Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Eylül '08

 
Kategori
Deneme
 

Kategori'ye sığmayan, ben ne bileyim yazısı

Kategori'ye sığmayan, ben ne bileyim yazısı
 

Kardan adamlar sokağı


Adam arabasını dükkanın önüne park ediyor. Ben de bekliyorum. Tam kilitleyip gidecek

“Beyefendi” diye sesleniyorum.

“Buyurun” diyor. Biraz ters.

“Şu dükkanın sahibinden izin almanız gerekmez miydi” diye soruyorum.

“Beş dakika sonra geleceğim” diyor.

Yani soru başka, cevap başka.

Cevap “Araba ne kadar burada kalacak” sorusunun cevabı.

Soru: Bir insanlık, kibarlık, medeniyet hatırlatması.


Markete gidiyorum.

“Ekmek var mı” diyorum.

Benim beklediğim cevap: “Var” veya “Yok”

“Sen kimsin” diyor bana.

“Nerde oturuyorsun”

“Sen muhtar mısın? Bakkal mısın?” diyorum.

Ortam geriliyor. Kızıyor bana. Ve anlatıyor: Birileri ekmek ayırtmış ama o saate kadar almamış. Onun için soruyormuş. Yani bilmiyor. “Var” mı desin “Yok” mu.

“Kaç tane” diye soruyor.

“iki” diyorum

Çok büyük bir iyilikte bulunur tavırlarında

“Al” diyor

Ben de almıyorum.

Arkamdan mırıldanıyor.

“İnsanlara iyilik yaramıyor.”

İyilik değil, elde kalmasın istiyor


Taksi dolmuşa biniyorum

Konağı geçiyorum

Fevzi paşa

“Müsait bir yerde” diyor arkadan biri

Araba hareket ediyor

On metre gitmeden

İkinci vitese geçmeden

“Müsait bir yerde” diyor yine biri

Şoföre bakıyorum oralı değil

Diğer yolcular aynen

Aklım karışıyor

“Normal mi bu?” diye soruyorum kendime

“Beş dakika sonra geleceğim” diyor içim

Abondone – Kroki – Knock out oldum

Ayarım kaçtı


Soru cevap olarak bile anlaşamıyoruz artık.

Ben de uyduruk adreslere gönderiyorum sorularımı.

Bedenim sağlıklı ruhum verem.

Bir oyunun dışındayım.

Ne içeri girebiliyorum ne dışarı çıkabiliyorum.

Ruhum acıdan parçalanırken, kaygısız gibi görünmeye çalışıyorum.

Bazen kendime

“Ağlama küçük çocuk” diyorum.

“Ağlama”

“Hadi uyu” diyorum.

“Uyanınca hepsi geçecek.”

Uyuyorum, uyanıyorum her şey aynı.

Kendimi kandırıyorum.

Seviyorum, umut işte…

Olmayacağını bile…


Küçücük mutlulukları toplayıp biriktiriyorum,

ileride benim de büyük bir mutluluğum olsun diye.

Geriye dönmeden,

hiç beklemeden,

nereye gittiğimi bilmeden.

öylece yürüyorum


Bir SÜRÜ insan

Martıları ne zamandır görmüyorlar

Ne zamandır görmüyorlar günebakan çiçeklerini

Mandalin çiçeğinin kokusunu unutmuşlar

Fark etmeden ayrılıklar yaşıyorlar

Finans haberleri izliyorlar

Bir SÜRÜ insan

Dengir Fırat ile Kılıçtaroğlun’u dinliyorlar

Dinlediniz de ne oldu?

Ruhunuzu dinleyin biraz

Duysanıza nasıl ağlıyorlar

Bu yol, yol değil

Az kaldık biz

Uykususuz, eksiğiz

Biz yitip gideceğiz

Siz böyle mi devam edeceksiniz

Bilinciniz nerede

Ruhunuz nerede

Nasıl düştük bu mekanik ölüler cehennemine

 
Toplam blog
: 271
: 606
Kayıt tarihi
: 16.05.08
 
 

Güzel sanatlar fakültesi Müzik bölümüne gitmeme rağmen, fakülte sonunda yıllardır yaptığım turizm..