- Kategori
- Ekonomi - Finans
Kalitenin sınırı yoksa fiyatın da sınırı olmaz
Benim adım kalite, senin ekonomik durumuna bakmam, alamıyorsan/yapamıyorsan devletine söyle; daha aşağı olamam. İnsanlar tutturmuşlar “biz bunu bu fiyata alırız/yaparız.” Sana göre bir dünya var zaten, ne güzel işte, tam cebine göre; üç kuruş beş kuruş, çöplük üretim. Gücün yetmiyorsa, paran yoksa git devletinin kapılarında ağla, kaliteyi zorlama!
Kaliteyi ucuza satmak salaklık, böyle bir şey olamaz, bunun bir maliyeti var ve kar sadece kaliteden elde edilir. ”Taşıdım, yoruldum, sürüm, ihtiyaç…” Nedir ya bunlar! Ben sadece kalite sahibine kazancını helal ederim; yoruldunsa bırak tarlaya kendim giderim! Bana kalite yeter! Hamal bal taşımaz!
İyi olsun ucuz olsun yok böyle bir dünya… Sizin sorununuz kaliteyle değil, daha çok kazanın. Ha diyorsan ki sahtekârlık var o ayrı. Değilse atlas libası bez fiyatına veremem!
Bu konuda iki temel sorun var: Biri; “insanlar alamıyor”, diğeri; “kalite gerçek değil” Çözüm: İnsanlar kaliteyi satın almak için daha fazla kazanacaklar ve devlet sahtekârların yakasına yapışacak! Yoksa ucuz olsun diye bir şey yok, kalite ucuz olamaz; adam dünya para/emek harcamış bedava mı versin!
Kaliteye göre, çok beğenirsem gerektiğinde servet öderim; “pahalı-ucuz” kelimeleri yanlış; doğrusu, doğru fiyat değil. Ucuz nedir, pahalı nedir? Her malın bir değeri vardır; pahalıya satıyorsa da sahtekârlık, ucuza satıyorsa da.
İnsanlarımız bu konuda bilinçsiz, bilenler de uyanık. Ha “bütçeme göre pahalı”…Böyle bir şey var elbette…