Karısını dövene müdahale edenlerin başına gelenler...

Bildiğiniz gibi 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandumla, anayasamızın bazı maddeleri değiştirildi. Referanduma gidilirken, anayasa değişikliğini savunanların en büyük kozları neydi?

Şiddet gören kadınlara ve çocuklara yönelik getirilen ‘pozitif ayrımcılık!’

Referandumla kabul edilen anayasanın bazı maddelerinden hangisi uygulanmaya başladı dersiniz?

Sadece HSYK’nın (Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) yapısı ve Anayasa Mahkemesinin yeni üye saysısını gösteren maddeleri. HSYK için yeni üyeler sözde seçimle işbaşına geldiler ve sayıları kabardı. Anayasa Mahkemesi üyelerinin de sayısı arttı ve belli bir yıl Anayasa Mahkemesi üyeliği yaptıktan sonra ayrılma ile ilgili uyum yasaları çıkartıldı.

Ne kadınlarımıza ve çocuklarımıza pozitif ayrımcılık sağlayan uyum yasaları, nede diğer maddelerle ilgili uyum yasaları çıkartılmadı.

Anayasanın bazı maddeleri değiştikten sonra Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet eylemlerinde bir artma görüldüğü gerçek. O nedenle kimse yolda, belde eşini, kızını, yakını bir kadını, erkeği darp eden şahsı görürse sakın sesini çıkarmasın. Sonra çevresi kalabalıklaşır ve müdahale eden veya edenler bir güzel sopa yiyip, sonra da mahkemece cezalandırılırlar!

Sakın böyle bir olay olabilir mi demeyin. Aşağıdaki hikâye basında yer aldığı için yazmakta bir sakınca yok.

Gelin hikâyeyi birlikte okuyalım ve ne demek istediğimi daha iyi anlatalım.

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde asistan olan Cenk Yiğiter ile Hakan Mertcan geçen Şubat ayında gece dışarıda gezerken, bir erkeğin bir kadını sokak ortasında dövdüğünü ve arada kalan bir kız çocuğunun adamı engellemeye çalıştığını görür. İki asistan yolun karşısından “Ne oluyor?” diye seslenirler. Asistanların müdahalesini gören ve o sırada dayak yemekle meşgul olan Cennet Koç, kocası Sedat Koç ile aralarına giren asistanların kocasına bir şey yapacaklarını sanarak, telefonla eşinin amcasının oğlunu arayıp, “Burada olay çıktı, yetiş” der. Sedat Koç ile aynı adı taşıyan amcaoğlu iki asistanı feci şekilde döverler. Dayak sonucu asistanlardan Cenk Yiğiter’in burnunda 3 kırık oluşur ve 7 gün iş göremez raporu alır.

Tarafların birbirinden şikâyetçi olması üzerine savcılık, olaya karışan herkes hakkında dava açar. Dava geçtiğimiz günlerde Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi’nde sonuçlanır. Hâkim, kocasından dayak yiyen kadın Cennet Koç dâhil herkese cezalandırır.

Verilen cezalar ve nedenleri şöyle sıralanır:

— Sedat Koç’a karısını dövmek suçundan 5 ay hapis verilir. Koç’a asistanları darp etmek ve hakaret etmek suçlarından önce toplam 1.5 yıl hapis verilir, ancak bu suçu “tahrik” altında ve haksız bir eyleme karşı işlediği ve iyi halli olduğu gerekçesiyle cezası toplam 6 aya indirilir.

— Amcaoğlu Sedat Koç’a ise Cenk Yiğiter’in burnunu kırdığı için 1 yıl 2 ay hapis verilir. Ancak bu ceza da haksız tahrik altında işlediği ve iyi halli olduğu gerekçesiyle 5 ay 25 güne düşürülür.

— Asistanlar Cenk Yiğiter ve Hakan Mertcan’a karısını döven Sedat Koç’a yönelik “müessir fiil” suçundan 4 ay hapis cezası verilir. Sanıkların duruşmalardaki iyi hali nedeniyle ceza 3 ay 10 güne düşürülür. Mahkeme, iki asistanın “kendilerini korumak için” Sedat Koç’a vurmalarını “meşru müdafaa” saymaz.

— Mahkemenin ilginç bir kararı ise kocasından dayak yiyen Cennet Koç’a verilen ceza olur. Mahkeme, kocasının amcasının oğlunu arayarak “Burada olay çıktı yetiş” demesini “azmettirme” olarak değerlendirir ve Cennet Koç’u da 1 yıl hapse mahkûm eder. Tahrik ve iyi hal indirimi ile ceza 5 ay 25 güne düşürülür. Yani Cennet Koç da burun kıran kocasının amcaoğlunun aldığı ceza kadar ceza almış oldu.

— Mahkeme, sanıklara verilen cezaları hükmün açıklanmasının geri bırakılması (dolaylı af) kapsamına alır ve 5 yıl denetim altında tutulmalarına karar verir. Cezaların hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamına alınması nedeniyle ceza alan asistanlar da Yargıtay’a temyiz için gidemezler. 5 yıl içinde başka bir suçtan mahkûm oldukları takdirde bu olaydan aldıkları cezayı da yatacaklardır.

Netice itibarı ile karısını, kızını, kocasını, yakınını darp edenlere sakın yaklaşmayın. Yoksa yukarıdaki gibi bir yargılama sizin de başınıza gelebilir.

Eğer kazara böyle bir kavgaya karıştıysanız; Öncelikle karısını döven adama engel olduğunuz için ‘yaptığınız haksız tahrike’ girer. Sakın böylesi kavgalara karışmayın! Yok, bir defa karıştıysanız; paşa paşa sopanızı yersiniz! Kendinizi müdafaa etmeye çalışsanız da, maalesef eyleminiz ‘meşru müdafaa’ kapsamına girmez! Karşı taraf hakkınızda davacı olursa, bir güzel yargılanır, cezanızı alıp, kuzu kuzu çekersiniz!