Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '17

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Karadeniz zirvelerinde sisler içinde bir köy!..

Karadeniz Bölgesi'nin şirin ili Ordu'nun, baş döndürücü virajlı yollarını tırmanarak bulutlar içinde zirveyi aşıp vardığımız yer, Akkuş ilçesi Dağyolu Köyü. Adı gibi dağ yolu... Yolları çamurdan geçit vermeyen bir köy. İlçe merkezine 35, il merkezine uzaklığı 136 km.

Birleşik sınıflı toplam 32 öğrencisi olan, ilkokul eğitimi veren iki okullu köy. İlk başta köy yerinde iki okulun olması size lüks gelebilir. Ancak Karadeniz Bölgesi'nin sahip olduğu en tipik özelliklerinden biri olan dağınık yerleşik düzeni, bütün şiddetiyle bu köye de hakimdi. Okula gelmek için bir saat yol yürüyen minik bedenler için her iki okulun durumu da pek iç açıcı değildi. Öğrencilerin maddi durumlarının pek de iyi olmadığı, karda kışta kara lastikle de okula gelen öğrencilerin hallerinden belliydi... Beden eğitimi dersinde üzerlerine giyecek eşofmanlarının olmayışı yanında, spor ayakkabısı ile de henüz tanışmışa benzemiyorlardı...

Bizler, Akkuş Orman İşletme Müdürlüğü Salman Orman İşletme Şefliği ekibi olarak 2017 yılı 21 Mart Dünya Ormancılık Günü etkinliğini bu sefer, alışılmışın dışında yapma, bu minik yüreklerle birlikte kutlama kararı aldık. Bir günümüzü de onlara ayırmak istedik. 21 Mart sabahı hazırlıklarımızı yaptık, o gül yüzlü çocuklara hediyelerimizi aldık, öğrencilerle ormancıların buluşacağı heyecanlı bir gün için yola koyulduk Alışık olmamıza rağmen, o gün bitmek bilmiyordu bu köyün yolu... Ekip arkadaşlarımız birbirine sezdirmiyordu, fakat hepimizde bir heyecan vardı! Herkes birbirine saati soruyor, unuttuğumuz bir şey var mı, diye soru tekrarı yapıyorduk. Bir saati aşkın yolculuktan sonra Dağyolu Köyü İlkokulu’na nihayet vardık. Okul öğretmeni ve köy muhtarı oldukça nazik ve güler yüzle okulun kapısında karşıladılar bizleri. Sonra sınıfa geçtik hep birlikte. Sınıfa adım attığımızda; güler yüzlü bir öğrenci grubu ve sınıfın ortasında yanan sobadan daha fazla, yüzümüzü okşayan sıcaklıkla ve samimi bir ses dalgası, avazları çıktığı kadar hep bir ağızdan... HOOŞGELDİNİİİZ!.. diye, kendileri küçük fakat kocaman yürekli bu minik serçelerin çırptıkları kanat seslerindeki, ürpertı karışık sevgiyi yüreğimizde hissettik. Bu davranışlarıyla bizleri adeta büyülediler. Aman Allah’ım... bu nasıl bir coşku...

Yer buyurdular, geçtik oturduk. Önce tanışma faslı, ne de olsa zamanımız çoktu, bu günümüz de onlarındı. Tanıştık... Utangaçlıklığın verdiği tebessümlerinde saklı, kah parıltılı kah ürkek karaca gözleri ile umuda koşmak isteyen, duru ve sevgi dolu yürekleri her hallerinden yüzlerine yansıyordu. Bu arada misafirperverliklerine de diyecek yoktu. Sınıfın ortasında yanan sobada devamlı kaynayan çay da güzeldi, buram buram Karadeniz kokuyordu içerisi. Dışarıda ise bahara can atan, kıştan kalma alaca karlı bir gün vardı. Güzel sohbetler oldu...

İşletme şefimiz Hatice Sert -soyadının öyle olduğuna bakmayın- ormanların faydalarını, kuşları, böcekleri bir güzel anlattı onlara, anlayacakları dilden. Alışılmışın dışında neden ağaç kestiğimizden bahsetti. Öyle ya orman köyüydü burası ve devlet devamlı üretim yapıyordu... Belki bizleri de görmüşlerdi kesilen ağaçların başında ormancı olarak. Görmeyenler de elbet bir gün görecekti. Ve çoğu ikileme düşecekti, bize ağaç kesme diyenler, bugün burada ağaç kestiriyorlar diye. Belki de haklıydılar ama onlara anlatmalıydık hayatın gerçeğini, öyle de yaptı Şefimiz: Annelerinin neden mısır tarlasını seyrelttiğini, babalarının neden fındık bahçesinde sıklık kesimi yaptığını örneklerle anlattı, aynı zamanda ana şefkatıyla... Eee burası Karadeniz başka neden örnek verilir ki!.. Bir orman koruma ekibi idare amirinin de hanımefendi oluşu dikkatlerini çekmiş olmalı ki, biraz daha yakınlaşma ve anlatılanları can kulağıyla dinlemelerine vesile olduğu dikkatimizden kaçmadı.

