Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '12

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İyi bayramlar...

Bu bayramı hasta olarak geçiriyoruz...

Kayınpeder hasta... Hem de ciddi... Virüs kapması önemli değil, dört damarı kapalı bir kalp hastası ve öncesinde bay-pas olmuş biri...

Ecrin ve Yetkin hasta... Öksürük nöbetleri...

Ve Gülşan da, tabi ki, hasta! Onun ciğerlerine kadar inmiş...

Ben de, tabi ki hastayım dolayısıyla!

Yetkin, anaokuluna başladığından beri standart döngü bu, hepimizin hastalanması...

Bu  arada herkesin bayramını en içten dileklerimle kutlarım.

Nedense, benim için, her zaman buruktur kurban bayramı... Hayvanların öldürülmesi ve bunun sistematik bir biçimde, bu kadar çok insan tarafından yapılması, hiç de hoşuma gitmez. Ama sonuçta, dinin getirdiği bir görev bu. Yine de daha modern yapılabilir.; hayvanlar belediyeye yazdırılıp, kontrolden geçtikten sonra, kiralanan kasaplar eşiliğinde kesilerek, o her bayram yaşanan, hayvan kovalama curcunasından kurtulunur. Bu konuda da çaba var o yönde ve bu güzel!

Evet, farkındayım, her konuda aykırıyım! Hep yaşadığım  topluma, yaşadığım aileye, okuduğum sınıflarda bile, hep aykırıydım. Bunu gıcıklık olsun diye yapanlardan değilim. Ama yorum yapmadan, kendimce doğrusunu bulmadan, yaşayamıyorum.

Bu yüzden bana iki türlü duygu besleyebilisiniz; ya nefret edersiniz,  ya da, çok seversiniz. Ortası bir duygu hissedemezsiniz! Bunun temelinde, çok çıplak konuşmam ve yazmam yatar. Lafı hiç döndürmeden, herhangi bir temelde veya kaynaktan doğrulamadan, direkt söylerim veya yazarım. Ve ilk tepki şu olur: Bu adam kendini ne sanıyor?

Cevap: Kimse!!! O zaman sorun ne?

Evet, tüm yazdıklarım ve söylediklerim, benim ve bana ait! O zaman sadece beni bağlar; hiç kimseyi değil! Ama bu alınmalar gösteriyor ki, söylediklerimde, haklılık payları var.

Çok sevdiğim Psikiatrist Hamdullah Aydın der ki; "zeki adam kimseye zeki olduğunu hissettirmeyen adamdır" ve ben bu kuralı, iş hayatında uyguluyorum. Diğer taraftan, Türkiye'de Parapsikoloji uzmanlarından Hamdi Kaleli der ki , "Anıl bey, düşüncelerinizi saklamanızı doğru bulmuyorum. Her zaman bu toplumda, iyileştirilecek bir en yakın çevre vardır".

Açıkçası ben MB ortamına girdiğimden beri, mümkün olduğunca, açık ve seçik düşüncelerimi, vurgulamaya çalışıyorum. Tabi ki, bu düşünceler bana ait ve kimseleri bağlamaz. Tabi ki, ben bir profesyonel yazar değilim. Öyle bir iddiam yok!

Neyse! Bir yazımda belirttiğim gibi, hayat zıtlıkları sever! Umarım bir gün Türkiye açık sözlülüğü de sevecek; karalamdan, kırmadan, savaş etmeden açık sözlü olacak kadar medeni olmak!

Evet, ben de Atatürk gibi, yıllardır medeni bir toplumun arayışı içerisindeyim. Bu toplumun nasıl ve kimler tarafından oluşması gerektiği, hangi komzisyonun, ne kadar oranda, bu toplumda yer alması gerektiği konusunda, düşünüyorum. Kadının, yani Ecrin'imin, bu toplumda mutlu yaşayabilmesi için, hangi şartların var olması gerektiği konusunda kafa patlatıyorum. Çünkü benim çocuklarım da bu toplumun parçası olacak.

Onlar gerçi, Yunan vatandaşı aynı zamanda! İsterlerse çekip giderler! Ben de çekip gidebilirdim ve hatta denedim de! Ama, Atatürk öyle bir sirayet etmiş ki üstüme, bu milletten başka, hiç bir millete ait olamam ben. Çünkü sapına kadar Atatürkçüyüm ve öyle kalacağım. Bu yüzden okudum; Türkiyey'yi en iyi şekilde geliştirmek için, ben mühendis oldum!

Evet, ben yazar değil mühendisim! Her zaman da mühendis kalacağım. Her zaman teknik düşüneceğim. Biz mühendisler, duygusal olamayız! Bizim için ölçülen değerler ve onları analiz etmek önemlidir.

Bu bayram hastayım ve sayıklıyor olabilirim. "Veda" romanının televizyon uyarlaması, romanının, yine bence, ruhunu yansıtmıyor. Her şey ne yazık ki prodüksiyon değil ve her kahraman da, Mehmet Aslantuğ kadar, yakışıklı olmak zorunda değil!

Herkese iyi bayramlar ve saygılar...

 
Toplam blog
: 631
: 293
Kayıt tarihi
: 10.04.11
 
 

Eric'i külden yarattım. Tamamıyla benim eserim. Söyleyeceği çok sözü, söylemek istediği az sözü. ..