Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Mart '11

 
Kategori
Yurtdışından Bildiriyorum
 

Kardan adam

Kardan adam
 

Kimi insanlar için kar ; kartopu oynamak, okulların tatil olması, tahta kızaklara oturup kendini yokuş aşağı bırakmak, uludağ'a gitmek, sucuk ekmekle şarap içmek olabilir ama ben her kar yağışında geçmişteki arkadaşlarım kardan adamları anımsarım... 

Yağmur yağarken göğe doğru bakıp ''rahmet yağıyor'' diyen, sokağa çıkan çocuğunu sarıp sarmalayıp ''aman ıslanıp da üşütüp hasta olma'' diye uğurlayan anne bilir ki akşama çocuğu eve yine çamurlara bulanmış, üstü başı batmış olarak gelecektir. Sokaklardaki toz toprakla harmanlanıp mahallenin yaramaz çocuklarının evlerine kısa süreli yolculuklar yapmak, yağmurun vazgeçemediği eğlencesidir. Nadiren yağan kar ise, içlerinde odun sobalarının üstünde kestane kızartılan evleri, uzaktan seyretmeyi sever. İçeri girip o evin sıcaklığını tadamaz, bunu yapmak için içi gitse de, eriyip bitse de yapamaz.

Yağmur yağdığı için annelerinin sokağa çıkmalarına izin vermediği çocuklar, 'arap kızı' olup camdan bakarlarken, yağmur altında koşup duran arkadaşlarının neşe içinde oynamalarını uzaktan üzülerek seyrederler. Onları yağmurda sokağa bırakmayan anneleri kar yağdığında ise nadiren yaşanan bu güzellikten çocuklarını mahrum etmemek için yün fanila, başlık, atkı ve eldivenlerini giydirip ''bak en fazla bir saat, terlersen de hemen eve geleceksin'' diye artık hasta olması kuvvetle muhtemel çocuklarına, ertesi gün ıhlamur kaynatıp fitille ateşini düşürmek olan kaderlerine razı, biraz gönülsüz de olsa mecburen izin verirler.

Kartopu, tepeden aşağıya doğru yuvarlanırken büyüdükçe büyür. Koca koca adamlar zirveden düşmekten, yuvarlanarak inmekten korkarlarken, çocuklar avuçiçi kadar kartopunu tepeden aşağı ittirip büyüttükçe büyütürler, mutluluk ve neşeyle, kardan arkadaşlar yaratırlar. Nasıl yaşanan güzel anlar, kendilerine zarar gelmemesine özen gösterilen anılar olarak beynimizin en güzel yerine konur ve her anımsayışta gözümüzün önüne gele gide gittikçe büyüyüp daha da tatlanırsa, kartopu da karın üstünde öne arkaya çeke ittire büyür. Başı ayrı gövdesi ayrı yerde yapılan kardan adam en yakın odunluktan getirilen iki parça kömürle 'kömür gözlü' olmuştur bile. Evleri ısıtan kömür parçacıkları şimdi kardan adamın insanın içine sıcaklık veren kömür karası gözleri olmuşlardır. Mutfaktan alınmış bir havuç ve üşümesin diye de eski bir kaşkol...

Çocukken yaptığım kardan adamların eridiğini hiç görmedim ben. Sanki gece yarısı ben uyurken onlar hep bir yerlere gidiyorlar, dönüşü olmayan yolculuklara çıkıyorlardı. Güneşli bir günün sabahında kardan adamın yerinde olmadığını görenler onun eridiğini sanabilirler. Erimiş olsa kömür gözlerinin, havuç burnunun, şapkasının kaşkolünün de orada olması gerektiğini akıllarına bile getirmiyorlardı. Sadece gelmekte olan günlerin onları yokedeceğini anlayıp, hayatlarını daha rahat sürdürebileceklerine inandıkları soğuk ülkelere doğru göçüyorlar ve giderlerken de bizleri her zaman anımsatacak şeyleri yanlarında götürüyorlardı. 

Kardan adamları beni bırakıp gitmelerine rağmen hep sevdim ve hala da sevmeye devam ediyorum tıpkı beni güzel ve uzun gecelerin sabahlarında terkedip giden sevgililerimi sevmeye devam ettiğim gibi. Çocukluktan delikanlılığa geçtiğim zamanlarda, aşkımı büyütüp kömür gözlerine gömdüğüm, üşümesinler diye sardıklarımı sabah yanımda bulamıyordum ama artık bu duygu bana hiç de yabancı değildi. Emek verip büyüttüğün sevgilerin bir anda ortadan kaybolmalarına alışıktım şimdi. Tepeden aşağı düşercesine yuvarlanıyordum ama biliyordum ki bu beni büyütecek, kardan adam belki de adam yapacaktı. Belki de o yüzden bu sefer sevdiklerini bırakıp soğuk ülkeye gelen kardan adam ben olmuştum. 

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..