- Kategori
- Gündelik Yaşam
Kahrol düşman, al sana bomba :)
Çocukken ne söylerdik bu lafı, tekerleme gibi :)
Elimizde buruşturduğumuz çokomel kağıtlarını camdan aşağı atardık bomba diye :)
Düşman da...
Sokaktan geçen uyuz kediydi tabii ki :)
Ona yeterdi gücümüz :)
Ona yeterdi yaldızlı kağıttan bomba :)
Küçüktük...
Büyüdük.
Düşmanın esaslısı var şimdi.
Hayat şartları...
Aile koşulları...
Yaşam mücadelesi...
İmtihan dünyası.
Başımıza gelenler...
Gelecekler...
Çevremiz...
Bulunduğumuz ortam...
Hepsi de düşman sanki :)
Hepsiyle de ayrı ayrı mücadele ediyoruz :)
Gücümüz nispetinde başetmeye çalışıyoruz.
Ama hayat öyle zorlu bir arena ki, gücümüz tükeniyor bazen.
Farkındaysak...
Aşağısını gösteren parmağı görünce teslim oluyoruz.
Değilsek...
Hala oyunda sanıyorsak kendimizi...
Bu sefer maskarası oluyoruz arenanın.
Çevremizin...
Bulunduğumuz ortamın...
Gerçek dünyanın...
Sanal dünyanın...
Blog sayfasının...
Maskarası oluyoruz.
İnsanlar gülüyor karşımızda.
Alay ediyor.
Fındık fıstık atıyor bir yandan.
Farkında değilsek yenildiğimizin...
İlgi görüyoruz sanıyoruz.
Kazanacağız bu mücadeleyi diye avunuyoruz.
Seyircilere şaklabanlığımız.
Hayata değil.
Yenilmişiz artık.
Gözlerimizde deli parıltısı...
Elimizde bir avuç kum...
Bir kaç taş...
Nereye savuracağımızı şaşırdığımızda...
Herkes kahkahalarla gülerken...
İçin için acırken...
Kendi başımızdan aşağı dökeriz farkına varmadan.
Dilimizde yine o tekerlemeyle:
''Kahrol düşman, al sana bomba!''