Kaliteli et yiyecekmişiz

Öyle diyor et üreticileri yönetim kurulu başkanı. %10 ile %20 oranında az bir miktar zam yapmak zorundaymışlar et ve ürünlerine. Sadece bizler kaliteli et yiyelim diyeymiş. Yoksa durup dururken neden zam yapsınlar ki…

 

Ben kaliteli et yiyebilmek için emekli bir memur olarak maaşıma kaliteli bir zam yapılmasını isterim Gerçi az bir miktar yılbaşında zam yaptılar “yetmez ama evet” bile diyemedim. Enflasyon farkı 1,25 Türk lirası ve 10,35 Türk lirası da rutin zam. 3 aydır düşünüyorum bu zammı nasıl kullanayım diye meğer kaliteli et yemek için yapılan bir miktar az maaş zammıymış?

 

Hani tavuk eti kırmızı et karıştırılıp sucuk, salam sosis yapılmayacakmış diye biliyorduk. O da yanlışmış. Kırmızı ete beyaz et karıştırılmayacakmış ama beyaz ete kırmızı et karıştırılabilecekmiş. Bu cümleyi pek anlayamadım, olsun her şeyi de anlamam gerekmiyor zaten. Bizi yönetenler her şeyi biliyor. Em sonra kararlar bir akil adamlar komisyonu onlar bizim namımıza anlar ve sorunları çözerler. O da olmazsa ulemaya danışılır. Şimdi yine aklım karıştı önce ulemaya mı sorulacak akil adamlar komisyonu mu kurulacak? Ben bunu en iyisi mi Kılıçdaroğlu’na sorayım o daha iyisini bilir. Ne de olsa akil adamlar önerisi onun.

 

Kişi aşı yıllık 12 kilogram et tüketiyormuşuz. Amerika’da 60 AB ülkelerinde 30 kilogrammış. Şimdi merak ediyorum et yiyemeyenler de dahil mi bu istatistiğe diye Şimdi bir kez daha Venezuela’nın efsane lideri Chavez önünde şapka çıkarıyorum. “Et yemiyorum tüm halkım et yiyinceye kadar” demişti. Bizim yöneticilerimiz de markete gidip demeç veriyorlar: “Et fiyatları çok pahalı, onun için evime et alamıyorum.”  Nasıl Chavez’e hayranlık duymam? Işıklar içinde yatsın.

 

Selimiye Camii çevresindeki asırlık ağaçlar vali beyin emri ile kesilmiş. Gerekçesi neymiş: “Cami çevresine asırlık ağaçlar dikilmezmiş. Bu ağaçlar yol kenarlarına ormanlara falan dikilirmiş. Onun için söktürmüş.” Özrü kabahatinden büyük.

Ve sonunda Bahçeli’nin görevi belli oldu. Öcalan’ın paltosunu vestiyere asacakmış.

Kastamonu batıda olan bir ilimiz. Hem de Karadeniz’e kıyısı var Ankara’ya 2 saat İstanbul’a 6 saat. Kurtuluş savaşının ise önemli merkezlerinden birisi. Merkeze bağlı köylerine bile yol yok. İnsanlar hastalarını da ölülerini de tabutla taşıyorlar. 20.03.2013 tarihli Milliyet Gazetesinin haberine göre: “Öte yandan köylüler, köylerinde hasta, doğum veya düğün gibi törenlerde yol çilesi çektiklerini bildirdi. Cenazenin olduğu esnada köyde uzun zaman yatağında hasta yatan 75 yaşındaki Murat Salcıoğlu’na ise yine köylüler yardım etti. Murat Salcıoğlu, köylerinde yol olmadığı için aile yakınları ve köylülerin yardımıyla hastaneye götürülmek üzere evde bir battaniyeye sarılarak cenazenin taşındığı tabuta kondu. Tabutla birlikte omuzlara alınan Murat Salcıoğlu, araçların gelebildiği yere kadar omuzlarda taşınarak hastaneye ulaştırılmak istendi. Omuzlarda taşınan Murat Salcıoğlu, acılar içinde kıvranırken ‘Ölmeden tabuta koydular beni’ diye isyan etti.”

 

Artık sözün özüne geldik ve söyleyecek hiçbir lafım yok 10 yıldır bizleri zevk ve safa içinde yaşatıp büyütenlere…