Katsayıları eşitledik; peki neyi hallettik?

Biliyorsunuz ki son gelişmelerin ardından uzun süredir muallakta kalan üniversite giriş puanlamasındaki katsayı problemi bir şekilde halledildi. Çok minik farklar olmakla beraber puanlar artık nerdeyse eşit durumda. Ama madalyonun iki yüzü var. İkisine de bakalım.

İlk yüzü;

Katsayılardan müzdarip olan meslek lisesi ve imam hatip liseli öğrenciler için bu gayet güzel bir haber. Sonuçta demokrasiden bahsediyorsa böyle bir ayrımcılığın yapılması haksızlık. Aynı sınava giriyorsunuz, aynı soruları çözüyorsunuz ama aynı puanları alamıyorsunuz.

Burada geçmişten gelen ciddi bir hata vardı. Bir nebzede olsa giderildi. Yeterli mi ? Değil tabiki de. Eğer hala demokrasiden bahsediyorsak; meslek lisesi ve imam hatip liselerinin müfredat düzenlemesi de normal liseler gibi olmalıdır. (Bu benim değil TÖDER'in fikri) Müfredat olarak aynı dersleri vermiyorsun ama sıra sınava geldiğinde o çocuğunda bu soruları yapmasını bekliyorsun. Kaldı ki zaten normal liseler içinde dahi bu sıkıntı varken meslek liseleri ve imam hatip liselerinden okuyan öğrencilerin sıkıntısı olmaya devam edecek.Böyle bir düzenleme yapılabilir mi? Bunu da artık devlet düşünsün.

Madalyonun diğer yüzü;

İşin bir de diğer yüzü var; şimdi bu katsayıları eşitlediğiniz de şöyle bir durum ortaya çıkıyor. Herkes istediği bölümü seçebilecek, alan karmaşası ortadan kalktı. Yakında müfredat olarak meslek ve imam hatip liseleri de güçlendirilecektir.

Şimdi aklıma takılan konu şu ; normal bir liseye giden çocuk; üniversite sınavını kazanamadığı takdirde boşa düşmüş olurken meslek lisesi ve imam hatip lisesi mezunu bir çocuk üniversite sınavını kazanamasa dahi elinde bir mesleği ya da mesleki bilgisi olacak. O halde düz liseye giden bir öğrenci bu durumdan mağdur olmayacak mıdır ?

O zaman benim bir önerim var; ya bütün düz liseleri kapatalım; bütün liseler meslek lisesi olsun hem öğrencilere mesleki eğitim verilsin hem de üniversite sınavına hazırlansınlar. Bu daha adil ve gerçekci değil midir?

Ya da bütün meslek liselerini ve imam hatipleri kapatalım hepsini düz lise yapalım, herkes eşit şartlarda hazırlansın. Eşitlikten bahsediyorsak şayet... 

Ayrıca eğer herkesi üniversiteye sokacak olursak ara eleman dediğimiz mavi yakalıları nerden bulacağız. Mecburen üniversite bitirmiş gençlerimizi o birimlerde çalıştırmak zorunda kalacağız. (Kısacası üniversite mezunu olmanın bir esprisi kalmayacak, kalmadı da zaten.)O zaman ne olacak kargoda koli taşıyacak adamı bile üniversite mezunları arasından seçeceksiniz. Amiyane tabirle "Amele" olmak için bile üniversite bitirme şartı aranacak. Yazık.

Bırakın madalyonu kim para kazanacak ona bakalım...

Bu katsayı ve alan seçme konusunda sıkıntı mevcutken meslek lisesi ve imam hatipe giden öğrenciler üniversiteyi nasıl olsa kazanamayız diyerek derslere fazla asılmazlardı. Şimdi bu durum ortadan kalktı. Artık istedikleri bölümü yazabilecekler. Burda da bahsedilen o müfredat sıkıntısı ortaya çıkacak. Ama onun yolu zaten Türkiye'de çizilmiş durumda "Dershane".

Ülkemize özgü bir kültür olan dershane kültürünü tatmayan yoktur herhalde. Dershane ne işe yarar temel olarak; "Ben okulda öğrencilere yeteri kadar bilgi veremiyorum, zaten sınıflarda 40 45 kişi belki 50 kişi ilgi de gösteremiyorum; iyisi mi bunlar dershane adı verilen yerlere gitsinlerde açıklarını kapatsınlar." budur.

Yukarıda belirttiğim üzere meslek ve imam hatip liselerine devam eden öğrencilerin artık sıkıntıları bir nebzede olsa giderildiği için üniversite arzusu içinde olmalarını engelleyen bir durum ortada kalmadı. Müfredatları da eksik olduğu için bu eksikliği gidermek adına dershanelere gitmeye başlayacaklar.

Geçmişten bu yana meslek lisesi ve imam hatip liselerinden öğrenci nemalanamayan dershaneler için bu tam anlamıyla bir "nimet". Artık oralardan da öğrenciler gelip dershanelerdeki sınıflarda yerlerini alacaklar.

Sözün özü bu işten en karlı çıkacak olanlar yine dershane sahipleri olacaklardır. Hesabım sizce de doğru değil mi??