Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Nisan '12

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Kanserde doğru bilinen yanlış anlaşılmalar

Kanserde doğru bilinen yanlış anlaşılmalar
 

Kanserde Yanlış Bilinenler,

Her gün haberlerde yeni bir kanser türü ya da kansere neden olan besinler, zararlı maddeler olarak değişik şekillerde bilgiler ediniyoruz. Kanserle ilgili genel kanı ve istatistikler gösteriyor ki kanser vakaları hızla ülkemizde artıyor. Yediğimiz ekmekten tutun da içtiğimiz suya soluduğumuz havaya kadar pek çok durumda kanser karşımıza çıkıyor. Beslenme alışkanlıkları ve yaşadığımız stres de buna eklenince ortaya sayısı hızla artan kanser vakaları ortay çıkıyor. Fakat kanserle ilgili ya da çevremizde kanserli insanlarla birlikte yaşayan insanların yanlış bildiği ya da bizim yanlış bildiklerimiz haber de yer alıyor.

Kanserle ilgili doğru bilinen 10 yanlış

Vücudumuzdaki hücreler, her gün bir takım dış etmenlere maruz kalmaktadır. Bu dış etmenler, hücrelerin DNA yapıları üzerinde de olumsuz etkiler oluşturabiliyor. Bedenimizin doğasında hatalı hücre davranışlarını onarabilme yeteneği olmakla birlikte, onarım mekanizmaları bozulduğunda “kanser” ortaya çıkabilmektedir.

Kanser bulaşıcıdır

Kanser hastalığı bulaşıcı değildir. Bu nedenle, kanserli hasta ile iletişime geçmek, yakınında bulunmak, elini sıkmak diğer insanları kansere yakalanma açısından riske atmaz. Bununla birlikte, seyrek de olsa, virüslerin neden olduğu bazı kanser türleri bulunuyor. Belli durumlarda bu virüsler bulaşabilir ve o zaman kanser olma riski artabilir. Bunların başında gelen HPV virüsüyle gelişen rahim ağzı kanseri riski ise son yıllarda kullanılan aşı ile artık azalıyor.

Kanser hastası olan ebeveynin çocuğunda da kanser gelişir

Bu bilgi de genel anlamda doğru değildir. Bazı kanser türlerine kalıtsal yatkınlık ve genetik geçiş bilinmektedir. Bazı kalın barsak kanserleri gibi. Ama bu genellenemez. Bazen de ailesel yatkınlıklar sözkonusu. Örneğin, meme kanserlerinin yüzde 5-8’inin kalıtsal olduğu biliniyor. Yani, çok özel durumlar dışında, ebeveynin kanser olmasına bağlı olarak çocuklarında da kanser görüleceği yolunda bir kural bulunmuyor.

Saç boyası, parfümler gibi dış etkenler kanser yapar

Her türlü toksik maddenin vücudumuzdaki hücreler ve DNA’ları üzerinde etkisi vardır. Toksik maddelerden ne kadar uzak durursak o kadar sağlıklı yaşayabiliriz. Bununla birlikte, saç boyası ve deodorant gibi kozmetik maddelerin kanser gelişmesiyle ilişkisi kanıtlanmış değildir.

Pozitif düşünceyle kanseri yenmek mümkün

Kanser tedavisinde pozitif düşünce son derece önemli olsa da tek başına yeterli değildir. Önemli olan, hastaların hem fiziksel hem de ruhsal sağlıklarının tedavi süresince korunabilmesidir. Özellikle de cerrahi girişim, ilaç tedavisi ve radyoterapi sırasında hastanın psikolojik durumu korunup, pozitif düşünceye sahip olması sağlandığı zaman sonuçlar çok daha iyi oluyor.

Kanser olduğu hastaya söylenmemeli

Hasta yakınlarının, “morali bozulur, daha kötü olur” inancıyla hastadan tanıyı saklamaya çalışması yanlış bir düşüncedir. Akli yetileri yerinde olmak koşuluyla, hastaya tüm gerçek, kendisinin talep ettiği kadar ve doğru bir şekilde verilmeli, tedavi seçenekleri hasta ile paylaşılmalı ve yapılacaklar için rızası alınmalıdır.

Kanserde cerrahi işlemler hastalığın yayılımını artırır

Bu da son derece yersiz bir inanıştır. Birçok kanser türünde en etkin tedavi, cerrahi tedavidir. Hastalıklı organın ya da tümörün çıkarılması, hastanın çok daha uzun süre yaşamasını ve hastalığın geri gelme riskinin anlamlı olarak azalmasını sağlıyor.

Biyopsi yapmak kanserin yayılımını hızlandırır

Biyopsiler, hastalığın tanısını koymak ve tedavisini planlamak için olmazsa olmaz girişimlerdir. Hastalarda zaman zaman biyopsi yapıldığında hastalığın sıçradığı, kötüleştiği ya da dağıldığına ilişkin korkular ortaya çıksa da bu korkuları destekleyen bilimsel çalışmalar bulunmuyor.

Bir kere kanser olduktan sonra işe dönmek oldukça zordur

Yanlış bir inanıştır. Artık birçok kanser hastası, tedavi tamamlandıktan sonra yaşıtları kadar yaşam şansına sahip oluyor. Örneğin meme kanserinde, özellikle erken evrede yakalanan hastalarda tedavi tamamlandıktan sonra hastalığın yeniden ortaya çıkma olasılığı son derece düşüktür. Tiroid kanseri, deri kanseri kanserlerde tam şifa sunmak mümkündür. Hedef, hastaların tedavi sonrası normal yaşamına dönmeleridir.

Erkekler meme kanseri olmaz

Bu da yanlış bir inanıştır. Her 100 meme kanseri hastasından birisi erkektir. Özellikle ailelerinde kalıtsal meme kanseri olan erkeklerde meme kanseri daha sık görülür. Bu nedenle erkekler de memelerinde bir kitle fark ederlerse zaman kaybetmeden bir hekime müracaat etmeliler.

Kronik kabızlık çekenler kolon kanseri olur

Bu da yalnızca bir söylentidir. Kabızlık ile kolon kanseri veya rektum kanseri arasında herhangi bir neden-sonuç ilişkisi olduğunu gösteren bilimsel bir çalışma bulunmuyor. Bununla birlikte, barsak alışkanlıklarının, kişisel düzenin nedensiz bir şekilde değişmesi bir kalın barsak belirtisi olabilir ve buna dikkat edilmelidir.

http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/galeridetay.aspx?cid=55159&rid=4369&p=1

 
Toplam blog
: 537
: 1884
Kayıt tarihi
: 10.06.10
 
 

Gündemi ve olayları yakından takip etmeye çalışıyorum. Sinema, kitaplar, spor, doğa, siyaset, miz..