Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '17

 
Kategori
Spor
 

Karakter Transferi

Ülkemizin dört güzide kulübü her yıl olduğu gibi bu yıl da göz boyama seferine çıkmış görünüyor. Avrupa’nın sıradan kulüpleri gelecek vadeden, hırslı ve hedefleri olan gençleri parlatıp satarak ayakta kalmaya çalışırken bizimkilerin seçtikleri Avrupa’nın seçkin liglerinde oynayan kariyerli ama fiziksel ve teknik yönden düşüşe geçmiş, kontrat yenilemek için riskli, otuz yaşın üstündeki bonservisi elinde futbolcular. Yani fiziksel dayanıklılık, hız ve teknik beceri yönünden performansı düşen yada mental problemleri yüzünden Avrupa futbol piyasasında yer bulamayan futbolcuların emeklilik öncesi son durağı Türkiye.  Otuzu geçkin futbolcuya Avrupalı kulüpler 2 milyon Euro’dan bir yıllık kontrat önerirken,  bizimkiler kemiksiz(vergisiz) üç milyon Euro, galibiyet primleri, ev, araba verip bir de 4 yıllık kontrat yapıyor. Sonra yine aynı senaryo, önce futbolcu sosyal medya hesabından kendini ihya eden kulübü ve Türkiye’yi metheden bir paylaşımda bulunuyor. Sonra havaalanında izdiham ve medya önünde imza şovları. Hadi imza şovlarını anlıyorum. Kulübüne bağlı saf taraftarların cebindeki parayı alabilmek için tasarlanmış bir pazarlama stratejisi. Ama havaalanı karşılamaları, onu hiç anlamıyorum. Adama değerinin üstünde para veriyorsun, futbol ömrünün ötesinde süreli kontratlar yapıyorsun o senin elini eteğini öpeceğine sen havaalanlarında karşılayıp omuzlarına alıyorsun. Artık şu gerçeği kabul etmek lazım. Avrupa futbol piyasasında kariyer yapmış futbolcu ülkemize geldiğinde mental yorgunluk ve konsantrasyon kaybı yaşıyor hatta pek çoğu daha ülkemize gelmek için bindiği uçakta emekli oluyor. Sonra da yüksek bedelli ve uzun süreli kontratlardan kurtulmak için anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geliyor. Ya adamlara oynamadığı yılların parasını verip gönderiyoruz ya da UEFA nezdinde açılan davalarda tazminat ödüyoruz.

Büyük takımlarımız genç oyuncu yetiştiremiyor, 5-10 yıl önce yaptığımız gibi yurt dışından kariyerinin başında genç oyuncu alacak paramız da yok. Ama tüm ligleri, gazeteleri, televizyon kanalları, yorumcuları ile milyar doların üzerinde cirosu olan devasa bir piyasa var ve bu piyasanın ayakta kalabilmesi için transfer yapılması gerekiyor. Bonservisi elinde 30’un üzerindeki futbolculardan başka seçeneğimiz yok dolayısıyla yapılanları anlıyorum ama bu yaklaşımla sadece günü kurtarmış oluyoruz ve önümüzdeki on yılı çöpe atıyoruz. Bu şartlar altında aklı başında hiç kimse önümüzdeki on yıl içinde uluslararası alanda kulüp ya da milli takım düzeyinde sportif bir başarı beklemez. Öyleyse  her yıl dört takımdan birinin şampiyon olduğu bir lig için bu kadar büyük paralara ne gerek var? Hiç dış transfer yapmazsak ya da transfer gelirlerinden vergi alsak ne olur?  Ne kaybederiz? Futbol piyasasında dışarıya sürekli kaynak aktaran net alıcı bir ülke durumundayız. Bu transferleri yaparak marka değerini artırma şansımız olmadığına göre son periyota girmiş futbolcuların pazarı durumunda olmak  ne kazandıracak?

Tüm bu olumsuzluklara rağmen bu sistemde de yapılabilecekler var. Örneğin transfer yaparken futbolcunun daha önce oynadığı takımlara ve sportif başarılarına bakmak yanında futbolcunun karakterine de bakmak gibi.  Ülkemize gelip başarılı olmuş yabancı futbolcuların hemen hemen tamamı, kaybetmeye tahammülü olmayan, hırslı azimli kişilikler. Fenerbahçe’nin de en büyük sıkıntısı bu. Her takımda kazanma hırsı ve motivasyonu olan ve maç içerisinde gösterdiği çaba ve mücadele ile tüm takımı ateşleyecek en az iki ya da üç oyuncu olmalı. Fenerbahçe, bu nitelikte olan Tuncay, Emre, Caner, Gökhan ve Kuyt gibi oyuncuları gönderdi. Geçen sezon Fenerbahçeli futbolcular mesailerini doldurmaya çalışan devlet memuru gibi ruhsuz ve motivasyonsuz oynadılar. Yine Galatasaray’ın ’sportif başarılarının altında Hagi ve Melo gibi oyuncuların kazanma hırsını tüm takıma geçirebilmiş olması yatmaktadır. Bundan sonra yağma yok.  Artık ben taraftar olarak formasını aldığım futbolcu hangi takımdan gelmiş, neleri kazanmış ona bakmayacağım formamı, sahada yarattığı sinerjiyi ve takıma katkısını gördükten sonra alacağım.   

 
Toplam blog
: 9
: 147
Kayıt tarihi
: 18.09.12
 
 

A.Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi 1986 yılı Maliye Bölümü Mezunu Kamu Çalışanı ..