Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kalender bir dostun ardından...

Kalender bir dostun ardından...
 

İçimden kuşlar göçüyor çığlık çığlık
Sessiz göçebe ağıtları yakıyorum ,
bir başıma bozkırın ortasında...

Eskiler alıp , eskiler satıyorum

Ve rakı şişesinde balık olup ,

İlhan Yapıcı 'yı uğurluyorum bu akşam.

Beyaz peynir ve anasonlu sularla, aynen onun istediği , sevdiği gibi...

Afyon-Bayattan , Karadeniz kıyısına uzanan bir yaşamın öyküsüne kaldırıyorum kadehimi ,
Çilelerle, mücadelelerle dolu, dikili bir ağacı bile olmayan kısacık, kalender ve bilgece bir yaşamın öyküsüne.

Emekli maaşını bile alamamış bir adamın

Can dostum İlhan’ın öyküsüne…

Dört ay önce çalan telefonun ardındaki ses “ Neşe biliyor musun ben hastanedeyim “ diyor,

Ne hapishanesi İlhan, ne işin var hapishanede senin” diyorum

Hastane lafı ona o kadar uzak, öyle yabancı ki …

Hapishane değil, hastane Neşe, ben yolcuyum, diyor...

Hayır ! diyorum, bizim yaşanacak çok günlerimiz var İlhan . Hani Bayatta buluşacaktık. Çabuk çık hastaneden Afyona gel, buluşalım hepimiz Bayat yaylalarında.

Söz , diyor.

Ben de söz , diyorum.

Bütün aile buluşuyoruz Bayat' ta, aylardan eylül , günlerden bir gün...

Benim Ereğli ailemdi onlar ;

Pervin-İlhan-Emrah-Gülşah.

Ereğliye geldiğim ilk yıllarda Adliyede kavgaya tutuşup , sonra da ölümüne dost olduğum Tunceli- Hozatlı Pervin. Keje 'nin kızı Pervin...

Ben ömrümde böyle vefa, ölümüne dostluk görmedim , yaşamadım bir daha .

Ve eşi İlhan.

Bu dünyada dikili bir çubuğu bile olmayan İlhan.

Siyasi nedenlerle Erdemirdeki işini kaybetmiş , ömrü sendikal mücadelelerle geçmiş, herkesin her işine koşturan ama kendisine hiçbir faydası olmayan, harika bir insan, muhteşem bir baba, benim dans partnerim, bir aşk insanı, tüm insanlara aşık ama karısı Pervin’ e ilk günkinden daha çok aşık, siyaset ve mücadele insanı, fanatik Ecevitçi , dost sohbetlerinin gülü, dünyalar tatlısı, Kdz . Ereğli Memleket Gazetesi genel yayın yönetmeni değerli gazeteci , can dostum, kalender ve bilge insan İlhan Yapıcı…

Pervin… kocanı biraz ödünç alabilir miyim ?

Tüvist çalıyor da…

Biz kalkınca tüviste, herkes otururdu mecburen !

Kız Pervin, bu kadın almış kocanı yine dansediyor, göz kulak olsana şuna !

Al Neşe , senin olsun ! Öyle güzel dansediyorsunuz ki…

Karadeniz ışıl ışıl tam karşımda. İlhan tavuk kanatları kızartıyor itina ile. Buzlu rakılar çoktan konmuş kadehlere. Hakim Mehmet Ali Bey sesleniyor üst kat balkonundan : Takviye ister misiniz çocuklar ?

Otorite timsali Pervin eli belinde ; Heyyy…burası Adliye lojmanı, biraz sessiz olun arkadaşlar !

Karadeniz ışıl ışıl. Gemiler selama durmuş karşımızda . Ay ışığı oynaşıyor , gemilerin denize vuran ışıkları ile. Hangisi galip gelecek dersiniz bu akşam ?

Karşıda Çeş Tepesi. Askeri yasak bölge. Bir türlü gidemediğim Çeş tepesi bütün haşmeti ile.

