Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '21

 
Kategori
Güncel
 

KARŞITLIK YÖNETİŞİMİ

Biz de taraftarlık ruhu üzerinden hareket eder insanlar. Sözlerinde adalet, doğruluk, insan hakları, cesaret, kendi tuttukları taraf haksız olunca bir anda suspus olurlar.

Bu durumdur belki de bu ülkeyi bu hale getiren. Bu anlayıştır büyük ihtimalle bizi bir türlü büyütmeyip olduğu yerde saydıran. Kimse aynaya bakmaz. Solcusu da taraftır, sağcısı da taraftır, tarikatçısı da taraftır. Oruç tutmayanları Ramazan ayında genelde oruç tutmayanlar döver de kendi kendilerine sormazlar biz de tutmuyoruz, onlar da tutmuyor biz şimdi gidip de onları niye dövdük diye? Çünkü düşman karşı taraftadır, emir verilmiştir, sorgulanmaz. Hepsi bu kadar. Olur, da insanlar biz ne diye birbirimizi dövdük diye soracak, muhabbet edecek olsalar, aradaki buzlar erise, bir anda birileri ateşi harlayıverir. Bir bakmışsın, az önce tatlı tatlı muhabbet eden insanlar bir anda birbirleriyle kanlı bıçaklı olmuşlar. Dahası karşılıklı mesajları alıp getiren, sonra geri götüren kanallar da bozuktur. Bu kanallar sözde barışı sağlamak üzere bir köprü oluşturmak üzere kurulmuştur ama bir türlü o barış köprüsü kurulmaz. Nasıl kurulsun ki?

Ben bu durumu Ermenilerle Türklerin durumuna benzetiyorum, bin yıla yakın beraber yaşayan bu insanlar son yüzyılda bölgeye akın akın gelen etki ajanları sayesinde bir anda kanlı bıçaklı oldular. En son savaşın üzerinden altı ay geçmedi. Türklerle Ermenileri kapıştıranlar arada bir barıştırıyormuş gibi yaparlar. Bu iki mazlum halk savaşıp dururken Azeriler paralarını silah tüccarlarına kaptırırlar. Arada iki halkı barıştırmak için uğraşanlar olayın kökenini bilenler ki bunlar aslında Türk ve Ermeni tarihini de iyi bilirler bu kan kurusun isterler ama olur mu? Olmaz. Kapitalizmin kan ve silah üzerinden yürümesi lazım. Kan ve gözyaşı devam etsin diye bunlar bırakın Türk-Ermeni Türk’ü Türk’e kırdırırlar. Mesela Bulgarlar. Bulgarlar bazıları pek umursamaz ama bugün tarihçiler pekala bilirler ki en eski Türk boylardan biridir. Bu arada tarihte en eski Bulgar kralının Müslüman olduğunu zamanın İslam halifesinden yardım istediğini bugün bizler, okuyan insanlar olarak biliyoruz…

Küçük düşmanlıklar yaratıp bununla bir bölge nasıl yönetilirse ne yazık ki bu bölgeler de böyle yönetiliyor. Bir söz var; “bir yerde köpekler birbirine hücum ediyorsa orada mutlaka bir İngiliz vardır” diye. Burada suçlamak diğerlerine kızmak pek akıllıca değil, önce hepimiz aynaya bakmak, daha sonra da hatalarımızla gerçekten yüzleşmek ve söz konusu hatalarımızı kabul etmemiz gerek ama hatalar o denli büyütülmüş, sürekli tazelenmiştir ki en küçük yerleşim yerinden en büyük mekanlara kadar her yerde düşmanlık ateşidir. İnsanımız da bu karşıtlık tuzağına o denli düşmüştür ki bir toplumun yaşayabileceği en büyük bunalım da budur denilebilir. Bizde bir şeyleri yapmak doğru yapmak değil, karşıdakinin tersini yapmak için yapılır. Bu alıcı da bulur. Adalet kendine, kendi kendine istenen adalettir. Haksızlık yapma hakkını elde etme yarışıdır.  Bu futbol takımı taraftarlığıyla eşdeğer bir yapıdır ki şöyle izah edebiliriz. Bir takım yıl boyunca on tane kritik penaltı ile maçları kazanmış ve şampiyon olmuş olsun; bundan rahatsızlık duyan gerçekte taraftar sayısı nedir ya da takımın haksız yere şampiyon olduğuna gerçekte kızanlar olsa da kalabalıkların şampiyonluk naraları arasında karşı tarafta gelecekte yapılacak haksızlıklara temel hazırlar. Haksızlık yapma yarışı kültürün bu denli parçası iken ne yapılabilir? Doğrusu herkes (buna ben de dahilim) hatasını kabul etmedikten sonra düzelme nereden ve nasıl başlayacak? UMUT yine de ölmemeli değil mi?

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..