Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Kasım '08

 
Kategori
Mizah
 

Kayseri'den derlemeler

Kayseri'den derlemeler
 

netten


Herkes için doğup büyüdüğü yer çok değerlidir. Kayseri'li olmak hakikaten tadına doyulmaz bir tattır.

Ben maalesef melez bir Kayseri'li olmam dolayısıyle, tüccar ya da siyasetçi olamadım. Çünki, rahmetli babacığım Gaziantepliydi. Kayseri'ye gelip yerleşmiş, dört amcamla beraber Kayseri'li hanımlarla evlenmişler.

Kayseri hikayeleri, yıllardır keyifle anlatılır. Sanırım en bilineni askerdeki Kayseri'linin, komutanına söylediği sözdür: "Okumam yazmam yok ama Kayseri'liyim" Ben de, bloglarımda Kayseri'yi zaman zaman yazmaya çalışacağım.

İstanbul'lu gazeteci, bir haber için Kayseri'nin ilçelerinden birine gider. Gideceği yeri soruşturur, bir minibüse biner. Minibüs çok kalabalıktır. Gazeteci, camdan hükümet konağını görür, orada ineceği için şöföre seslenir:

- Şöför bey, rica etsem müsait bir yerde durur musunuz? Şöför basar kahkahayı, gazeteciye seslenir:

- Ne yalvarıyon la? Dur de durak!..

Çok eskiden, ticaret yapmak için yer arayan bir yahudinin yolu Kayseri'ye düşer. Günlerdir yoldadır, cebinde 1 meteliği kalmıştır. Kaygıyla dolaşır, boş bir arsada oyun oynayan çocukların yanına gelir. Eşeğini ağacın dalına bağlar, oturur ağacın altına. Kara kara düşünürken, yanına 6-7 yaşlarında bir çocuk gelir.

-Ne düşünüyon emmi?

- Git başımdan çocuğum, canım sıkkın zaten!

- Niye, nooldu ki?

-Daha ne olsun more çocuk? Cebimde var 1 metelik, bununla karnımı mı doyurayım? eşeği mi doyurayım? Gece handa kalmak için mi saklayayım? Oof, of!

Çocuk, hiç istifini bozmadan gülerek bakar adama:

- Amaan emmi, düşündüğün şeye bak. Ondan golay niy var ki? Sen şincik bazara git, o 1 meteliğinen bi dene garpuz al. İçini sen yi, gabuğunu eşşeğine yedir. Çekirdeğini de sat, gece handa galma paran çıkar. Hadi, sıkma canını! der ve uzaklaşır. Yahudi, şaşkınlıktan gözleri faltaşı gibi açılmış bir halde kalkar yerinden:

- Aman yarabbi, bunların küçücük çocukları böyleyse.. Burda bana ekmek yok! diyerek atlar eşeğine gider.

Diyarbakır'da çalışıyorum. Arkadaşlarla tanıştık, 45 öğretmenli kocaman okul. Tanışma faslında, ben Kayseriliyim dedim. Şimdi ismini hatırlamadığım bir erkek hoca, bunu duyunca: Aman hocanım, benden uzak durun! dedi.Allah allah, niye hocam ben size ne yaptım? dedim. Gülerek anlattı:

- Yahu hocam, senenin başında Ankara'ya tayin işim için gidiyordum. Gece otobüs Kayseri'de mola verdi. Aşağı indim bir çorba içtim. Baktım, otogarın içinde ayakkabı boyacısı bir çocuk. Bakanlığa gidiyorum ya, hadi boyatayım bir daha dedim. Gittim yanına:

- Oğlum lacivert boyan var mı?

- Var tabii, gel boyayım! Uyku sersemi, baktım güzel parlamış ayakkabılarım. Parasını ödedim, gittim otobüse.

Hocam, sabah Ankara'ya indik, ayakkabılara bir baktım. Kahverengi olmuşlar, aman gözünüzü seveyim benden uzak durun! Çok güldük hepimiz, sonra çok iyi dost olmuştuk o arkadaşla.

Son duyduğum ve çok güldüğüm bir başka anlatıyla bu bölümü bitirelim:

Kayseri'nin hanımları, kabul günü ikramlarıyla ünlüdür. 7-8 çeşit pasta börek v.b ile inanılmaz günler yaparlar.

Akşam iş çıkış saati, belediye otobüsü durağa yanaşıyor. İyice şişman bir teyzemiz binecek otobüse, ama kilo çok. Şöför bunun çıkamayışına bakıyor, saatlerdir direksiyon başında yorulmuş:

- Doğuuuz, baba yiyesicee! kimbilir nası depdin gatmeri yağlamayı, aha şinci bööyle ınılda dur! Çık çabık, ahali bekliyor allah canını alasıca zıngır!

İşte böyle, bizim orda günlük hayat böyle açık komedi oyunu gibi tatlıdır, başka hikayelerde buluşmak dileği ile, gendinize iyi bakın gadasını aldıklarıım!..

 
Toplam blog
: 95
: 736
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Emekli öğretmenim, 52 yıllık hayatımdan amatör mizah, bağlama, sürrealist resimler, yitikler, sev..