Kabak tadında karpuz mu, yoksa ilaçlı karpuz mu?

Bu yıl ilginç bir olay daha yaşanıyor ülkemizde. Pazardan alınan karpuzlarda kabak tadı olduğundan tüketiciler şikâyetçi oluyorlar. Dolayısıyla bazı toptancı halleri ve ökkeş kişiler işe soyundular bile. Görevleri kabak tadında karpuz istemezük demek. Biz de istemezük.  

Tamam da bunu nasıl başaracağız? Gelin konuyu en başından biraz inceleyelim. 

Karpuzda kabak tadı olur mu, olursa nasıl olur? 

Evet, bazı karpuzlarda kabak tadı oluyor. Bunun nedeni karpuz yetiştiriciliğinde kullanılan fidelerin, kabak anacı üzerine aşılanması ve bu anaçtan karpuza tadın geçmesidir. 

Peki, neden anaç kullanılıyor? 

Karpuz bitkileri bazı hastalık ve zararlılardan olumsuz etkilenmektedir. Fusarium adı verilen solgunluk hastalıklarından birkaç türü, karpuz bahçesinin kısa sürede bitmesine neden oluyor. Yani bitkileri kurutarak öldürüyor. Benzer şekilde nematod denilen küçük zararlılar, karpuz köklerinde emgi yaparak yumru oluşturmasına neden oluyor. Buna çiftçiler patatesleme diyorlar. Dolayısıyla bu yumrulardan yukarı su ve bitki besin maddeleri çıkamıyor. Haliyle bitkiler bodurlaşıyor. Bunlar gibi bazı etmenler verim kaybına neden oluyor. Üreticiler bunlardan dolayı büyük zarara uğruyor. 

Dolayısıyla bilim adamlarının araştırmaları neticesinde bulunan, aşılama denilen teknik sebzelerde de geliştiriliyor. Karpuz da bir sebze olduğuna göre onda da kullanılabiliyor. Bahsi geçen hastalıklara ve zararlılara dayanıklılığı tespit edilmiş kabak türleri var. Bunların üzerine aşılanan karpuzlar, tarlalara dikildiğinde bitkiler sağlıklı şekilde gelişebiliyor. Ayrıca verim artışı da meydana geliyor. Ve üretici zarar etmiyor, kazanıyor. 

Bunun tüketici tarafından değerlendirilecek avantajları da var. Bunlardan birisi, karpuz verimi bol olduğundan vatandaşlarımız ucuza karpuz alabiliyorlar. Bir diğeri, aşılı bitkiler daha sağlıklı geliştiğinden kimyasal ilaç kullanımı çok sınırlı olmaktadır. İşte asıl mesele de bu ilaçta.  

Eğer aşılı karpuzlar kullanılmasa ne olacaktı? 

Bitkiler bahsedilen hastalık ve zararlılar gibi etmenlere yakalanmasın diye ilaçlar verilecek. Bitkilere hem sulama suyuyla kök bölgesine hem de yapraklarından yapılan ilaçlar bitki bünyesine alınabiliyor. Dikkatli olamayan veya bu ilaçları uygulamak zorunda kalan üretici olduğunu düşünelim. Bu karpuzlar hasat edilip pazara geldi ve sizde aldınız. Şimdi düşünün bakalım, ilaçlı karpuz yemeyi mi düşünürsünüz yoksa kabak tadında olanı mı? 

Elbette istemeyen yemez. Ve parası olan da gider organik üretimden alır ve yer. Ancak çözüm adı altında yetkililere çağrıda bulunmak ve karpuz yetiştiriciliğinde kabak anacı kullanımı yasaklatmak, doğru seçenek değil. Şuan itibariyle de yasaklanmış bir şey yok, ancak bilinçli bilinçsiz herkes aşılı karpuza tepki koyuyor. Hatta bazı toptancı hallerine giriş bile yasaklanıyor deniliyor. Para cezası bile varmış bunları yetiştirenlere… 

Bu durumda tarımımıza yön veren devlet yetkililerin, bu konuya el atması gerekiyor. Japonya başta olmak üzere birçok uzak doğu ülkesinde ve batı ülkelerinde bu teknik yoğun şekilde kullanılıyor. Onlar bunu kullanırken bize ne oluyor? Biz bu konuda yapılması gerekenleri yaptık mı? Örneğin; 

Karpuza hangi kabak anacının tadı daha fazla iletiliyor? 

Hangi koşullarda kabak tadı oluşuyor? 

Üreticinin karpuz hasadında hatası var mı? 

Anaç kullanılmayacaksa, hastalık ve zararlılara karşı etkili, çiftçileri mağdur etmeyecek ve tüketiciyi de olumsuz etkilemeyecek hangi ilaçlar var? 

Bakanlık bu konuda gerçekten bilgi ve tecrübe sahibi mi? 

Karpuzda aşılama teknikleri üzerine tezler yapmış bilim adamları dururken, neden bir komisyoncu veya komisyoncular bu konuda söz söylüyor? 

Kabak tadının geçip geçmediği konusunda analizler da yapılıyor. Bunu merak eden oldu mu? 

Son olarak da her zaman olduğu gibi şunu söylemek gerekiyor. Neden uzmanı değil de kendini tarım uzmanı sananlar konuşuyor, ve neden onlara söz veriliyor? 

Tüketiciyi bu konuda bilinçlendirmeden yönlendirilmek istenilirse onları ilaç tadında karpuz yemeye mahkûm edebilirsiniz…