılarının: İlginç fermanları son günlerde kafamı kurcalıyor.

Hemen bir örnekle ne demeye getirdiğimi izah etmeye çalışayım.

Sırtında ağır yüküyle; güneşin altında bir kazığa bağlı; güzel gözlü merkebin: Kahvehanede keyif çatan; düşüncesiz işverenine verilen ceza: O kadar isabetli ki günümüzde de derhal uygulanması zaruri bir hal almıştır.  

Gereği düşünülerek verilen cezanın içeriği işbu şekilde uygulanmıştır.

“Merkebin sırtındaki yük indirilmiş ve sahibinin sırtına yüklendikten sonra boynuna geçirilen iple kazığa bağlanmıştır.”

Bu arada hafifleyen; cefakâr varlık kahvede tavla oynamamış; suyunu içip düşüncesiz işvereninin cezasını çekesiye dek onu beklemiş; teselli etmiş.

Kötü örnekleri es geçerek( Mecburen; sonra örnek alınır çilekeşlere uygulamaya kalkarlar)

Günümüzdeki kanunlara bir göz attığımızda; gözler yuvalarından fırlıyor.

Tarım bakanlığına bağlı ve emanet; yurdumun kuşunun kurdunun kaderi; günden güne kararıyor böyle büyük bir mesuliyet işi gücü başından aşkın bir birime yüklenemez.

O yüzden acilen bu ülkenin “Hayvan haklarını koruyacak bir bakanlığa ihtiyacı vardır”

Şimdiki hükümet veya ondan sonra gelecek olan siyasi partilerin programlarına derhal katmaları gereken çok önemli bu husus artık ertelemeye tahammül edemez.

Tarihte Vezüv yanardağının patlamasıyla ilgili bilgiler verilirken; Pompei halkının sefahate dalarak günaha girdiklerinden dolayı Yüce Tanrının sabrını taşırdıklarından da söz edilir.

Daha dün Japonya: Denizden gelen büyük felakete esir düştü.

Japon balıkçıları: Denizde yaşayan memelilerin celladı; harika varlıkların, yunusların acımasız, akıllanmaz katilleri.

Yaprak: Yüce’nin izni olmadan kıpırdayamaz. Bunu hepimiz biliyoruz.

Yüce sistemin sopası olmadığını da…

Ülkem hızla ilerliyor modernleşiyor deniyor, belki gerçekten öyledir.

Belki: Sözcüğünün cümlede ne işi var diyenler olabilir.

Şu yüzden: Hayat memat meselesi ihmaller yüzünden.

Modern yapay siteler, devasa köprüler, hızlı trenler…

Gündemde ama…

Doğa: Öksüz yetim ağır yaralı.

888 numaralı Acil servis, doğa polisi, hayvan haklarından sorumlu bir bakanlık yaratılmasının zamanı geldi de geçiyor.

Bıyık altından gülerek okuyan okurlar olabilir düşüncesinden yola çıkarak hatırlatmalıyım; verilecek her türlü hizmetin: İnsana geri döneceğini de hesaplamayı ihmal etmemek gerekir.

Bir veteriner hekimin, diğer hekimlerden önceliği olduğuna inananlardanım. Merak edenler araştırsınlar.

Hiç ummadığım bir ülke; İsrail öyle bir yasaklama getirdi ki; kutlamadan geçemeyeceğim.

Kurtla kuşla ilgisi yok iki ayaklı canlısını düşünerek; ülkesine giren dövize hayır diyebildi. İlkler arasına yerleşti.

Arka planda bir beklentisi olsun olmasın, hayırlı bir işin belgesine imza attı.

Cılız, iskelet, sıfır beden mankenlere artık İsrail’de çalışma izni verilmiyor. Göz göre göre ölüme sürüklenen gençliğin: Gözlerinin açılmasına yardımcı olabilmek adına: Hayırlı bir kısıtlama örneği...

Sadece atom bombası üretimine odaklanmıyor; tek yönlü değil İsrail’in çabaları; belki de bu yüzden hiçbir güç onların büyümesine engel olamıyor.

Bizim de filizlenmemize yardımcı olacak ulvi unsurlar: Gözbebeğimiz olmalı. Gözümüzle alakası olmayan bir organın ihmali; gözümüzün sağlığını tehdit edebilir. Olayı bir bütün olarak görmeyi adet haline getirmeli.  

 Hayvan haklarından sorumlu bir bakanlığa parlamentoda yer verilmeli.

  Yurdumun her bölgesinde hayvan hastaneleri kurulmalı.

 Hayvan tacizlerinin önünü kesmek için cezalar ağırlaştırılmalı.

Canlı varlıkların eşya ya da mal olmadıkları okullarda anlatılmalı.

 Taciz eylemine yatkın gençliğin arındırılması ve tedavi görmesi için olanaklar sağlanmalı.

Ayrıca on sekiz yaşından küçüklerin işledikleri suçlardan(İnternette sokak hayvanlarına yapılan işkencelerin kol gezdiği resimler…) ebeveyn sorumlu tutulmalı.

Bu tür İşlerle uğraşacak bir bakanlığa sahip olabilmek için neler yapılmalı?

Siz! Siz! Hatta Siz de bunun gerçekleşebilmesi için yapacağınız bir şeyler olmalı. Elinizden gelebilen asla küçük ve az sayılmaz.

Elinizi vicdanınıza koyduğunuz an bir kar tanesi çığ olmaya hazırdır.

Niyetiniz: Güzel ise...

Yüce sizden razı olsun.

   

 26 Mart 2012 Pazartesi

Alev Meisel/ İzmir

 

 

     

 

 
Toplam blog
: 584
: 853
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Dinleyenin olmadığı yerde anlatmanın önemi! Nasıl YAZAN oldum. 'Yalnız doğar, yalnız göçer' eskile..