Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '19

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

İstanbul’u mesken mi tutun

Yârim İstanbul’u mesken mi tutun. Eski bir türkü. Yârim İstanbul’u mesken mi tutun gördün güzelleri beni unuttun. Devamında yârim sen gideli yedi yıl oldu diktiğin fidanlar meyveye durdu. Bir yazı okumuştum iletişimin bu kadar gelişmesi ve kolay ulaşılır olması insanların değerini düşürüyor. Bir kelime öğrenmek için uzun yollar kat ederlermiş varmısınız bizde içsel bir yolculuğa çıkalım.

Ben zengin bir sülalenin yetim kalmış çocuğuyum yatılı okulların soğuk duvarları iyi tanır. Babam iş kazası geçirdi on bir ay yatalak kaldı Annem ona sabırla vefayla baktı. Vefa deyince aklıma Annem gelir.

Ayrılıklar eşi yurt dışına çalışmaya gider uzun yılardır kadınlar dağ gibi oturur evlerinde sabır ve sevgiyle beklerler. İşte o türküde sanırım Kayseri’den İstanbul’a giden ve dönmesi beklenen eşe yazılmış ne acılar ne ayrılıklar yaşamış bir milletiz acıyı bal eyleyen türkülerle yaralarını sarmaya çalışan bir milletiz ama şimdi her şey bozuluyor ve biz buna maalesef engel olamıyoruz.

Kırk yıl Barış Mançonun bir şarkısı var kırk yıl bir yastık kazan kırk yıl anlat Baba Anne aşkını bir yastık kazan kırk yıl bir ömür boyu aynı yastığa baş koyabilmek bir çocuğun büyümesine şahit olmak ne güzel olurdu ama olmadı mı olmuyor yastık değişse de kader değişmez demişler bende bu söze gitgide inanmaya başladım. Çağdaş zamanda sevgililer sürekli ilgi ister ve en ufak hatanızda fırçayı yersiniz eskiler boşuna dememiş. Bir kişiyi kırk dakika sırtında taşı beş dakika indir senden kötüsü olmaz demişler. Kimsenin yükünü taşıyabilecek durumda değilim ne diyor şarkı öyle ağırım ki kendime bazen bırak birini taşımayı gönlümüzün yükü ağır gelir insana.

Sevgileri yarınlara bıraktınız çekingen tutuk saygılı dedik yarınlara kalmasın istedik aşkta yarın yoktur sevgili dedik ama demek yetmiyor. Bu gidişle bir bahar akşamı rastladım size diyeceğiz gerçi bu gidişle onu bile diyemeyeceğiz. Şükür şikâyetim yok kimseye etmem şikâyet ağlarım ben derdime demeyi tercih ediyorum galiba halimi takrire manidir hicabım üzme yetişir firakınla harabın dediğimiz anlaşılmadı. Bu gidişle kabuğumuza çekilme zamanı geliyor. Bütün sevgileri atıp içimden varlığımı yalnız ona verdim ben bu dönemin zihniyeti tüketim ilişkilerde de aynı temel İslam olmayınca ilişkileride tüketiyoruz. Düşünün bir sevdiğiniz var uzun süren beraberliğiniz evlenmeye karar verdiniz heyecan duyar mısınız zaten uzun süre konuşmuş gezmiş dolaşmışsınız bunu bir kişiye söylemiyorum genel tespitimdir. Ve bir çifti duymuştum beş yıl nişanlı iki yıl evlilikten sonra yollarını ayırmışlar. Belki Kayseri’deki abla gibi değilse de özlemek ve kavuştuğunda heyecan duymak ister insan. Çağdaş zamanlarda geri kaldım sanki Dedemin rahleyi tedrisinden geçmemden midir acaba. Dedemle uzun süren ocak başı sohbetleri yapardık. Medreseyi yarıda bırakmış dönemin imamı Arapça okuyorlar diye şikâyet etmiş. Ne ilginç dedemle sohbetlerimi tarih okuyunca daha iyi anladım. Gerçi o derslerin çoğu bahset tarih balığın çıktığı kavaktan cinsindendi ama yine de bazı sorgulamaları yapabildim. Yar seni kara saplı bıçak gibi sineme saplamışlar.

 Dediğim gibi kabuğuna çekilerek kendime yeni bir hayat kurma zamanı geliyor. Bu hayat Peyami Safa Yalnızız ve Simeranya bile olsa bu sahte ve ilişkilerin bile tüketildiği piyasacı bir hayat olmayacak. Amacım kimseyi incitmek değil ama aşağı başlıktaki türküyü lütfen dinleyin ve yaşadıklarımızı sorgulayalım nereye bu gidiş nereye kadar. Bana Mevlana’yı yunusu verin mecnunu leylayı size bıraktım kırk yıldır susuzum bir ta su verin ırmağı deryayı size bıraktım. Gideriz nur yolu üzere gideriz bir gün akşam Olur bizde gideriz kalır dudaklarda şarkımız bizim.Salih Arıkan, Tel: 0 506 514 96 93

 
Toplam blog
: 1156
: 67
Kayıt tarihi
: 17.11.16
 
 

1977 Manisa Akhisar'da doğdum. 1986 İzmir Bornova İzmir Körler Okulu'na başladım. 1997 İzmir Karaba..