Pervinnnn... Ben bu gece sizde kalıcam, Gülşahla koyun koyuna yatarız biz…

İlhannnn..ben yine taşınıyorummm, stresdeyim !

Sen merak etme Neşe, biz Pervinle hallederiz bir gecede, sonra da oturur üstüne bir şişe rakı içeriz, anasını satiimm...

Sahi mi söylüyorsun İlhan, hazır gelmişken şu Hazalla da ilgilensene biraz. Yine ÖSS stresine girdi !

Yüzünde güller açıyor Hazalın, İlhan Amcası ile sarmaş dolaş odasından çıkarken...

Sen bu çocuklara ne yapıyorsun, allahaşkına İlhan, okuyup üflüyor musun yoksa gizli gizli ?

Sadece dinliyorum. Ama göz hizasında…

Ne fanatik Ecevitçisin sen ! Bu adam bir kere bile önseçim yapmadı, görmüyor musun !

İlhan, davayı bir yıl farkı ile kaybettik zamanaşımından, sendikadaki çalışmalarını tesbit ettiremedik ne yazık ki…

Boşver Neşe... canın sağolsun.

Bağkur kayıt yapmış bir kere nasılsa bizim sadece iki ay açık kalan dükkanı , milyarlarca lira borç çıktı. Onları Bağkura ödemeden sigortadan emekli olamıyorum. Erdemir, sendika filan hikaye...

Canın sağolsun be İlhan , bak yasa çıktı kredi ile öder borçlanırsın, bağlanacak maaşlarından kesilir borcun.

Biliyor musun , bir yıl sonra ilk maaşımı alıcam, Neşe.

O güzel davudi sesin kulaklarımda. Rakı masasındaki bitmek tükenmek bilmeyen siyaset tartışmalarımız. Memleket ha kurtuldu, ha kurtulacak...Susmaktan başka çare yok karşında ! Yoksa bu kavga sabaha kadar sürer gider.

Şiirlerin, şarkıların, bilyelerin, Afyon-Bayattaki aile ocağında siyah beyaz fotoğrafların. Verandadaki yün yatak içinde kıvrılışın . Küçücüktün zaten, iyice küçülüp kalmışsın. Püfür püfür Bayat. Kimler gelip geçti o yuvadan. Annen, baban, ablan, kardeşlerin. Şimdi de Pervin, Ferhan, Elif, İlkin Abi , sen-ben ve Gülşah…Sondan bir evvelki buluşmamız. Masada rakı kadehleri yine. Ve yarım kalan şarkılarımız. Bayat yaylasında sonbahar rüzgarları püfür püfür akşam soframızda. Kuzu kesilmiş, etleri cızırdatıyor Pervin.

Ahh...bu şarkıların gözü kör olsun! Yine yaptılar yapacaklarını.

Vurgun yedik yüreklerimizden, İlhan…

Seni bir kadeh ile uğurluyorum, senin istediğin gibi .

Ben gitsem, sen de aynı şeyi yapardın, tek kadehle de kalmazdın hoş , bilirim. Dibini bulmuştun çoktan şişenin . Ama ben ayık olmak istiyorum bu akşam...

Bayramda oradayım, sözüm söz.

Sen oralarda dost meclisleri kuracağımız bir yerler ayarla…

Sen mi severdin Bedirhan Gökçe'nin Sokak Çocuğu şiirini yoksa Gülşah mı İlhan ?

Ben senin için , kalender dostum için okuyorum bu akşam...

Biliyor musun, Emrah’da aynen senin gibi harika dans ediyor !

