Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '10

 
Kategori
Eğitim
 

Kanayan yara; eğitim

Bu hafta okullarda son sınavların yapıldığı hafta , yani biz öğrenciler için kabus haftası denebilir. Son sınavları kazasız belasız atlatıp SBS sınavına kafamız rahat girebilmek için hepimiz sıkı bir çalışma kampına girdik . Bende evde ağabeyimle birlikte sınavlara hazırlanmaktayım. Akşam babam ağabeyime ve bana ders çalışırken yardımcı olmaya kalktı ve en sonunda isyan ederek kitabı elinden attı bu kitaplardan eğitim verilerek sizleri bu derslerden hangi zihniyet sorumlu tutuyor anlamadım, bu kitaplar bomboş dedi. Şaşırmıştık çünkü babam gidip eski bir sandığı balkonda buldu ve içinde kendi öğrencilik zamanının kitapları olduğunu söyleyerek açtı ve içindeki kitapları alıp evin içine yığdı.

Gerçekten ağabeyim de ben de çok şaşırmıştık 1975 ile 1985 arasında basılmış okul kitapları vardı. Babam kitaplarını atmamış saklamıştı. Ağabeyimin fizik kitabında yarım çözülmüş örneklerle anlaşılmayacak şekilde anlatılan konular babamın eski kitaplarında o kadar detaylı ve anlaşılabilecek şekilde örnek çözümlerle anlatılmıştı ki çalışan bir öğrencinin bu konuları anlamaması imkansızdı. Kitaplarda konular tam detayları ile rahat anlaşılabilecek bir teknikle anlatılıyordu. Benim en çok dikkatimi çeken ise o zamanlar liselerde kompozisyon dersi olarak ders olması oldu. Yani yazmayı ve okuduğunu anlayabilmeyi ders olarak öğrencilere veriyorlarmış o zaman. Babama niye böyleydi diye sorunca babam gayet basit bir cevap verdi kızım okuduğunu anlayamadıktan sonra okumanın ne anlamı olabilir ki yada düşündüklerini anlatıp yazamadıktan sonra düşünmenin anlamı nedir. İşte bu yüzden bizim zamanımızın en önemli derslerinden biridir kompozisyon dersi, diyerek güldü ve vah sizlere vahhh dedi.

Abim ; baba öğrencilere araştırma yeteneği sağlamak için bu şekilde düzenleme yapıldı deyince babam kahkahayı patlattı oğlum temel verilir ondan sonra bu temele bina yapılması istenir sizde temel yok ki, bırakın bina yapmayı bu kitaplarla siz gece kondu bile yapamazsınız. Önce sen temeli sunacaksın eline kaynağını vereceksin yolu açacaksın ve üzerine hadi bakalım şimdi sen bunu geliştir diyeceksin. Boşuna çocukların notları yerlerde sürünmüyor.

O zaman okullar niye var, öğretmenler niye var onları da kaldırsınlar. Ders listelerini milli eğitim açıklasın çocuklar bunları araştırın öğrenin ben size bir sınav yapacağım geçen bir üst sınıfa geçecek desin. Hem milli eğitime harcanan para da ceplerine kalır.

Şayet bizim öğrencilik yıllarımızda bu kitaplar verilip sınav yapılsa idi bizim öğretmenlerimiz bu kitaplardan bizlere ancak adımızı soyadımızı ve kitaptaki konu başlıklarını sorarlardı. İlk önce de böyle bir kitaba eğitimci olarak öğretmenlerimiz itiraz ederdi.

Madem araştırmaya teşvik olsun diyorlar bu kitapları yazanlar ve ders kitabı olarak onaylayanların eğitimle ne kadar bağlantısı var bunu bir araştırsınlar diyerek tepki gösterdi.

Ağabeyim de ben de şaşırmıştık babamın kitapları gerçekten konuları çok anlaşılır bir biçimde ele alıyordu. Bizler için bayağı güzel bir kaynak olacaklardır. Biz ailemizin yardım ve desteklerinle eğitim konusunda eksiklerimizi bir şekilde tamamlayabiliyorduk, peki ya ailesinden destek göremeyenler ailesinin bilgisi ve eğitimi yetersiz olanlar ne yapacaktı.

Hani diyoruz ya eğitim alma hakkı… Nerede bu hak…

Saygılarımla.

Burçak YAZICI

 
Toplam blog
: 168
: 1098
Kayıt tarihi
: 02.07.10
 
 

4 kasım 1996 yılında İstanbul'da dünyaya geldim. Bu sene ilköğretimden mezun oldum. Okul hayatımd..