- Kategori
- Mizah
İtiraf
İnternetten alıntı,
Bir dönem pek çok kişiyi canından bezdiriyordu belirsiz kişilerden gelen telefon görüşmeleri, teknolojinin olanakları da bu günkü boyutlarda değildi şüphesiz ve günler aylar boyu devam eden can sıkıcı durumlar yaşanırdı.
Şimdilerde aile sohbetlerinde eğlencelik olarak anlatılıyor geçmişte sinirlerimizi zıplatan olay ya da kişilerle olan diyaloglarımız, yine bir sohbet ortamında söz sırası itiraflara gelmişti. herkes bir muzipliğini anlatıyordu, hem güldürdü hem düşündürdü hepimizi buraya taşımak istediğim gençlik anısı, belki de sizlerin itiraflarına da yol açabilir. Bir grup genç toplandıkları öğrenci evinde rastgele bir telefon numarası çeviriyorlar;
- Birinci genç;
Alo, Ahmet bey orada mı?
Hayır Ahmet diye biri yok burada! deyip kapatıyor telefonu,
-İkinci genç açıyor;
Alo Ahmet bey orada mı?
Hayır Ahmet diye biri yok burada! deyip yine kapatıyor telefonu,
-Üçüncü dördüncü gençler de aynı diyalog devam ediyor.
Telefonu açan adam iyice sinirlenmiş, bir yandan sayıp dökmektedir ve söylenerek kapatıverir hışımla telefonu,
-Hemen bir diğeri çevirir aynı telefonu, açılır açılmaz da karşıdakinin konuşmasına izin vermeden, Aloooo Ben Ahmet beni arayan oldu mu acaba?
Adam mahcup bir şekilde aaa evet evet sizi çok arayan oldu.
Kim aradı beyefendi? Diye soran gence adam neredeyse kendisini suçlu hissederek; kusura bakmayın Ahmet bey, Sizi arayan çok oldu ama ben isimlerini alamadım!..
-Anadolunun bir köyünden İstanbul'a gelen bir vatandaşımız, iş arıyormuş. Gazetede "Bir radyoda spikerlik yapacak diksiyonu düzgün biri aranıyor." diye bir ilan görüyor, hemen verilen adrese gidiyor bir bakıyor ki; bir kişilik iş için, bin kişi kuyrukta bekliyor. Bizimki de kuyruğa girmiş, beklerken de "Bunlar benim Anadoludan geldiğimi anlarlarsa, bana iş de vermezler." diye düşünerek karar veriyor. İstanbullu gibi konuşmak için kendi kendine alıştırmalar yapmaya başlıyor. Dört saat kuyrukta bekledikten sonra sıra kendisine sıra gelince, yönetici sormuş:
- Nerelisin?
- İstanbulluyam!
Görüştüğü kişinin İstanbullu olmadığını anlayan radyo yöneticisi, kendisini şöyle bir süzdükten sonra demiş ki:
- Hadi bakalım o zaman, benim söylediklerimi tekrar et: Yaprak de bakalım!..
- Yarpah!..
- Toprak de bakalım!..
- Torpah!..
- Köprü de bakalım!..
- Körpü!..
Radyo yöneticisi, delikanlıya geldiği için teşekkür etmiş ve kendisini işe alamayacaklarını söylemiş. Delikanlı bu duruma çok üzülmüş ve başlamış kendi kendine konuşmaya:
- "Yarpah de" dedi; dedih, "Torpah de" dedi; dedih, körpüde ayvayı yedih!..
Herkese, paylaşılan ortamlarda hisseden yüreklere neşe, yüzlere kocaman gülüşler armağan edebilecek anılar biriktirebilmeyi diliyorum. Cemile