Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '09

 
Kategori
İnançlar
 

Kader 6. bölüm

Çünkü İnsan kaderini kendi aklı ile yazar. Yani kul, kaderini aklını kullanma yeteneği ölçüsünde kendi iradesiyle oluşturup yaşadığı bu hayatı güzelleştirerek yaşayabilir. Bu çerçevede oluşacak kaderlerin oluşum çoğunluğu kendi aklî irademize bağlı olduğundan sonuç olumlu yada olumsuz (iyi – kötü şeklinde de) olabilir.

Hani bazen kendi kendimize söylenip dururken deriz ya! Yine kör şeytana uyup cahilce hata ettik. Yada bu gün şansımız yaver gitti güzel bir iş yaptık. İşte kader denilen şey, bazen bu iki örnekte olduğu gibi bir şey.

Bazen kader, sonradan pişmanlığın fayda etmeyeceği bir anlık bir şeyde olabilir. Artık iş işten geçmiştir. Yapılacak hiçbir şey yoktur. Keşkeler hiçbir işe yaramaz. Çünkü zaman dilimi geçmiştir. Keşkeleri eksek de artık ürün vermez. Bu yapılan hatanın bedelini er yada geç ödemek zorundayız. Artık yapılan hatadan geri dönüş olmadığı için ödeyeceğimiz bedel de bizim hayatımız içinde yaşanılan kaderimiz olacaktır.

Bu nedenle aldığınız her karardan Önce, (kendinize, sonra yakınlık sırasına göre dünyadaki bütün insanlara ve Allah’a karşı sorumlu olduğunuzu hiçbir zaman akıldan çıkarmadan yaşayınız.) dünyada yaşarken kendinize, daha sonra da Allah’a karşı verdiklerinden dolayı O’na karşı sorumlusunuz. Çünkü aldığınız her kararın sonucu er geç size ödül yada ceza olarak dönecektir. Bu da size sonunda ya mutluluk yada hüzün verecektir.

Oluşacak hüznün hepsi olmasa da en azından sizin için önem arz edecek büyük bir kısmını belki de bu gün için mutluluğa çevirebilme şansınız olabilirdi. Ne dersiniz. Yaptığınız hatalarınızı, bu gün düşündüğünüzde, yani pişmanlık duyduğunuzda, keşke o zaman aklımı şöyle – böyle kullansaydım da. Şunları – bunları şöyle – böyle yapsaydım! Keşke, bu kadarı da başıma gelmezdi. Dediğiniz elbette olmuştur. Öyle değil mi?

O halde zamanında küçümsediğiniz birçok hatalarınızdan doğan, geçmişte yaşadığınız hayata yönelik olumsuzluklarınız, bu gün için size olumsuz, kötü kader olarak dönmüştür. Bunda hiç kimsenin kusuru, suçu yoktur.

Kusur ve suç işleyenler sizin kendinize oluşturduğunuz kötü kaderi yazıp oluşturmanızda ancak size sebep olmuşlardır.

Onun için başkalarını suçlamaya hakkınız yoktur. Oluşmuş olan geçmişteki tüm suç ve kusurlar sizindir. Çünkü onları siz, kendi özgür akli iradenizle, kendi ellerinizle kader olarak oluşturup yazdınız. Sonrada yaşadınız. Öyle değil mi?

O halde bu gün pişmanlığınız neye, kime? Kim hatalı. Kim suçlu. Kim kusurlu. Kimi kime şikayet edeceksiniz. Kimi suçlayacaksınız? Bu soruların cevabını bana bu gün vicdanen dosdoğru söyleyebilir misiniz ? Elbette söyleyemezsiniz. Çünkü hatalı, kusurlu, suçlu olan sadece bir tek sizsiniz. Yani sizin kendinizsiniz. Onun için etrafta başka suçlu aramanıza gerek yok.

Nedeni de size, verilen aklı yeterli derecede kullanamamanızdandır.

Halbuki, Allah tarafından size verilmiş olan cüzi aklınızı yerinde kullanıp, ilim irfan elde ederek bu kötü hayat şartları içerisinde cereyan eden bütün olumsuzluklardan göstereceğiniz tahammül derecesinde sabır ve sebatla daha az zararlarla hayatı yaşayabilirdiniz. Çünkü Allah her zaman iyilere ve iyi niyetlilere yardım eder.

Çünkü Doğrunun yardımcısı Allah’tır. Allah, size yardım ederse! Sizde elbette kötüden iyiyi, yanlıştan doğruyu, çirkinden güzeli, şerden hayrı seçip ayırmasını bilerek yaşarsınız.

Yeter ki, siz yaşadığınız hayatta aklınızı temel kabul ediniz. Sonra bu temel üzerine akıl ufkunuzun büyüklüğü oranında ilim inşa ediniz. Diktiğiniz bu inşaatın görkemine uygun bir tarzdaki oluşturacağınız hayat sizi, geleceğe taşıyacak eseriniz olacaktır.

Çünkü Allah vaadinde durandır.

Çünkü bu dünyada bu şekilde oluşturduğunuz bir hayat, sizin en büyük eseriniz olacağından, yaşadığınız hayattaki tüm kazanımlarınız (şerefiniz, onurunuz, haysiyetiniz ve oluşturduğunuz güvenli kişiliğiniz, gücünüz, kuvvetiniz, eliniz, ayağınız, kısacası herşeyiniz) sizin kendinizin olacaktır.

Koca bir ömrün sonunda, bir fani için bundan daha büyük bir mutluluk olabilir mi?

Onun için bunları bize bahşeden Allah’a şükretmeliyiz. Çünkü şükrün sonu ferahtır. Allah vaadinde durandır. Ancak bu arada mütevazılığı da elden bırakmamamız gerekir. Çünkü bunları yapmaya biz ancak, O’nun lütuf ve izniyle başarabiliriz. O’nun bize göstereceği merhametle, biz doğru olanı yapmaya ancak muktedir olabiliriz. Bu insani incelikleri de unutmamalıyız ki, gerçek anlamda insan olabilelim.

Bizleri deneyip sınayarak test etmek için O, herşeyi birbirinin karşıtıyla yaratıp var etmiştir. Onun için de hayır ve şerri de bir arada, birbirine sarmal yaratmıştır. Çünkü bizlere düşen görev.

Yaşadığımız doğal hayat içinde birbiriyle sarmal olmuş olumlu – olumsuz, iyi – kötü duygu, düşüncelerimize ait hal ve hareketlerin birbirinden doğru ayrılmasını bize verilen aklın kullanımı ölçüsünde sağlamak olacaktır.

İşte bize verilen aklın kazanımı olan, ilim ve irade gücümüze düşen en büyük göreve ait hüner ve marifet burada ortaya çıkacaktır.

Allah hayır ile şerri bir arada yarattığından her an başınıza gelebilecek bir çok kaza ve beladan siz kendinizi ancak, önceden size verilmiş bulunan aklın elde edebileceği ilme dayalı ön sezi denilen yeti ve tecrübeler marifet ve hünerleriyle kendinizi korumayı sağlayabilirsiniz.

Sevgi ve <ı>saygılarımla. Arz ederim.

<ı>

Cahit KARAÇ

16.07.2009

 
Toplam blog
: 322
: 1004
Kayıt tarihi
: 08.03.08
 
 

1953 Elbistan doğumluyum. Lise mezunuyum. Kamuda çalışıyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım. Ken..