Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '11

 
Kategori
Magazin
 

Joy Foster'la Birlikte Vicdan da Öldü

Joy Foster'la Birlikte Vicdan da Öldü
 

Bu sitede yazmaya başlamamdan bu yana, özellikle ünlü isimlerin özel hayatları üzerine konu başlıkları üretmemeye özen gösterdim. Her ne kadar tanınmış ve popüler de olsalar, insanların yaşadıklarının gerek yazılı basın, gerekse internet dünyasından yazarların konu malzemesi haline gelmemesi gerektiğini, bir blog yazarı olarak düşünenlerdenim.

Ama son günlerde yaşanan tartışmalar bir anda beni, yaklaşık 5 yıldır severek yaptığım blog yazarlığı üzerine derinden düşündürmeye ve artık yakın gelecekte bir meslek olarak yapmayı planladığım gazeteciliği sorgulamama zemin hazırladı. Ünlü VJ ve Yok Böyle Dans yarışmasının eski yarışmacısı Defne Joy Foster, ardında gözü yaşlı bir eş ve henüz 1,5 yaşında bir çocuk bırakarak, geçtiğimiz hafta hayata veda etti. Ama cenazesinin kaldırılmasının üzerinden çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, Joy Foster’ın ölümü üzerindeki tartışmalar henüz sona ermedi.

Dünya görüşleri birbirinden tamamen farklı iki köşe yazarının, Defne Joy Foster’ın ölümü üzerine kaleme aldıkları ve aynı çizgide olan düşünceleri, bana, gazetecilik mesleğinin sahip olduğu etik ve vicdanî değerleri bir kez daha sorgulamam gerektiğini hatırlattı.

Yeni Akit Gazetesi yazarı Serdar Arseven ile Sabah Gazetesi yazarı Hıncal Uluç’un, Defne Joy Foster’ın ölümü üzerine yazdıkları makaleler, bir anlamda toplumun farklı tabakalarında sürdürülen yaşamlar arasında yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.

Serdar Arseven, gerek kendi dünya görüşü, gerekse gazetesinin sahip olduğu yayın çizgisi itibariyle, zaten modern yaşam tarzı anlayışına negatif bir bakış açısına sahip. Ama Hıncal Uluç için ne söylenmeli, bilemiyorum. Birbirinin tam zıddı dünya görüşlerine sahip iki köşe yazarı, genç bir sunucunun ölümü ve bir eşin acılarının üzerinden belli ki kendilerince toplumun ahlâk jandarmalığına soyunmuşlar. Ya da gazete yönetimlerince, kendilerine böyle bir misyon yüklenmiş.

Aslında Hıncal Uluç’u, hepimiz az-çok tanırız. Zor bir köşe yazarı, muhalif bir spor yorumcusudur. Boynundan hiç çıkarmadığı fularıyla, zaman zaman kültürel etkinliklerin, açılış kokteyllerinin konuğu olur ve gözlemlerini Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde okuyucularıyla paylaşır. Ama hiç düşünmemiştim; Defne Joy Foster’ın ani vefatıyla ilgili yazısında bu denli ileri gidip, kaskatı vicdansızlaşacağını. Gerçi Türk futbolunda ilkleri başarıp, bu ülkede milyonları sokağa döken Fatih Terim’e ‘kıro’ yakıştırmasını reva görüp, yine bu ülkenin en iyi orta saha oyuncularından Emre Belözoğlu’nu ‘ahlâksızlık’la suçlayan bir Hıncal Uluç’tan da, Defne Joy Foster’ın vefatı üzerine ancak böyle bir yazı beklenirdi.

Defne Joy Foster’ın vefatının ardından yaşanan tartışmalar, bir anlamda toplumun hassas noktalarını gözler önüne serdi. Ama ünlü isimlerin ölümlerine, bu hassas noktalar üzerinden çıkarımlarda bulunurken, geride kalanlarından canlı cenazeler yaratmamaya da özen göstermeliyiz. Hem bir gazeteci, köşe yazarı, hem de bir blog yazarı olarak.

 
Toplam blog
: 266
: 1321
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1982 yılında İstanbul'da doğdum. Açık Öğretim Fakültesi İşletme Lisans eğitimimi 2005 yılında tam..