Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '16

 
Kategori
Öykü
 

Karaçam

Karaçam
 

On beş yıl görev yaptığım Trabzon Lisesi ünlü manolya ağacıyla


Karaçamlar Karadeniz’in hırçınlığıyla tanışıklıydı. Yaşlı gövdelerine inat dökmeyen iğne yapraklı dalları yine yeşildi. Hiçbir mevsim onları solduramıyordu. Dal uçlarında üzüm salkımı gibi Karadeniz’in kıyıyı döven dalgalarına aldırmadan direniyorlardı; ardı sıra acımasız rüzgar dal uçlarında ulaşıyordu onlara.

Ellerini dokundurup durdu bir süre. Karaçamları yıllar önce avuçları arasında, “ Dikme, bunlar burada tutmaz! “ diyenlere inat,toprağı derin kazarak dikmişti.

Karadeniz yine öyle acımasızdı. Kıyıları döven dalgalar günün coşkusunu yenemedi. Durmadan, dinlenmeden suladığı fideler boy atmıştı. Usundan hızla yılları geçirdi. Bir delikanlılık yaşı kadar uzaktaydı o günler. Çocukların kırmaması için bağırmaları, sürtünen hayvanları koşup kovalamaları dün gibi yakındı yüreğine.

Karaçamlara dokununca yıllar öncesine uzanmıştı. Bu eller yıllar önce onlara can veren ellerdi. Geleceğe bıraktığı her şey unutulmuştu, ama bunlar işte geçmişi ona bir kez daha yaşatıyordu.

Dolanıp durdu karaçamların çevresinde. Karadeniz’in çoğalıp gelen dalgalarında o günlere yaslanıp kaldı öyle. Sığındığı tek katlı ev hâlâ yerindeydi. Köyün çamurlu yolları parke taşla döşenmişti. Eski okulun kuzeyinde yapılan üç katlı yeni okul Karadeniz’e daha yakındı. Kuzey duvarı esip gelen Karadeniz’in dalgalarına karşı dururken yeşile boyanmıştı. Duvarların içi yer yer kabarmış, boyları dökülmüştü.

Akşamın alacasında mersedesi karaçamların altına çekip indi. Birlikte geldiği arkadaşına: “ İşte yıllar önce, tutmaz diyenlere inat, çamlarım! “ derken bıyıklarının terlediği yıllara uzanmıştı. Yeni okulun merdivenlerini çıkarken kendiliğinden açılıp kapanan kapıya bakmadan edemedi. Bir süre baktı öyle. Hemen merdivenleri adımladı. Merdiven başında karşılayan, “ Hoş geldiniz. “ dedi . Bakışları kimsiniz, ne arıyorsunuz sorularının yanıtını bekliyordu. Beklenen soruları yanıtlamadan ona da karaçamları, yıllar öncesini anlattı.

Karşısında oturan bayan yöneticide karaçamları dikerken duyduğu özlemi gördü. Yeni okulu donatıp güzelleştirmek için didiniyordu. Elinde fırçasıyla seçtiği renkleri okul duvarlarında konuşturmuştu. Resim öğretmenliği ötesinde sanatçı kimliği duvarlarda iz bırakmıştı. Resimden anlayan her kişi sıradan bir öğretmen olmadığını anlayacaktı. Kendinden sonra gelen bu adımlar çoğalarak sevinçle hüznü buluşturdu yüreğinde. Bıraktığı boşluğun yetenekli bir öğretmence doldurulduğunu görmesi onu mutlu kılmıştı. Karaçamlarla diktiği aşk boy vermişti.

Okul yöneticisi Ayla övgü dolu sözler duyunca bir hoş oldu . Ne diyeceğini bilemedi. Namık otuz yıl önceki atılımı bir kez daha yineleyip durdu. Bu başarıların altında yatan sevgi yeni okulla büyümüştü.

 
Toplam blog
: 1064
: 732
Kayıt tarihi
: 24.03.12
 
 

Türkay KORKMAZ, umuda yolculuğu ertelemez. Mermeri delenin damlanın sürekliliği olduğunu bilir. Y..