Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '13

 
Kategori
Mizah
 

İtiraf

İtiraf
 

İnternetten alıntı,


Bir  dönem pek çok kişiyi canından bezdiriyordu belirsiz kişilerden gelen telefon görüşmeleri,  teknolojinin olanakları da bu günkü boyutlarda değildi şüphesiz ve günler aylar boyu devam eden can sıkıcı durumlar yaşanırdı.

Şimdilerde  aile sohbetlerinde eğlencelik olarak anlatılıyor geçmişte sinirlerimizi zıplatan olay ya da kişilerle olan diyaloglarımız,  yine bir sohbet ortamında  söz sırası itiraflara gelmişti. herkes bir muzipliğini anlatıyordu,  hem güldürdü hem düşündürdü hepimizi  buraya taşımak istediğim gençlik anısı, belki de sizlerin itiraflarına da  yol açabilir.  Bir grup genç toplandıkları öğrenci evinde  rastgele bir telefon  numarası  çeviriyorlar;

- Birinci genç;

Alo, Ahmet bey orada mı?

Hayır Ahmet diye biri yok burada! deyip kapatıyor telefonu,

-İkinci genç açıyor;

Alo Ahmet bey orada mı?

Hayır Ahmet diye biri yok burada! deyip yine kapatıyor telefonu,

-Üçüncü   dördüncü gençler de aynı diyalog devam ediyor.

Telefonu açan adam  iyice  sinirlenmiş,  bir yandan sayıp dökmektedir  ve söylenerek  kapatıverir   hışımla telefonu,

 -Hemen bir diğeri çevirir aynı telefonu,  açılır açılmaz da karşıdakinin konuşmasına izin vermeden,  Aloooo  Ben Ahmet beni arayan  oldu mu acaba?

  Adam  mahcup bir şekilde  aaa  evet evet sizi çok  arayan oldu.

Kim aradı beyefendi? Diye soran gence adam neredeyse kendisini suçlu hissederek; kusura bakmayın Ahmet bey, Sizi arayan çok oldu ama ben isimlerini alamadım!..

 

-Anadolunun bir köyünden İstanbul'a gelen bir vatandaşımız, iş arıyormuş. Gazetede "Bir radyoda  spikerlik yapacak diksiyonu düzgün biri aranıyor." diye bir ilan görüyor, hemen verilen adrese gidiyor bir bakıyor  ki; bir kişilik iş için, bin kişi kuyrukta bekliyor. Bizimki de kuyruğa girmiş, beklerken de  "Bunlar benim Anadoludan geldiğimi  anlarlarsa, bana iş de vermezler." diye düşünerek karar veriyor.   İstanbullu gibi konuşmak için kendi kendine alıştırmalar yapmaya başlıyor.  Dört saat kuyrukta bekledikten sonra sıra kendisine sıra  gelince,  yönetici  sormuş:
- Nerelisin?
- İstanbulluyam!
Görüştüğü kişinin İstanbullu olmadığını anlayan  radyo  yöneticisi, kendisini  şöyle bir süzdükten sonra demiş ki:
- Hadi bakalım o zaman, benim söylediklerimi tekrar et: Yaprak de bakalım!..
- Yarpah!..
- Toprak de bakalım!..
- Torpah!..
- Köprü de bakalım!..
- Körpü!..
 Radyo yöneticisi,  delikanlıya  geldiği için teşekkür etmiş ve kendisini  işe  alamayacaklarını söylemiş. Delikanlı  bu duruma çok üzülmüş ve başlamış kendi kendine konuşmaya:
- "Yarpah de" dedi; dedih, "Torpah de" dedi; dedih, körpüde ayvayı yedih!..  

Herkese,  paylaşılan ortamlarda hisseden yüreklere neşe, yüzlere  kocaman gülüşler  armağan edebilecek anılar biriktirebilmeyi diliyorum. Cemile

 
Toplam blog
: 209
: 350
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

Kurşun kalemden gelen ağaç kokusunun kağıtla buluşma büyüsüyle yoluna devam eden, Lise mezunu, ha..