Karmaşa

Siyaset hergün daha fazla karmaşaya sürükleniyor. Can acıtan tarafın, TBMM de gurubu olan siyasi partilerin artık bütün hesaplarını, ne zaman olacağını sadece Başbakan Erdoğan'ın bildiği genel seçimlere endeksli olarak yapması. Bu arada ciddi dış politika sorunlarından genelde kimsenin ya haberi yok, yada olaylar üzerinde etkisi yok ve her ikisi de yanlış.

Birkaç dış politik gelişmeye kısaca göz atarsak, Başbakan, Ermeni karar tasarısının ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesinde kabulünden sonra her zamanki gibi esip gürlemiş, ABD de Nisan ayında yapılacak enerji zirvesine gitmeyeceğini açıklamıştı. Bu arada Büyükelçi Tan danışmalarda bulunmak üzere Türkiyeye çağrılmış, bizzat Dışişleri Bakanı tarafından uzun süre görevine dönmeyebileceği açıklanmıştı. Burada gözden kaçan, Ülkelerin başka bir ülkedeki kendilerine ilişkin bir olayla ilgili o ülkenin duruşunu, sadece Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Dışişleri sözcülerinin yaptıkları açıklamalara göre değerlendirdikleri gerçeği idi. Neticede yapılan telefon görüşmelerinden sonra Başbakan ABD ye gideceğini açıkladı, okur yazar olan herkes de bunun ABD dışişleri Bakanı Clinton'un yoğun baskıları sonucu gerçekleştiğini anladı.

Bir başka gelişme Ermenistanla imzalanan Protokolerde yaşandı.Başbakan , o konuya değinmek için herhangi bir sebep yokken ve anlaşıldığı kadarıyla Dışişleri Bakanı ile aralarında bir mutabakat da yokken, Türkiyede kaçak olarak çalışan Ermenileri gündeme getirdi.Yurdışından büyük tepki alan bu tutum, Ermenistan tarafından soykırıma benzetildi ve buna herhangi bir resmi herhangibir karşılık verilmedi. Başbakan arasıra söylendi o kadar. Tabii benzer karar kabul eden İsveç parlementosuna tepki olarak Büyükelçi Korutürk geri çağrıldı ve kısa bir süre sonra geri döndü. Her iki olayda da Türkiye ABD ve İsveçten ne almıştı bu hiçbir zaman açıklanmadı ve anlaşılmadı.

İç politikadaki toz duman çok daha fazlaydı. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay ve HSYK nın aldığı kararları, Parti politikalarına karşıt gören AKP, Seçimlere çok az bir süre kalmışken Referandumu dahi göze alarak Anayasanın özellikle Anayasa Mahkemesi ve HSYK nun yapısını değiştirecek ve bu arada herkese hoş gelecek birkaç rötuş daha yapacağını açıkladı ve hemen uygulamaya koydu.

Anayasa Mahkemesinin yapısı ve HSYK nın yapısını ile ilgili değişiklik isteklerini mümkün olan en tarafsız gözle dahi incelediğinizde , tamamen AKP seçim ve arka plan hesaplarına yönelik olduğu görülebilir. Amaç Parti kapatma talebi yetkisini, bir zamanların ünlü Tahkikat Komisyonu benzeri bir komisyona devrederek, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bu konudaki yetkisini tırpanlamaktır. HSYK yapısının değişmesi ise tamamen yargıtaki atamaları yapan bu kurumun da siyasi güdüme alınması isteğinden başka birşey değildir.

Yargıda yapılmak istenen Anayasa değişiklikleri ayrı bir inceleme konusu olmakla beraber, bu aşamada söylenebilecek tek şey bu değişikliklerin mevcut ve yürürlükteki Anayasanın, Kuvvetler Ayrılığı ilkesine aykırı olması, hatta bazı yorumlara göre değiştirilemez maddelerin değiştilme teklifi ile eşdeğer tutulması, ve referanduma gitmeden CHP nin muhtemel müracaatı üzerine iptal edileceği yönündedir. Tabii bu arada Muhalefetin konuya ilişkin evlere şenlik tutumunuda göz ardı etmemek gerek...

O zaman sorulacak soru şudur neden...