Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '10

 
Kategori
Güncel
 

Kaybolan çocuklarımız…

Kaybolan çocuklarımız…
 

Gün geçmiyor ki basında kayıp çocuk haberleri çıkmasın. Bu haberler içimizi sızlatıyor. Çünkü gidenler, canlarımız, geleceğimiz, meyvelerimiz. Ancak üzülmek, kınamak, lanetlemek, bir işe yaramıyor. Kayıp çocukları bulmak, kayboluş sebeplerini araştırıp, bu sebepleri ortadan kaldırmak için ne yapıyoruz? Bu soruya dürüst bir cevap aramadıkça, kayıp olaylarının artarak devam etmesini önleyemeyeceğimiz kesindir.

Yetkililere göre Türkiye’de kayıp çocukların en fazla olduğu şehirler, büyük şehirler ve göç alan şehirler. Kayıp çocukları üçe ayırmak mümkün: Kendi rızası ile kaçanlar, rızası dışında kaçırılanlar ve istemeden de olsa yoksulluk ve benzeri gerekçelerle kaçanlar. Kaçan çocukların özenti, ebeveyn boşanması, kentleşememe gibi alt başlıkları; kaçırılan çocukların ise çocuk ticareti, dilencilik ve cinsel sömürü gibi nedenleri var. Kayıp çocukları bekleyen sorunlar: Hastalık, uyuşturucu, şiddet ve cinsel istismar.

Yetkililerin bu tespitleri doğrudur, ama çok eksiktir. Çocuk kaçırdığı tespit edilen bir kişiye ne yapılıyor? Kanunun öngördüğü cezayı verip, o kişiyi hapse atmak yeterlimidir? O kişiyi bu suça iten sosyal, psikolojik, ruhsal, toplumsal nedenler incelenip, başkalarının böyle bir suça yönelmesini önleyecek tedbirler alınıyor mu? Yoksa sorunlar görmezden gelinip kilimin altına mı süpürülüyor? Bu soruya, toplumu yönetmek iddiası ile seçilmiş siyasetçiler, özellikle yönetimin başında bulunan hükümetler cevap vermelidir.

Kabul ediyorum. Bu çok zor bir sorudur. Titizlikle çalışmak, insanı sevmek, bilgi, beceri ister. Halkın dikkatini olmayan sorunlara çekip gündem değiştirmek, mağdur durumları yaratmak gibi işler peşinde koşanların bu tür sorunlara eğilecek vakit ve enerjilerinin olmayacağı kesindir.

Yaşları 13 ile 18 arası olan çocuklarımızın kaçması veya kaybolması ise bambaşka bir sorundur. Yapılan incelemelerde bu yaştakilerin büyük çoğunluğu yabancı bir güç tarafından kaçırılmamıştır. Kaçıranlar tanıdıklardır. Yani ebeveynin sorunları, ilgisizliği, emperyalizm canavarının gülen yüzü olan reklamlar, Tv. Dizileri, yanlış eğitim gibi nedenlerdir.

Bu saydığımız ve saymadığımız nedenleri yöneticilerimizin bilmemesi imkânsızdır. Öyle ise neden sorunların çözümüne yönelik tedbirler alınmaz, çalışmalar yapılmaz? Çocukları korumak adına cemaatlerin, tarikatların kucağına atmanın da bir çare olmadığı günümüz verilerinde ortaya çıkmıştır.

Bu çocuklar bizim geleceğimizdir. Onları çok iyi korumalıyız, geleceğe güven içinde, başları dik, yüzleri gülen bir kuşak olarak bırakmaya mecburuz. Onlar mutsuz bir toplum olursa suçlusu başta yöneticilerimiz olmak kaydı ile hepimiziz.

05/02/2010

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..