Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '12

 
Kategori
Deneme
 

Kar yağdı böyle oldu. Muzaffer Cellek'in yazısını yorumluyorum ...

Kar yağdı böyle oldu. Muzaffer Cellek'in yazısını yorumluyorum ...
 

Damla, YERKESİK (Hüseyin Koçal'ın çekimi)


Merhaba sevgili üstadım. Şu an gece saat 23.57. Dışarıda hafif bir yağmur çiliyor(yöresel ağız). TRT 3 radyom internet üzerinden yayın yapıyor. Bu gece öyle keyifli caz müziği sunuyor ki.

Buradaki müzik keyfi müzisyenler başka, caz ise daha dolgun.

Cazcılar Muğla’ya gelse üstadım; Hiç doymadan dinler, yaşarım. Yaşamın kıyısında müthiş bir müzik keyfi  veriyor.

Tabii ki, şu an size gecenin içinden geçen, duygularımı yazıyorum. Bir yanda yazınız kar keyfi. Buralara kar yağmadı, ancak şu bizim karşımızdaki tepelere çoktan, kar örtülerini yığdı. Yerkesik’ten hemen karşıya bakıldığında Muğla Göktepe’nin üstleri. Kar dondu.

Bir de sizin de bildiğiniz Sandras Köyceğiz tepeleri.

Sandras’ın soğuk ayazları yağar Yerkesik’e, evime. Şu an hemen penceremden baksam, yine görürüm. Her ne kadar gece karanlıkları ile gölgelese de  şu güzelim tepeleri,  yine ışıltılarla düşlerim güneşi, güneşin aydınlığını.

Geceleri ben küçükken sokak lambaları yanardı. O lambayı yakarlarken sokağa koşardım. Bir de çocukluğumda bizim evler, eski evlerdi. Bahçesinde damlar da vardı. Şu kiremitlerin çatılarından uçlarından buz  sarkar, işte onlarla oynardım, buzları kırmazdım.

Ne soğuklar, ne ayazlar, ne rüzgarlar vurur, benim şu yöreme, yaşadığım topraklara  karlar düşer. Görmüyorum bu sene kar. Kar yağınca pekmezle karılır(yöresel ağız), buralarda. Tadı bir güzel olur. Yöreme gönülle bağlanmışım. Dinlesenize bir ;  Yerkesik burası. Tepelere kadar uzanmış. Uzatmış elini Sandras’ın doruklarına. Tutacak kadar asil, ferah duruyor. Bakir kalacak sevdasına, tertemiz havasına. Solunacak bir nefes olmuş Yerkesik. Çok güzel  bu memleket… Bu Yerkesik…

Bağrıma basmışım dağlarını, bağlarını, insanlarını, çocuklarını, havasını solumuşum. Bu sevgi uzaklardan çağırıyordu beni.

Damla diye bir doğa harikası yer var Yerkesik’te. Bitkilerin ince yapraklarına damlıyor sular.  Güzelliği bu. İşte bu soğuk havalarda Damla’da sarkıyor buzlar. Fotoğrafta göreceksiniz.

Karın izleri kaydırmış,  sizi. Bizim mahallenin çocukları şu yol biraz yokuş aşağıdır.  Buzlayınca kayar giderler,  yokuş aşağı çocuklar.(yöresel ağız) Görmüyorum son yıllarda böyle keyifli çocukları.

Çocukları internet mi tutsak etti ne? Nereye gitti duyguları, kavgaları?

Size Yerkesik’ten bir mektup yazmak istedim bu akşam. Daha okuyacağım yazılar var. Blog yazarları bakalım neler yazmışlar.

Şu bizim Milliyet Blog, üstadım. Çok güzel , özenli sayfalar var. Şiirler, fotoğraflar, yazılar tüm duygular renkli boncuk taneleri gibi harmanlanmış.

Seviyorum bu sayfaları…

Ve yazılar bitince üstadım, Ayşe Kulin’in “Hayat” kitabının sayfalarında dolanacağım. “ Hayat”  ve “Hüzün”  “Veda”  ve “Umut’tan sonra…

Hüzün Hayat’tan sonra okunacak. Şu okuma sevdası başka şey,  üstadım. Yeni bilgilerle besleniyorsunuz.

Gazeteleri aldığımı söylemiş miydim face sayfanızda? Böylece İzmir’in seçkin gazetesi Ege Telgrafı incelemiş oldum.

Yazmaktan söz edince telefon konuşmamızda yazar- okur olmanın önemini konuştuk, altını çizdik. Yeri gelmişken değinmek gerek.

Bazı blog yazarları yazılarını yerleştirip, günlerce açmıyorlar. Bir yorum, bir mesaj  geldi mi bakmıyorlar. İrdelemeliydik  bunları. Bak ne güzel oldu. Neden?

Belki de en çok ben dolaşıyorum sayfalar arasında.

Siz de görüyorsunuz ki;  Face sayfama alıyorum. O sayfalardaki dostlarım okusunlar, güzellikleri tatsınlar diye. Ne çok çabam var.

Nerede kalmıştık? Yorumlar yazıyorum. Gece oturuyorum, okuyorum. Notlarımı alıyorum. Düşüncelerimi yazıyorum. Ertesi gün kayda alacağım. Öyle ya üstadım epey emek var,  bu işte. Üstelik yazıları yazıcımdan çıkartıyorum. Yazıcım renkli,  siyah beyaz nasıl çevrilir, henüz bilmiyorum. Öyle de renkler çabuk gidiyor ki,  dört renk 1.000 liranın üstünde.

Nerede kalmıştık?

O nedenle;  Emekle okunuyor dostların yazıları demiştim ya, sayfalar açılmıyor, bazen.

Bazen de yorumlar günlerce çıkmıyor. Veya yorumlar yayımlanıyor sadece, cevap bile verilmiyor.

Bunlar  hep gözlemlediğim şeyler blog sayfalarında. Hala sadece yazıyorlar, bir tek kendi yazılarıyla ilgileniyorlar. Okumadan yazılır mı üstadım? Okumayan insan üretir mi? Üretken toplum olmaktan bir hayli oldu, uzaklaştık.

Kültürel, sosyal, siyasal, tarımsal, ekonomik, sanatsal  içerikli yazılar.

 Gerçekler ne zaman yazılırsa ülkenin güzel  değişimleri o gün yaşanmaya başlanacaktır. Gözle gören elle , yürekle yazan dostlar.

Mektubum üstadım ne kadar uzasa da,  müzik beni yaşamın kıyısından çıkartıp,  evrenine aldı.

Arı  mı Karınca mı başlıklı Vedat Turan’ın bir yazısını izin verirse blog sayfamda yayımlayacağım.

O yazıyı blog sayfamda verince okursunuz herhalde,  üstadım.

Bu gece müziğin evrensel sonsuzluğunda ne yazım biter, ne düşüncelerim. Yığınla belgelerim duygu ötesi dünyam. Ve, kitaplarım.

Nice beyaz günlere yıllara, üstadım ve  güzel dostlarım…

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..