Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '13

 
Kategori
Deneme
 

Kandilleri Anlayabilmek

Kandilleri Anlayabilmek
 

alıntı


Zaman bir dağın eteğindeki kaynağından zemberek gibi boşanan bir nehir gibi gürül gürül ve hızla akıp gidiyorken bir anlık tefekküre fırsat bulup düşünebilen insanlar için çok şeyler anlatıyor. Anlattığını anlamak ve idrak edebilmek için düşünen beyinler gerekiyor. Düşünen ve düşünen…
 
Yüzyıllar boyunca din ekseriyetle yüzeysel olarak anlaşılmış, şekilden ve hareketten ibaretmiş gibi düşünülmüş ve derinlere nüfuz etmek ve sırlara vakıf olmak akıllardan geçirilmemiş. Çok basit ve düz mantıkla bile bakıldığında ilk emri “OKU” olan bir dinin neler istediği kolaylıkla anlaşılabilecekken ne yazık ki karmaşık ritüeller ve şekiller içinde boğulup gitmiş.
 
Yine yüzyıllar boyunca halk tabakası yüzeysel anlamın derinlerinde yatan mânâdan uzak tutulmuş. Zaten okuma yazma problemi ve günlük koşuşturmaları olan vatandaşlar da birkaç hocanın, âlimin peşine takılıp gitmiş. Gitmiş gitmesine de ne akmış, ne kokmuş.. 
 
Çevremize bir baktığımızda iki sure ezberleyene hoca, iki rekat namaz kıldırana imam, üç-beş kitap çıkarana âlim deyiveriyoruz. Hal böyle olunca işin doğrusunu öğrenmek, anlamak, idrak etmek ve hayata uygulamak haliyle hayal olmuş. Zira hazır ve ezber bilgi hepimize kolay gelmiş. 
 
“Oku” emrini de basitçe kitap okumak olarak anlamayın lütfen. Azıcık düşünenler buradaki okumaktan Kur’an okumayı anlıyorlar. İlkine göre biraz daha anlamlı ama çok eksik.. Kur’an ilk inmeye başladığında okuyacak Kur’an mı vardı? O zaman bu ayetten başlayarak Kur’an’ı çok düşünmemiz gerekiyor. Nitekim Nisa suresi 82.ayetinde bu mânâda bir tefekkür emrediliyor. Ayrıca Yunus suresi 100.ayette de “Akıllarını güzelce kullanmayanları Allah pislik içinde bırakır!” buyurulmuş.
 
Kandil münasebetiyle ele alınan bu yazının amacı elbette kimseyi herhangi bir şekilde tezyif ve tahkir etmek değildir. Ancak bazı gerçeklerin dile getirilmesi de gerekiyor. Hakikatler dile gelirken kimi gönüllere acı düşebilir, kimi akıllara ziyan gelebilir. Bu her zaman böyle olmuştur. Kur’an inerken de çok acılar çekildi..
 
Miraç Kur’an’da çeşitli mecazlarla anlatılan, Hz.Muhammed’in  “insan-ı kâmil” olmasını sağlayan bir sürecin özetidir. Yükselmektir.. Bu yükselme yedi kat yüksekteki bir Tanrının huzuruna yükseliş değildir. Zaten O’da bir postacı değildir. Bu olayın anlatılması bizim de ders almamız içindir. Leyleğin lakırdısı gibi miraç şöyle güzelmiş, miraç böyle mübarekmiş diye anlatalım diye değil..
 
Yani diyor ki Kur’an.. Ey insan! Rasulallah “insan-ı kâmil” olma yolunda şu şu aşamalardan geçmiştir. Eğer merak edersen, tefekkür edersen, tezekkür edersen sen de bu yoldan gidebilirsin. O’na verilmiş nimetlerden sen de istifade edebilirsin. Bunun için O’nun gibi olmalısın evvela.. O’na benzemelisin..
 
O’na benzemek sarıkla, cüppeyle, sakalla, misvakla, sürmeyle, entariyle olmaz! 
O’nun ahlakıyla ahlaklanırsan, O’nun ilmiyle mücehhez olursan, O’nun gibi düşünürsen, O’nun gibi zikredersen, O’nun gibi şükredersen, O’nun gibi sabredersen, O’nu O’nun gibi seversen sen de bu yola girebilirsin.
 
Kur’an insana insanlığını anlatmak için geldi. İnsanın nasıl insan olacağının yolunu göstermek için indirildi. İnsanın “insan-ı kâmil” olması gerektiğini idrak ettirebilmek ve onu bu yola sevk edebilmek için gönderildi, ölüye okumak, hatmedip sevabını falana filana armağan etmek için, muska yazmak için değil..
 
Kur’an öylesine ezberlemek için değil anlaşılsın, idrak edilsin, tatbik edilsin diye indirildi. 
Kuru kandil mesajlarını boşverin şimdi.. Anlayıp, idrak edebilen ve tatbik edebilenin kandili de mübarek olmuştur zaten.. 

Murat HACIOĞLU

05.06.2013, Denizli

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..