Keçileri kaçırdık

Komşu uçağımızı düşürür, iki güzel insanımızı şehit eder, acımadı ki derler.

Sınırımızdan 60 bin Suriye’li mülteci girer, kurulan kamplar (Van depreminden önce hazırdı) yetmez olur, çevre illerde ki öğrenci yurtlarına yerleştirmeler başlar, teröristte olsan gel derler.

Suriye’li sığınmacılar, Türkiye Cumhuriyeti sınırları dâhilinde ki kamplarına kendi bayraklarını diker, halk indirip Türk bayrağı diker, sığınmacılar için sadece köylerine döndü derler.

Yine Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde bir ilçe Şemdinli’de, tam 19 gün çatışmalar sürer, haber alınamaz, ilçeye giriş-çıkışlar kapatılır, çıkar; “Parti teşkilatımız sürekli oralarda, kontrolümüz dışında bir şey yok” derler. (Parti teşkilatı = MIT = Polis = TSK = Jandarma = ? )

Foça’da terör saldırısı olur, askerlerimiz yaralanır, kan ihtiyaç olur, hastaneye kan vermeye koşan  İzmirliler için, mübarek günde oruç tutmuyor derler.

Terör’ün batıda, şehir merkezinde faaliyet göstermesine, akademik ders anlatır gibi “terörün yayılma noktasında attığı adımların bir başka örneği” derler.

Vekil oğlu polisleri karakolda sıraya dizer, ooo piti piti derler.

Milletin vekili terör örgütünce kaçırılır, oğlu polis dizdirenin babası, vekil olan!, “Kaçırılan vekil Kemal Kılıçdaroğlu olsaydı daha makbul olurdu” der!

İnsanın değeri vekilden-vatandaşa değişir mi? 400 gündür PKK nın elinde rehin olan kaymakam, asker ve polislerimiz için henüz; dıııııtt… ses yok!

Meclis’i toplamaya gerek olmadığını açıklarken, “PKK, BİRKAÇ MEHMET’İ ŞEHİT ETTİ DİYE gündem oluşturmasına müsaade etmemeliyiz” derler!

…..

Ben bir masal anlattım, sen dinledin, Türkiye uyudu…