Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '07

 
Kategori
Dünya Kadınlar Günü
 

Kadının adı var!!!!!!!

Yıl 1979, Ankara.

“Dünya Emekçi Kadınlar Günü” etkinlikleri kapsamında, İzmir Caddesi’nde, zamanın kadın örgütlerinden biri afişleme yapıyordu. Bulunduğum binanın ikinci kat penceresinden caddeye bakıyordum. Kadınlı erkekli grup bir yandan duvarlara afiş yapıştırırken, diğer yandan gelip geçenlerle kısa sohbetler ediyorlardı.

Çok geçmeden kulakları yırtarcasına cayırtı koparan polis otolarının sireni duyuldu. Arkasından caddeye sivil resmi polis sağanağı başladı. Afiş yapılması durduruldu. Afişler ve diğer araç gereç polis otosuna taşınmaya başlandı. Bu arada, ekibin önündeki kadın yetkililerden aldıkları izni polis şefine göstererek bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Anlatamamış olacak ki, birden “vuruuuun!” diye bir nara patlamış ve polis copları şakırtısı aniden caddeyi doldurmuştu.

Kadın erkek, onlarca insan polis otosuna sıkış tepiş bindirilerek götürülmüştü.

Belli etmemeye çalışsalar da, homurdananlar olmuştu. Ama, “bu komünistlerin işi” diye ortaya atılanlar ezici çoğunluktaydı ve esnafı da kışkırtarak uluya uluya Necatibey’e, oradan Sıhhiye meydanına kadar yürümüşlerdi.

Yıl 2007.

Bugün bu etkinlikler artık sistemin “koruması” altında gerçekleştiriliyor.

Otuz yılda alınan mesafeyi, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nün “Emekçi” yanını budayanların dünyada ve Türkiye’de yaptıkları ikiyüzlü kutlamalarla ölçmekteyiz.

Muhtemelen, etkinlikler kapsamında konuşmalar, konferanslar yapılacak. Bu konuşmalarda, ne 1857 New-York dokuma işçilerinin onurlu direnişinden, ne, kapitalist sömürüye karşı verdikleri mücadelede yaşamını yitiren emekçi kadınlardan, ne, İsrail zulmü altında inleyen Filistin kadınından, ne, Irak’lı, ne Somali’li kadının çilesinden ve ne de, bu günün isim ve eylem önderi Clara Zetkin’den bahsedilecektir.

Bugün, Irak’ta, ABD mezalimine ve ülkelerinin işgaline karşı verdikleri mücadeleden dolayı idama mahkum edilen üç Irak’lı kadın, cellatlarının, ipi boğazlarına geçirmesini beklerken, soyut “kadın hakları” adına atılacak olan nutuklar, bu günün anlam ve önemini sulandırmaktan, sömürü çarkını yağlamaktan öteye bir şey ifade etmeyecektir.

Doğu’da, ağalık ve şeyhlik sistemini saklayıp, onun sonuçlarından sadece biri olan “töre cinayetleri” ni lanetlemenin çözüm içermediği açıktır.

Doğum izinlerini, emzirme sürelerini arttırma ve daha bir çok insani haklarını dile getiren kadınları işyerlerinin kapısına bırakılması karşısında sessiz dururken, analığın kutsallığından bahsetmek şarlatanlıktır.

İnsanını, eğitim, sağlık, üretim ve ekonomik olanaklardan yoksun bırakan bir sistemin, aile içi şiddet konusundaki nutukları sadece birer aldatmacadır. İşyerlerinde, kadınlara yapılan tacizleri ve tacizcileri cesaretlendiren yine bu sistemdir.

Bu anlamda, kadının mücadelesi aynı zamanda sisteme karşı verilen mücadelenin bir parçası ve zaman zaman da özüdür.

Bu pencereden bakmakta olan ve bakmak isteyenlere….

 
Toplam blog
: 36
: 668
Kayıt tarihi
: 25.01.07
 
 

54 İstanbul doğumluyum. Hayatın her alanıyla ilgileniyorum. Çünkü düşünen ve yaşayan bir adamım. Esm..