Kaşar, motor, tırtıl.

Arayıp çocuğun birini sordular geçenlerde?

Ne zordur bu soruları cevaplamak...

Benim söylediklerim önemli tabi!

“ İyidir” dersem, adam iyi!

“ Kötü” dersem, adam yaramaz...

***

Kedileri sevmem ben, biraz korkarım da... Kucağıma alamam, tüylerini okşamak geçmez içimden, ıslak burnu, yumaklarla oynayışı, sobanın arkasına kıvrılıp yatışı, patilerini yalayışı, kızdığı zaman sırtını kamburlaştırması benim için hiçbir şey ifade etmez!

Kimileri kedileri sever...

Kimileri kedileri sevmeyenleri sevmez!

***

Patlamış mısırı elli sene yemesem elli sene aklıma gelmez... Sinema salonlarında yiyenlerden de hazzetmem, üstüne kola içip çaktırmadan geğirenlere uyuz olurum...

Geğiren adamı beş dakika sonra dudaklarından öpen kadın var!( <ı>İğrenç mi oldu bu cümle?)

***

Kahveye gidip oturmayı da oyun oynamayı da sevmem...

Bu gün Tepe Ahmet’in kahvesine uğrayıp, ince belli bardakta mis gibi demli çay içtim...

Çok hoşuma gitti.

Nasıl olacak yahu?

***

Orhan Pamuk’u sevmem, yazdıklarını anlamam, kitabını da almam...

Orhan Pamuk’u seven, anlayan ve kitabını çıktığı gün alanlar ve Nobele layık bulanlar var...

Normal.

***

Bazı şeyler yaşanmadan öğrenilmiyor!

Kızın birini sormuşlardı, iyi de tanıdığım bir kızcağızdı, sarışındı...

“ Kaşar” dedim...

Toplumun bu peynir türüne farklı bir misyon yüklediğini bilmiyordum o zaman...

Soran çocuk kafayı vurup, burnumu elime alınca öğrendim...

Şimdi kimse hakkında “kaşar” ya da “motor” demiyorum... Yanlış anlaşılıyor!

***

Bazı kelimeleri sözlükten çıkarınca yerine yenilerini koymak gerekiyor!

“Tırtıl” kelimesi iyidir, kullanıldığında muhatabın reaksiyonuna göre kıvırmak kolaydır...

***

Barda oturuyoruz yanımdaki arkadaş, tek başına oturan kızcağızı gözleri ile yerken, kulağıma eğilip soruyor;

“ Ağabey kız nasıl?”

“ Tırtıl!”

“ Tırtıl mı? Ne demek o?”

“ Yılan gibi kıvrım kıvrım demek”

***

“Ağabey nişanlımla tanıştın sonunda, nasıl buldun?”

“Tırtıl gibi kız?”

“ Nasıl yani?”

“ Kozasından yeni çıkmış, kelebek olmak üzere yani!”

“ Sağ ol ağabey”

***

Anlayacağınız kelim ben!

Merhemi bulursam kafama, çok bulursam başka bir yerime sürerim.

O yüzden kimseyi bilmem ben...

Ne bilirim ne bulaşırım...

Arada kokarım ama olacak okadar...