Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ocak '12

 
Kategori
Deneme
 

Kalabalığın içindeki yalnızlık

Turizmde yirmi yıl

İnanılmaz hatıralar. İnsanlar gelirler, insanlar giderler.

Gelirken enerjileri ile gelirler, enerjilerini size bırakır yenilenmiş olarak dönerler.

Turizm başkadır. Farklıdır. Güzeldir. Heyecanlıdır. Gariptir. Yorucudur. Hata affetmez. Herkes dinlenirken sizler çalışırsınız, acıtır. Sıcaktır, herkes serinler siz üstelik ciddi giysiler içinde olursunuz. Yemek yiyecek zaman bulamazsınız, o kadar yemeğin içinde, bazen de susuzluktan boğazınız kurur bir bardak su alacak bile zamanı zor bulursunuz. Yine de güzeldir. Sizi dinamik tutar. Canlandırır. Heyecanlandırır. Yeni insanlar ve yeni insanların sizinle geçirdiği yeni saatleri olur… Karışık karma karışık duygular olur içinizde. Onları memnun etmektir derdiniz.

Bir çeşit ev sahibisinizdir onlarda misafirdirler.

Ama çok misafirdirler! Bilinçli istekli misafirdirler…

Kalabalıkların arasında bazen kendinizi o kadar yalnız hissedersiniz ki.

Oysa tesiste yaşıyorsunuz eviniz gibi. Üçyüzün üstünde personeliniz var.

Bine yakın misafir sayınız var. Esnaflarınız var, taşoranlarınız var, dükkânlarınız var. Su sporları var. Var da var. Üstelik hepsi sizin gözünüze bakarlar.

Ama siz kalabalık arası yalnızlığı yaşarsınız.

Yanınızdakilerin sizin çok uzağınızda olduğunu fark edersiniz.

Denizin yanında olan tesisin akşamları ayın şavkı vurduğunda yakamozların hareketlerinde misafirler resim çekerler, hatta çığlık atarlar. Belki de onların geldiği yerde deniz bile yoktur. Varsa da bu sahneyi görmemişlerdir.

Onların hayranlıkla baktığına siz öylesine bakarsınız. Size ne ifade eder ki.

Siz her akşam onu görüyorsunuz zaten. Animasyona gidersiniz. Orada olacaksınız, kontrol edeceksiniz. Üstelik çalışanlarında sizi görmesi iyi olur.

İyide o kalabalık, o müzikler o danslar sizi hiç ilgilendirmez ki yani siz iş için oradasınız sadece görevinizi yaparınız. Çünkü siz eğlenen değilsiniz, eğlendiren tarafındasınız. Keyif bunun hiçbir yerinde yoktur.

Beklersiniz zaman doldurmayı bekleyenler gibi.

Sonra sıra disko faslına gelmiştir ki. İçeri girdiğinizde müzik sizin kalp atışlarınızı hızlandırır. Çok ta kalmazsınız. Şöyle bir bakarsınız etrafa. İnsanlar çok mutlu, dans ediyorlar, eğleniyorlar. Çoğunlukla birileri ile kalabalık içinde kalabalıklar.

Sonra siz kısa kalırsınız orada dışarı çıkmak hava almak istersiniz ki disko oysa üstü açık havadar bir yerdir. Siz oradan biraz daha hızla uzaklaşmak istersiniz, son olarak etrafı da dolaşmalı diye düşünürsünüz. Bahçe büyüktür aralarında serpilmiş olan evlerdir misafirlerin kaldığı yerler. Bakarsınız ışıklar azdır. Muhtemelen ya uyumuşlardır ya da diskodadırlar diye düşünürsünüz. Ardından resepsiyondakilerle, gece müdürü ile konuşursunuz. Ondan sonra lojmana gidersiniz. Her şey yolunda ise, misafirlerin yüzü gülüyorsa, personelin huzuru yerinde ise tamamdır.

Yuppii! İşte şimdi kalabalıktasınız. Ailenizin yanındasınız. Normal ev hayatındasınız. Ev giysilerinizi giymişsinizdir, makyajınızı silmişsiniz. Televizyonu açmışsınızdır. Haydi, ailem dediklerinize sarılmış, televizyona gecenin o saatinde başlamış olan filmin son sahnelerine gelmiş bile olsa aldırmaksızın dışarıyı unutmuş, hengâmeyi aklınızdan silmiş. Küçük kalabalığın içinde kocaman kalabalığınızla gülümsemeye başlamışsınızdır.

Dünyada en güzel kalabalık insanın ailesi…

Hele de işinizi gönül rahatlığı ve güzelliği ile yapmış ve evinize gelmişseniz…

Dünyada huzur ve sevgi bulduğu yer ailesinin yanı insanın. Sizi kimse arayıp herhangi bir problemden de söz etmiyorsa…

Tekrar Yuppiii…

Allah kimseyi sevdiklerinden ayırmasın. Hep ailesi ile birlikte yaşatsın.

İyi günde de kötü günde de…

 

Nazan Şara Şatana

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....