Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '08

 
Kategori
İstanbul
 

İstanbul

İstanbul
 

Hergün birileri çıkıp İstanbul için mızmızlanıp duruyor...

Yok efendim trafik varmış, işsizlik varmış, sağlık sorunu varmış, gürültü varmış, hava kirliliği varmış, kalabalık varmış, stres varmış, pahalılık varmış, taşı toprağı altın değilmiş.

Mızmızlanmayı kesin artık! Kimse size İstanbul'a gelin diye yıldızlı davetiye göndermedi. “Allah aşkına gel, ölümü gör gelmezsen” de demedi. “Gelmezsen çocuğumu keserim” diyene de rastlamadım... Gelmeseydin kardeşim!

Uzaktan davulun sesi hoş geliyor... Taşı toprağı altınmış. Nasıl altınsa ne ben ne de benim tanıdığım hiç kimse altın bulmadı... Fazlasını bilmem babamın 60 sene çalıştığını bilirim ki, bunun fazlası var eksiği yok. Etrafımdaki herkes de çalışıyor, hatta emekli olduktan sonra çalışan akrabalarım bile var. Eş, dost, tanıdık aklıselim her insan çalışıyor. Kimse gözünü toprağa dikip altın aramıyor.

Ekmek yemek istiyorsan çalışacaksın. Başka çaresi yok!

İstanbul'da gürültü var mı? Var... Siz hergün mızmızlananlar; Geldiniz, İstanbul'un göbeğinde domates biber patlıcan sattınız.

İstanbul'da hava kirliliği var mı? Var... Siz hergün mızmızlananlar; Geldiniz, altyapısı olmayan yerlere gecekondu yaptınız, kurduğunuz kömür sobalarıyla havayı kirlettiniz... Kaçak elektrik, su kullanıp faturasını bize ödettiniz...
Gecekondularınız yıkılmaya kalkışılınca da acıtasyon yapıp insanların merhamet duygularıyla oynadınız.

Sanki bizim büyüklerimiz bilmiyordu bu şehirde gecekondu yapmayı. Paraları cüzdanlarını rahatsız ediyordu sanki de o yüzden emekli olana kadar birçoğu kirada oturup emekli parasının son kuruşuna kadar zar zor bir ev satın alabildi. Üstelik bu emeklilerin bazıları ne acıdır ki yeni evlerinde oturamadan hayatlarını noktaladılar.

İstanbul'da pahalılık var mı? Yok... Siz hergün mızmızlananlar; Domates nasıl yetiştirilir, buğday nasıl yetiştirilir, pirinç nasıl yetiştirilir haberdar mısınız?

İstanbul'da eğitim sorunu var mı? Var... Siz hergün mızmızlananlar; Geldiniz, yaptığınız kalabalık sayesinde okullarda 20 kişilik sınıflar 40 kişiye çıktı.

İstanbul'da işsizlik var mı? Var... Siz hergün mızmızlananlar; Geldiniz, hemşehricilik oynadınız. Doğma büyüme İstanbul insanı işsiz kalırken düşük maaş karşılığı ve sigortasız çalışmayı kabul ederek işimizi elimizden aldınız... Ve bunu yaparken de iş görüşmesine gidildiğinde isim sorulmadan "Nerelisin" sorusunu işverenin kelime haznesine yerleştirdiniz.

İstanbul'da trafik var mı? Var... Siz hergün mızmızlananlar; Geldiniz, şehri kalabalık edip trafik keşmekeşliğine yol açtınız, toplu taşıma araçlarını katlettiniz. Parası olanlarınız da kendi otomobilleriyle trafiği felç ettiniz.

İstanbul'da sağlık sorunu var mı? Var... Siz hergün mızmızlananlar; Geldiniz, sayenizde bir doktor başına 50 hasta düştü. Hastanelerimizde sanayağ kuyruğu gibi kilometrelerce kuyruk oluşmasına sebep oldunuz. Doktorumun bana ayıracağı zamanı çaldınız.

Kafamı bozarsanız bu listeyi uzatır da uzatır gına getirtirim. Gına da kapıda hazır bekliyor zaten, getirtip rahatınızı kaçırtmayın...

İşin trajikomik tarafı; İstanbul' un taşı toprağı altınmış. Evet altın ama manevi altın. Sizin bildiğiniz çil çil, bozdur bozdur harca olanlardan değil.

Artık susun, YETER! Konuşmak istiyorsanız da "İstanbul' da yaşamak dert" diye sızlanmak yerine ülkeyi bu hale getirenleri konuşun, insanları göçe zorlayan nedenleri konuşun.

Sizin bu mızmızlandığınız şeylerin İstanbul' la ilgisi yok, sizle ilgisi var. Çünkü İstanbul sabitti siz sonradan geldiniz... Siz değil ama İstanbul sizden rahatsız olsa sonuna kadar haklı!

Başka İstanbul yok, bu güzel şehri yerden yere vurmaya da kimsenin hakkı yok. İstanbul dünyanın en güzel şehri. Her hali bir ömre bedel.

Bunu dünya kabul etti siz de kabul edin artık!

İSTANBUL
Evin içinde bir oda, odada İstanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul
Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul

Ü.Yaşar Oğuzcan

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..