Pervin, bu bayram oradayım söyle İlhan’a bir yerlere kaybolmasın…


”Sayfa no? Yok
Cilt no? Yok
Hane no? Yok
Ana adı?
Ben sokak çocuğuyum abi
Hani şu uçurtması gökyüzünde asılı kalan
Bilyelerini rüyalarında unutan
Ve oyuncaklarını masal kahramanlarına çaldıran çocuk varya
O benim işte , o benim abi
Sahi, bir annem olmalıydı değil mi?
Ben dudaklarımda sokakları besteliyorum oysa
Sahi abi, tadı nasıldı anne sütünün?
Anneler nasıl okşar çocuklarını
Anne kokusu nasıldır kimbilir?
Ana ha?
Bir anne çizebilirmisin benim için
Karanlığın kar soğuğu parmak uçlarına bir anne
Unutulmuş çocukların ürkek avuçlarına bir anne
Ve yanına beni eklermisin abi?
Tıpkı sulu boya resimlerdeki gibi
Sımsıcak…
Sahi abi, senin gözlerini kesmiyor değil mi
Bir köprünün soğuk gergin ve karanlık bedeni …
Sahi sen hiç seyrettin mi ay dedeyi bir köprünün altından?
Üşüdün mü abi kayan bir yıldıza bakarken?
Abi sen, abi sen? boşver…
Gel boyat istersen ayakkabılarını
Ben, aha şu ayakkabıların bağcıklarından asılıyorum yaşama
Gel boyat ayakkabılarını
Boyat da resmi çıksın
Dostun, düşmanın tüm kaldırımlara
Sayfa no yok
Cilt no yok
Hane no yok
Yokların varlığında tam göbek bağından yakalandın mı hiç yalnızlığa?
Bir de bir de babam olmalıydı değil mi?
Baba?
Beni dövecek bir babam bile yok biliyor musun?
Nasırlı ellerinde şefkat arayacağım bir insan
Kim bilir bayramlarda neler alır babalar çocuklarına
Unutmuşum !
Bayramlarınızda vardı sizin öyle değil mi
Arifeleriniz…
Bayramlarda temize çekilen dostluklar vardı sonra
Oysa ben kırık dökük ıslıklar ısmarlıyorum
Güneşe ve mehtaba…
Yankısız, bestelenmemiş ve bestelenmeyecek
Serseri ıslıklar…
Bir babam olsaydı belki yeterdi
Çocuk olurdum eskisi gibi
Şımarırdım öylesine
Boşver abi, kimin neyine bayram
Kimin neyine hediye, baba kimin neyine abi
Sahi senin düşlerin vardır
Söylesene, göremediğin rüyanın düşünü kurarmısın
Ahmet, bir düş görmüş geçenlerde
Köprü altında tanıştık
Yorgun ve geç gelen bir gecede
Utanırken anlattı, anlatırken utandı
Bir ip bağlamış gökkuşağına
'Bak ana diyormuş uçurtmamı gördün mü?
Ya uçurtmamın gölgesinde bilye oynayan çocukları? Ahmetin düşü işte…
Bana düşlerini kiralar mısın abi
Bedava boyarım ayakkabılarını
Bana düşlerini, düşlerini abi
Boşver…Boşver
Bak iyi parlayacak bu ayakkabılar
En parlak ayakkabılarınla yürüyeceksin yaşama
Sen düşünme, sokaklar düşünsün beni
Gazete manşetleri, 3. sayfa haberleri düşünsün
İsimsiz bir damla gözyaşı düşünsün
Sen beni düşünme, düşünme be abi
Nasıl olsa ben olmayan ayakkabılarımın sıcaklığıyla basıyorum tüm kaldırımlara…
Olmasa da anne babası da sokakların
Sokak çocuğuyum işte
Ben sokak çocuğuyum
Kazanılmadan kaybedilmiş bir geleceğin herhangi bir yerinde
Ben sokak çocuğuyum abi
Hani şu uçurtması gökyüzünde asılı kalan
Bilyelerini rüyalarında unutan
Oyuncaklarını masal kahramanlarına çaldıran çocuk var ya
İşte o benim
O benim abi
O benim abi….”
 
 Sahi bilyelerimiz  hiç görmediğimiz rüyalarda mı kaldı  İlhan?
 
Toplam blog
: 171
: 2319
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

Düşünen, üreten, kendine, insana, çağına sorumlu, tavırlı, taraflı , çağdaş ve yüzü aydınlığa dön..