Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '14

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Kediler ve insanlar...

Kediler ve insanlar...
 

Boncuk iki yavrusuyla birlikte


Geçen yıl bu aylarda yolda iki tane kedi yavrusu bulmuştuk. Yavrular 15-20 günlük olmalıydılar ve etrafta annelerini de görememiştik. Bu konuda o tarihlerde “Yetim kedi yavrusu büyütmek başlıklı” bloğu yazmıştım.  O yazımda da söz ettiğim gibi o biri erkek, diğeri dişi olan  yavru kedileri biberonla büyütmüş, erişkin hale gelince de onlara doğada bakmaya başlamıştık.

Şimdi o kedilerden dişi olanı bir ay önce 3 tane yavru dünyaya getirdi. Onları o halde doğada bırakmaya içimiz elvermedi ve annesini yavrularıyla birlikte eve aldık. Ama bu defa geçen yıl olduğu gibi zorlanmıyoruz. . Çünkü yavrularını anneleri besliyor, biz ise, annesinin ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Yan taraftaki “Kediler büyüyor” başlıklı galerimde de, kedilerin geçen yılki ve bu yılki durumlarını görebilirsiniz.

Bir yıl önce yavru olan kedimizin şu an üç yavrusu var. Bunu insan yaşamıyla kıyaslarsak, yani yeni doğan bir kız çocuğunun anne olması zamanını, kırsal kesim dışında düşünürsek ortalama 20-25 yıllık bir süreci kapsayacağını söyleyebiliriz. Zamanın ne kadar çabuk geçtiğini ise belli bir yaşa geldikten sonra anlayabiliyoruz. Daha dün gibi doğduğuna tanık olduğumuz çocuklarımız şu an anne, baba olmuş ve onların yerini torunlarımız almış. Bizler ise şu an hayatta olmayan anne ve babalarımızın konumuna yerleşmişiz. Bizden sonra da hayat bu şekilde devam edip gidecek.

Neyse yine kedilerimize dönelim. Geçmişi ve bugünü hatırlayalım.

Geçen yıl bulduğumuz yavru kedilerin isimleri önce Tekir ve Bekir koymuş, sonra da erkek olanına Bıdık, dişi olanına da Boncuk adını koymuştuk. Boncuk, koyu renkli olanı...

Şimdi o Boncuk anne oldu.

Bunlar da yavrular:

Etinden ve sütünden faydalanılmayan kedilerin insanlar üzerinde olumlu etkileri vardır.  Psikologların bu konudaki  görüşleri şöyle:

Evcil hayvanlarla etkileşim gündelik hayatın olumsuzluklarına karşı koruyucu kalkanımızdır. Bir canlının ihtiyaçlarını karşılarken aranızda duygusal bir alışveriş vardır. Bu sorumluluğu sürdürebilmekse insanı yeniler. Bir hayvanı yakından tanırken kendinizi de daha iyi tanıdığınızı fark edersiniz.''

1970’lerin başlarında yapılan bir araştırmada, kedi sahiplerinin kedilerini okşadıklarında kan basınçlarının düştüğü gözlemlenmiştir. 1980’lerde Dr. Erike Friedmann, kedi sahiplerinin önemli bir kalp krizinden sonra yaşama şanslarının, evinde kedi olmayanlara göre çok daha fazla olduğunu bildirmiştir. 1990’larda Avustralya Monash Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, kedi sahiplerinin kalp hastalıkları konusunda evcil  hayvanı olmayanlara göre daha az risk taşıdıklarını ortaya koymuştur.

Şu an evin içinde koşturan yavrular da bizim neşe kaynağımız olmuş durumda. 

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..