Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '08

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

İzmir'de bu sabah yine farklı uyandık, son olsun

İzmir'de bu sabah yine farklı uyandık, son olsun
 

Otobüs durağında işe gitmek için aracın gelmesini bekliyorum. Üzerimde hala uyanamamış olmanın verdiği mayhoşluk. Yine arabalar dolu geliyor bekle kardeşim bekle.

Saat 8’e tahminen 10 varken bir gürültü geliyor kulaklarımıza.” Güm “ diye bir ses. Alışık olduğumuzdan pek önemsemiyoruz büyük şehrin, hele hele İzmir’in düzensiz gürültülerine. Biniyoruz araçlara.

Şoför diğer arkadaşlarıyla telsizden haberleşiyor.Ne olmuş kim yaralı diye. Soruyoruz “kaza mı var abi?” diye , ”yok” diyor, ”bomba patlamış”. Uğultu oluyor hafiften aracın içinde sonra yavaş yavaş herkes kendi işine gücüne…

İlk haberi aldığımda dört soru döndü kafamın içinde…

1-İşin ahlaki yönü olsa gerek bu. O an yaralıları hastaneye taşıma gereği olsa bizim aracımız içinden, acaba kaç kişi kendi yerini feda eder, patronlarından uyarı almayı göze alarak araçtan inerdi?

2-İşin toplumsal yönü bu da. Terör neden halkın biraz toparlandığı, uyanma süreci yaşadığı günlerde onların üzerine çöker? Niye engelleyemiyoruz? Neden normalmiş gibi yaşayabiliyoruz?

3-İşin ideolojik yönü olsa gerek bu soru da. Kastedilen terör örgütü şehrin merkezi bir yerine bomba koyarak kimlerin canını tehdit ediyor? Sivilleri mi askerleri mi?Her ikisini de mi?

4-Bu da sosyoekonomik yönü. Fuarla bu kadar yakın bir tarihte böyle bir olayın yaşanması tesadüf müdür? Etken bir madde olabilir mi?


İzmir’in daha çok huzura, güvene, anlaşılırlığa, ekonomi ve yerleşim planlamasına ihtiyacı var. Bunlardan herhangi birinin eksik olduğu yerlerde anarşizmin yerleşmesi, türemesi kolay ve doğaldır. Planlamanın zayıf olduğu bu gibi yerlerde kamusal hizmetlerden insanların güvenliğine kadar bir çok konuda kontrolü elde tutmak zordur.

Belki Expo İzmir’e bunları kısmen de olsa kazandırabilecekti. Ama artık Expo’nun ardından ağlamak yersiz ve zaman kaybı. Hem o yönde çalışmaları devam ettirip, hem de farklı çözüm yolları aranmalı. Bu sadece siyasilerin görevi değil, bu yaşanılırlık düzeyini yükseklere taşımak hepimizin ödevidir. Sandık başlarından, gece başımızı koyduğumuz yastığımıza kadar.


Terörsüz, sıkıntısız, mutlu, umutlu, aydınlık günler dileğiyle...

 
Toplam blog
: 63
: 1414
Kayıt tarihi
: 14.08.08
 
 

Hayat hikayemi fazla uzatmayacağım, çünkü hepimiz bir şekilde yolumuza kavuşuyoruz. Okuyan bir an..