Kayan yıldızlar

Onu, elimde balonla tanımıştım. Çocuk tiyatrolarında sonraları, eşi Gönül Ülküyle birlikte kurdukları hayat sahnesindeki rollerini, kendi adlarıyla kurdukları tiyatroda elele devam ettirerek.
Bir başkaydı onun tavrı, unutkanlık değil, sahneye duyduğu sanat aşkıyla, rolünü en iyi yapma bilincinin heyecanıyla kekelerdi konuşurken. Bu onun tarzı olmuştu.Mim leri bir başkaydı, bir bakışıyla bir çok repliği anlatıverirdi. Bu yüzden tiyatrodan sinemaya uçurdular onu, sonra da tv dizilerinin vazgeçilmezi oldu. Adını Hüsnü Kuruntu' yla patentledi. Tıpkı "Hisse_i şayialar"daki, Bican efendi gibi, komiser Şekspir gibi, Avrupa yakasının babası Tahsin Bey gibi..O bir Devlet sanatçısıydı. Çılgın yenge, tokmak Nuri, Televizyon çocuğu, Minnoş, Külkedisi, keloğlan, burnumu kesermisiniz gibi filmler onunla renklendi.bizim dünyalarımızda..
Uzun süre çektiği zatürree hastalığına rağmen, bir gün bile görevini aksatmadı. Bizlerle olmayı, hasta yatağına tercih etti ve ailece bizlerle oldu. Kızını kuruntu ailesinde evlendirdi, torunu Tarık'ı Kuruntu ailesinde büyüttük, O gerçekten hepimizin babası gibiydi.
Tiyatronun ölümsüz isimlerine karıştı, Dümbüllü, Körmükçü, Toto, Zobu, Kenter, Dormen, Sururi, Özkul, Çaman ve binlercesi gibi.
Bu yazıyı yazarken, Aydan Adan'ın ölüm haberini aldım. Kim diye soran olacak elbet. Bakın nasıl tanınacak ölümünden sonra eserleriyle değil, olay kadın oluşuyla. Onun sanatçı kişiliğiyle bir tek Rahmetli Adnan Menderes ilgilenmişti ama, bu da onun sonu oldu belki..Ben buradan sevgili Gazanfer özcan ın ailesine sabır dilerken hepimize tek yürek baş sağlığı diliyorum. Ayrıca kayan tüm yıldızlara da Tanrıdan rahmetler dilerim.
Şu an yoğun bakımdaki, sevgili , Nejat Uygurumuza da acil şifalar dilerken, ardından bir nekroloji yazmamayı ümit ediyorum.