Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kaybedecek çok şeyi olanlar kolay kolay rest çekemezler

Kaybedecek çok şeyi olanlar kolay kolay rest çekemezler
 

Bak işte! Buna da çekebildiğin zaman restini; kim alabilir ki senden, seni; en sen yapan her şeyi?


Kaybedecek çok şeyi olanlar kolay kolay rest çekemezler. 

Kaybetmekten korktuğun ne çok şey, ne çok obje var hayatında düşündün mü hiç güzel okuyucum? Ben benim için, senin için düşündüm. Aha da yazdım senin için! Oku bakalım. Beğenicen mi? 

Sen de, ben de en çok sevgilimizi, aşkımızı kaybetmekten korktuk değil mi? Hadi! Hadi! itiraf et. Rahatla... "Evet, öyle" de.. 

Aşkını kaybetmekten korktun... Sevgilini kaybetmekten korktun. Ne kadar çok korktuysan o kadar kolay, o kadar çabuk kaybettin öyle değil mi sevdiğini? 

Sonracıma, ne kadar iyi olursan ol mesleğinde, işini kaybetme korkusu karabasan gibi çöktüğünde yüreğine, acı da olsa, göz açıp kapayıncaya kadar, ışık hızında kaybettin işini de... 

Başarı dağının en zirvesinde, Everest'inde, en erişilmez, dokunulmaz olduğun anda da kaybetmekten korkmaya başladığın salisede yuvarlanmaya başladığını... Önce yavaşça; ama sonra kar topu gibi büyüyerek büyüttüğünü yaralarını, kanattığını dizlerini. Karların içinde unuttun yüreğini. Hatırladın mı o günleri? 

En çok paran olduğunda korktun paranı kaybetmekten en çok. Korktukça kaybetmekten; kaybettin. Kaybettikçe önce korkun, sonra kaybın büyüdü. "N'oluyoruz?" bile diyemeden tükettin servetini. 

Kaybetmekten en korktuğun an kaybettin; Sadece üç beş kelimeyle En kolay kazanabileceğin kavgayı bile... 

Kaybetmekten korktuğunu farkettirdiğinde rakibine; halı sahada gırgırına, gozozuna yaptığın maçları bile kaybettin; şakacıktan oldu havası vermeye çabalasan da kendi kendine... 

En değer verdiğin şeyi, en sen olan seni bile çekip aldılar senden; korkusuzca rest çekemedin diye. Halbuki kaybetmeyi göze alıp çekebilseydin bıçak kemiğe dayandığında restini; belki kaybedecektin yine bazı şeyleri. Ama inan ve emin ol ki, yeterince cesur, kişiikli, haklı çekilen bir rest; her zaman kazandırmasa da hayatta; hakettiğin saygıyı uyandırır en keskin edpsiz de bile... 

Evladını, kardeşini, ananı, babanı, en has arkadaşını bile kaybettin zaman zaman sırf korktuğun için "Kaybetmiyeyim" diye. Gereğinden fazla üzerine düştüğünde... Haksız mıyım? Öyle değil mi sence de? 

Şu kalın kafamıza yazalım artık beraber lütfen: Kaybetmekten korktukça, korku dağları esir alacak bizi, benliğimizi, bedenimizi... Bu hayat, sadece yeteri kadar cesur olanlara yapıyor hiç beklenmedik süprizlerini. 

"Bana bir şey olur mu acaba?" diye korkmaya başladığında kaybetmeye başladın aldığın nefesin de sıhatini. 

" Şansın da bu kadarı bana bile fazla" diye böbürlendiğin, şişindiğin gün; o balın, şansın da gitti senden; gözü yaşlı üzgün... 

Kendine en güvendiğin an, tedbirsizlikten yedin hayatının golünü. Kendine çok fazla güvenmekten kaybettin kendini. 

Korktukça kaybettin; kaybettikçe de korktun. Çünkü sen "Küçük balığı kaçırmayayım." diye büzüldükçe kendi içine; çektikçe milletin restini sinene; ruhun dert; derdin dağ oldu yedi bitirdi yüreğini. Öyle değil mi? 

Bütün bunlardan sebep, ölümüne korksan da kaybetmekten, göze al ve çek restini ölümüne! Bak göreceksin en kaybettim dediğin mücadeleyi bile kazanacaksın cesaretin sayesinde. Çünkü dönüp hayatına şöyle bir baktığında göreceksin ki en cesur olduğun hallerin aslında en zirvesi döktüğün ecel terlerinin... Tıpkı benim gibi... Tıpkı senin gibi... 

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..