Köyün elektrik telleri, bu seneki aşırı yağan kardan zarar görmüş, bu yüzden çoktandır elektrik yokmuş köyde. Yanımızda getirdiğimiz jeneratörle elektrik verdik okula. Sincap çocuk tiyatrosunu götürmek isterdik onlara, ama olmadı. Biz de bilge sincap dedenin anlatımıyla animasyonlar, çizgi filmleri izlettirdik projeksiyon makinasıyla.

Tabii her şeyi de biz yapmadık. Onların da bizlere sürprizleri vardı; şiirler, resimler hazırlamışlardı bizlere. Şiirlerini okudular resimlerini gösterdiler, üstelik hediye ettiler ve ormancılığın olmazsa olmazlarından; ‘Tohumlar fidana/ fidanlar ağaca/ ağaçlar ormana/ dönmeli yurdumda’ şarkısını söylediler hep bir ağızdan bizim için. Ve sonra orman yeminini ettik yine hep birlikte... Kollarını dirseklerine kadar sıvadılar okul bahçesine fidanlar diktik, yani genelde onlar dikti. Her grup kendi fidan diplerine elleri ile doldurdu topraklarını. İşaret koymayı da ihmal etmediler kendi fidanlarına. Öğle yemeğini birlikte yedik güle oynaya. Sonra, küçük bir seda bıraksın diye üzerlerinde kendi adlarına düzenlenmiş, küçük notlar yazılı hediye paketlerini takdim ettik hepsine. Teşekkürün haddi hesabı yoktu, çok mutlu olmuşlardı, tabii ki biz de... Ama akşam olmuş, artık ayrılık vakti gelmişti. Hepsinin yanaklarından alınan makaslarla tek tek veda ettik onlara.

Yetkililerimiz hep derdi; “ Devlet ormancılığından, millet ormancılığına geçtik,” diye... Doğrusu pek de anlayamazdık bu deyimi. Yoksa böyle bir şey mi acaba millet ormancılığı...Küçük bir katkımız olmuşsa, minik yürekleri kısa bi süreli de olsa mutlu etmiş, ormancılığı tanıtıp sevdirebilmişsek eğer, bunun bahtıyarlığını teşkilatımızın da yaşayacağından eminim. Çocuklarına güvenip ormancılığın geleceğini onlara emanet etmenin ne sakıncası olacaktı ki, yarardan başka... Orman gününü, birlikte kutlamaktan biz de çok mutlu olduk.

Bu şirin yavruların yüzlerinin gülümsemesinde emeği olan, başta Salman Orman İşletme Şefimiz Hatice Sert olmak üzere ilkokul öğretmeni Oktay Güç, köy muhtarı Nuri Şahin, Salman Toplu Koruma Ekibi orman muhafaza memuru mesai arkadaşlarım ve tüm öğrencilerimize teşekkür ediyor, Yurdumun ve Dünya çocuklarının yüzü hep gülsün diliyorum... İlhami Yaman/ AKKUŞ

Sayın Blog Milliyet Yetkililerimiz, Karadenizin bir köyünde, orman teşkilatı koruma ekibimizin, özel bir günde köy ilkokulunu ziyaret edip öğrencilerle bir günlerini paylaşarak, ormancılığn tanıtımına yönelik yaptıkları bu çalışmalarıyla; orman sevgisinin, gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde verilebilmesi, bireyin, sahip olduğuna inanmak istediği ortak kültürün içinde kendini bulması ve kabul görüldüğüne inanmasına katkı sunacak, naçizane editörlüğünü yaptığım bu yazının, bloğunuzda yayınlanmasından mutluluk duyacağız.

İnsan yaşamının hayati organı olan doğanın; canlı, yenilenebilir ve devamlılık gibi hayati fonksiyonlarını üstlenen ormanların; dünyadaki anlaşılır yeri ve önemi sayesinde uluslararası entegrasyonunu başarı ile sağlayan Ülkemiz Orman yönetiminin, en küçük birimlerinin dahi bu hizmetleri samimiyetle gerçekleştirme gayretlerine örnek bir çalışma olduğunu görüyorum. Saygılarımla...

                                                          Mustafa Dursun/ KOCAELİ

 

 
Toplam blog
: 16
: 498
Kayıt tarihi
: 19.04.17
 
 

AÖF Sosyal Bilimler Önlisans Mezunu, orman teşkilatından emekli memur, mesleki STK da görevli, ki..