- Kategori
- Haber
İstanbul Lisesi
İstanbul Lİsesindeki sınavsız kayıt olayı eğitim sistemi ve yönetimi adına kaygı vericidir.
Türkiyenin en tanınmış ve en eski liselerinden biri olan İstanbul Lisesindeki sınavsız kayıt olayı basına yansıyınca bir çok okur gibi bende haberdar oldum. Son günlerde mezunların konu hakkında ilan vermesi ise bu konu hakkında içimdekileri yazmak için bana şart oldu dedirtti.
Belirli okulların belirli kontenjanları olduğu ve nasıl öğrenci alacakları önceden bellidir. Bu nedenle konuya yasal ve prosedür açısından bakmayacağım. Zaten bu ülkede anayasa bile deliniyorsa ve ülkenin başbakanı bile anayasa bile bir kerecik delinme ile bişey olmaz diyorsa İstanbul Lisesinin öğrenci kayıt şartları mı değişmeyecek. Bunu düşünmek çok komik elbette.Ne kadar yazılırsa yazılsın ne kadar söylenirse söylensin o öğrenci kayıt olacak ve büyük bir ihtimalle mezun olacak. Çünkü yanlış işleyen sistem bunu gerektiriyor. Anlamadığım şey bu öğrencinin babasının bu durumu kendisi isteyerek haksız ortam sağladığı hiç bir hakkı olmamasına rağmen diğer öğrencilerin haklarına tecavüz ettiğini düşünmemesidir. Bu kişi üstelik yurt dışında eğitim de almış bir kişidir. Demek ki insan olmak başka şeymiş eğitim almak başka. Hani fıkrayı bilirsiniz. Babası oğluna derki ben sana vali kaymakam olmazsın demedim adam olmazsın dedim diye biter.
Çocuklar yetişme dönemlerinde ilk önce aileden örnek alırlar. Anne yada baba bu örneklerin başında gelir. Bu öğrenci bu babayı nasıl örnek alacak. Öğrenci bir makama gelmek yada yükselmenin liyakat ile değil siyasi nüfuz ile daha kolay olabileceğini düşünecektir. Bu nedenle çalışmak dürüst olmak ve başkalarının haklarına saygılı olmak gibi etik kuralları hiçe sayabilecektir. Toplumumuz zaten bu tür kuralları hiçe sayanların olması nedeniyle son derece haksızlıkların olduğu bir toplum haline gelmiştir. Bu haksızlık eğitimde hukukta siyasette sporda sağlıkta hemen her gün karşımıza çıkmaktadır. Haklı olanın değil güçlü olanın itibar gördüğü ve haklı çıktığı bir sonuca gitmektedir. Bu da toplumların yerinde saymasına demokrasi insan hakları gibi evrensel kuralların bizim ülkemizde kitap sayfalarında kalmasına neden olmaktadır.
Bu öğrencinin okulda yalnızlaştırılması kaçınılmaz olacaktır. Diğer öğrenciler ona farklı gözle bakacaktır. Sınava girmeden başkalarının hakkına tecavüz ederek okula kaydolmuş öğrenci gözüyle bakarak eğer bu mümkün ise biz neden aylarca hatta yıllarca çalıştık emek verdik diye düşünebilecekler. O zaman çalışmanın emek vermenin değerini bu öğrencilere nasıl anlatacaksınız. Bir grup öğrencide belki siyasi çıkar amacıyla bu öğrenciye sahip çıkabilecektir. Bu durumda bile öğrenciler arsında huzursuzluk çatışma çıkabilecek ve öğrencilerin kişilik olıuşumu bu olaylardan elbetteki olumsuz etkilenecektir.
Konunun basına yansımasına rağmen hala daha bu kayıtta ısrar eden öğrenci velisinin bu ısrarını da anlamak mümkün değil. Gerçekten pes dedirtecek bir davranış. Bu davranışı gösteren kişi siyasi olarak bir medet umduğuna göre 2015 yılında her an vekil olarak karşımıza çıkabilir. Bu düşüncedeki insanlardan da nasıl hizmet göreceği şimdiki uygulma ve davranışlarından bellidir.
Okul müdürünün açıklamaları ise ilginç ve bir o kadarda üzücü eğitim sistemimiz ve bu sistemin kimler tarafından hangi gaye ile yönetildiğini de görmek açısından. Eğer okul müdürü bu siyasi baskıya başlangıçta boyun eğse idi belkide basının ve dolayısı ile halkın haberi olmayabilecekti. Oysa Eğitimdeki üst düzey yöneticilerin hangi konulara daha fazla önem verdiklerini böylece öğrenmiş olduk. Eğitim adına kaygı ve üzüntülerimiz bir kat daha arttı.