Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '13

 
Kategori
Güncel
 

İtalya batmış be, haberimiz yok!

İtalya batmış be, haberimiz yok!
 

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, insanların çoğu dünyadan habersiz… Dünyayı ilk kez görenler de dünyayı çivisi yerinden çıkmış; yozlaşmış; bozunmuş bir yer olarak belliyorlar ve böyle bir dünyada bizim de, bizim insanlarımızın da yeri yok, diyorlar.

Zaten çoğunluğumuzun gördüğü tek ülke de Suudi Arabistan ve Mekke-i Mükerreme, onun dışında bir dünyanın varlığını kabul etmiyorlar ve diğer bütün bir dünyayı Sodom ve Gomore ülkeleri olarak algılıyorlar.

Onun için onların vatan anlayışları içinde heykel yok, resim yok, müzik yok, güzel bir mimari yapı yok, kısaca estetik yok ve güzellik yok. Ne var? Bir ideal olarak gördükleri kara bir çarşaf var..! Bütün kadınları Burka’ya soksalar, bütün erkekleri de camilere doldursalar… Ve durmadan onlara Cehennemden bahsetseler… İşte size en ideal ülke!

Onun ötesi batmış bir dünya. Yozlaşmış… İnsani ilişkiler bitmiş; pislik içinde; ve kötülükler diyarı. En iyi diyar ise onların köyü. İşte o kadar… Şimdi bu kadar palavradan sonra işin gerçeğine, aşağıdaki habere bakalım:

Saadet Partisi’nin  Antalya örgütünün, ‘eğitim işlerinden sorumlu’ İl Başkan Yardımcısı Ramazan Düzen’in Floransa izlenimlerinden bir bölüm;

“İnanın, İtalya bitmiş durumda. (….) Sokaklar çırıl çıplak heykellerle dolu! Özellikle Floransa’da ikisi de eşcinsel olan sözüm ona dünyanın en popüler heykeltıraşlarından olan Michelangelo ve Leonardo Da Vinci’nin heykelleri şehri kuşatmış durumda. Heykel derken iğrenç şeylerden bahsediyorum. Mesela bir tanesi var ki, iğrenç kelimesinin çok hafif kalacağını düşünüyorum. Bu Michelangelo denilen zat, Floransa’nın göbeğindeki meydana Hz. Davut’un anadan uryan kocaman bir resmini çizmiş. Hem de sünnetsiz bir şekilde ! Doğrusu kanıma dokundu. Bir peygamberin fotoğrafını çizmek zaten başlı başına bir meydan okumayken bir de sünnetsiz çıplak bir resmi dev bir şekilde meydana monte etmek de ayrıca insanlık dışı bir olaydır.

Yine bir başka heykel! Güya Vaftizci Yahya (rehberin ifadesi böyle) yani Hz.Yahya yarı çıplak durumdaki Hz. İsa’yı vaftiz ediyor ve kanatlı bayan bir melek de onların yanı başında duruyor. Daha anlatmakla bitiremeyeceğim nitelikte sembol ve figürlerle dolu akıl almaz putlar bütün şehri kuşatmış durumda. Mesela mimarlık fakültesinin hemen girişine yine baştan aşağı çıplak bir erkek resmi yerleştirilmiş. Zaten caddeleri, sokakları ve tabiri caizse şehrin tamamını domuz kokusu sarmış…”  (haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset)

Bu haberi İnternete koyan arkadaşımız diyor ki, “Siz bir de bu adamın ve gibilerinin iktidar olduğunu düşünebiliyor musunuz? Ama oldular bile bu kafayla.”

Heykelleri mekruh diye, “Yıkıla” fetvası veren devlet büyüklerini görmüştük. Arada sırada, olur böyle vakalar , diye geçiştirmiştik… Tabii onun arkası geldi.

Tabii, ara sırada olsa, vatandaşlar sağda solda gördükleri heykellerin canlarını yakıyorlar. Niye?  Çünkü bizim anlayışımızda “Suret” yoktur. Suret puttur; o bakımdan evdeki duvarlara bile zinhar resim asmak haramdır. Her inançlı kimse böyle şeylerden sakınmalıdır.

Bu arada bu kafadaki arkadaşlar resim sergilerine gittikleri zaman da, sevaba girmek için üç beş tane resimin canına kıyarlar; bıçaklayıp parça parça ederler. Bu vatandaş buna şahit olmuştur ama resim cinayeti işleyen bir türlü bulunamamıştır. Neyse önemli değil. Böyle vakalar artık vaka-i adiyeden. Çünkü onların anlayışı bu : Heykeller devrilmelidir; suretli resimler  parçalanmalıdır…

Adamlar  İtalya’ya gittikleri zaman da oradaki heykellere  neredeyse don giydirecekler. Çünkü yıkmak ellerinden gelmiyor.

Adamların heykelleri, resimleri bütün takım taklavat tamam orta yerde sergileniyorlar. Olur mu canım! Namus, adet, aktöre elden gitmiş, batmış bu ülkeler be…

Adamlar  sokakları, caddeleri süsleyen binlerce eseri görmüyorlar… Eserlerin takım taklavatına takıyorlar. Ondan sonra gelip :  “Namus elden gitmiş…” beyanında bulunuyorlar.

Ne yazık ki bizim ülkemizde o ülkelerde bulunan eserlerin binde biri kadar eser bulunmuyor. Hepimiz sabah akşam , dünyanın en beceriksiz mimarlarının yaptığı çirkin evlere  bakıp duruyoruz. Resimde de geriyiz, müzikde de… Hiçbir sanat dalında esamimiz okunmuyor. İşte buracıkta kendi kendimizin sırtını sıvazlayarak vakit geçirip gidiyoruz.

Adamlar şahane opera binaları yapıyorlar; her şehirlerinde güzel güzel tiyatrolar kuruyorlar; yüzlerce konser salonları var; bir sürü bale sanatçıları; klasik müzik sanatçıları ülkeden ülkeye gezip konserler veriyorlar. Biz de Fazıl Say’ı asmaya çalışıyoruz!

Ya biz de sanat?

Sanat diye, sanatçı diye Müslüm Gürses’i biliyoruz. O da öldü diye, neredeyse kendi kendimizi öldüreceğiz. Bütün millet mezarlıkta, cesedi çalınacak diye sabaha  kadar  nöbet bekliyor. Bu nasıl paronyaklıksa!

Böyle memleketin insanları da böyle olur. Ne bekliyorduk ki?
--

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..