Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kalabalıklar arasına bıraktım yalnızlığımı...

Kalabalıklar arasına bıraktım yalnızlığımı...
 

Yalnız kalmak istediğinizde ne yaparsınız?Kimimiz bir odaya kapanırken kimimiz bir park köşesinde,kimimiz şehir dışına atarak kendini ıssız ve sessiz yerleri tercih ederler.Benim tercihim ise (size tuhaf gelebilir ama) yalnızlığımı kalabalıkların arasına karışarak yaşamak.Akıp giden insan selinin içinde,nehir üzerinde kayan bir yaprak gibi oradan oraya bırakırım kendimi.Herhangi bir plan,program yapmadan,öylesine;adımlarım beni nereye götürmek isterse.

İstanbul’da insan kalabalığının nehir gibi aktığı birkaç nokta var.Benim tercihim tabi ki tarihi dokusuyla,birbirinden renkli sokaklarıyla,kitabevleri,pasajları,cafeleri,lokantaları,bar ve meyhaneleri ile Beyoğlu’ndaki İstiklâl caddesi.Belki Taksim Meydanı’nın o muhteşem aydınlığı ve ferahlığı çekiyor beni kendisine,bilmiyorum.Ya da Taksim ile Tünel arasında yüzlerce yıllık tarihi yapıların arasında kendisine konacak bir pencere kenarı arayan güvercin gibi süzülmek istemememdir,kimbilir...?

Binlerce insanın arasında kalıp da yalnız olmak müthiş bir duygu.Komşunun komşuyu tanımadığı günümüzde alışıldık bir duygu gibi gelebilir.Bir dağ yamacında ya da göl kenarında yalnız olmak tercih edildiğinde yalnızlığın tam anlamıyla yaşanamayacağına inanıyorum.Sonuçta orada tek başınasınız ve size yalnızlığınızı anlatacak bir çift göz bulamayacaksınız.Ama ben o kalabalıklarda “bak kardeşim;işte yalnızsın,tek başınasın”dermişcesine bakan gözleri takip ediyorum.

Dilediğim gibi yaşarken yalnızlığımı bir şarkı tutturuyorum içimden ne gelirse.Mesela Cem baba’dan”gönlümle başbaşa düşündüm demin/artık bir sihirsiz nefes gibisin/şimdi ta içimde bomboş kalbimin/akisleri sönen bir ses gibisin”.Tam olarak duygularımı yansıtmasa da şarkının melodisi ve kurgusunun güçlü olması benim için yeterli.Ya da favori şarkılarımdan Sezen Aksu’dan”gidemem”şarkısını söylerim:”...zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor/ama fazla da üzülme/hayat bitiyor birgün/ayrılıktan kaçılmıyor/hem çok zor /hem de çok kısa bir macera ömür/ömür imtihanla geçiyor..”

Zülfü Livaneli’nin “Mutluluk”romanında geçtiği gibi “insan insanın zehrini alır”düşüncesi getiriyor belki beni kalabalıklara.Fondaki şarkı tamamlıyor resmi,zehir dışarı akıyor ve yalnızlığımı kalabalığın kendine has devinimine bırakıyorum.Hafifliyorum sanki,ayaklarım yürümekten sızlamasına rağmen her ara sokağa giresim geliyor,bütün kitapçıların raflarına bakmayı,her meyhanede demlenmeyi istiyorum sanki.

O an canım ne istiyorsa onu yapıyorum.Pano’ya gidip “şarabın gazabından korkarak”da (*)olsa şarap yudumlamak,Asmalımescit’e uzanıp Refik’in meşhur mezeleri ve yemekleri ile demlenmek istiyorum.Belki de Balık Pazarı’ndan aşağıya inip Cumhuriyet Meyhanesi’nde alırım soluğu.Bakarsınızı bir sanat galerisinin içindeyim ya da bir sinemanın bilet kuyruğunda...

Belki de tam önünüzden gülümseyerek geçen ve garip garip bakıp da “bu adam kendi kendine neden gülümsüyor”dediğiniz kişi benim.Mutluyum artık ve geri dönebilirim.Yalnızlık adına ne varsa attım hepsini kaldırımlara.Kimbilir ne zaman gelirim bir daha?Belki keyiften,belki zevkten gelirim bir daha.Hep yalnız kalmak isteyecek değilim ya....

(*)Attila İlhan’ın An Gelir şiirinden.
Fotoğraf:www.mysandbox.de/tolga saatcioglu

 
Toplam blog
: 242
: 1784
Kayıt tarihi
: 24.06.06
 
 

1970 doğumluyum.Karadenizin bir sahil şehrinden, hayatın güler yüzlü tarafına tutunmak için İstan..