Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kek tenceresi

Kek tenceresi
 

kek tencerem


Ahh Kemeraltı...

İşportacıları, dönercileri, kuyumcuları, balık pazarı, baharatçıları, evcil hayvan pazarı, mefruşat dükkanları, kitapçıları, kırtasiyeleri, fincanda kahve pişirilen yerleri ve 3 ay garantili (!) bakılan kahve fallarıyla, velhasılı ne ararsan bulabileceğin dükkanlarıyla öyle renkli bir çarşı ki .

Hiçbir şey aramasam bile bakmak, aramadıklarımı da bulmak, stres atıp, her çeşit insanla haşır neşir o dar sokaklarda düşüncelerimden kaybolmak için gittiğim yer.

Neredeyse çocukluğumdan beri her yerini ezberlemiş olmama rağmen yeniden bir sokak veya aklıma gelmeyen şeyleri bulabileceğim renkli bir dükkan keşfetmenin keyfi Kemeraltı'ndan başka nerede çıkarılır ?

Örneğin bu hafta 6-7 yıldır aradığım ama şimdiye kadar rast gelmediğim o eski kek tenceresini, Kemeraltı'nın arka sokaklarındaki bir dükkanda bulunca nasıl sevindim anlatamam.

Yaşı genç olanlar belki bilmez ama özellikle 35 i geçmiş olanlar hatırlarlar. Hani o annelerimizin aygaz üzerinde bize kek yaptığı tadı ve kokusuyla bugünkü keklerle kıyaslanmayacak kadar bize güzel gelen keklerin pişirildiği kek tencerelerini.

Kakolu, cevizli, limon kabuğu rendelenmiş sade, peynirli çeşit çeşit kek, o tencerelerle daha bir kabarık, daha bir kokulu, daha lezzetli gelirdi sanki bana .

Nereden aklıma düştüyse uzunca bir süredir arıyordum ama tabi artık mutfak gereçleri de teknolojiye ayak uydurdu ve değişti ya... Eskiden mutfaklarımızı süsleyen, ihtiyaçlarımızı karşılayan bir çok araç gereç de kullanımdan kalktı, nostaljik birer hatıra oldu. Üretilmiyor, satılmıyor. Ara ki bulasın.

Ama işte sonunda Kemeraltı'nda buldum :)

Aliminyumdan yapılan bu tencereler de aslında şimdiki yuvarlak kek tencerelerine benziyor. Değişik olarak tencerenin iki yanında sapı var. Ve üzerinde de iki yuvarlak camı bulunan bir kapağı. Bu camlar kekin kabardığı gözlenip , pişip pişmediğine karar verilsin diye. Kapağın yanlarında da elips şeklinde delikler bulunuyor. Kek kabardığında ocaktan indirmeye yakın üstü kızarsın diye tencerenin kapağı hafif çevrilir yandaki elips biçimli deliklerden hava çıkar ve böylece kekin üzeri nar gibi kızarır.
Ayrıca bu kek tenceresinin altında ayrı bir döküm aparat var üzerine ince bir tabaka halinde kül ( veya toprak) konan. Tencere direkt ateşe maruz kalmasın diye...

Hatırladığım, yapılan kek iyice yağlanmış tencereye dökülür ve ocağın üzerinde kısık ateşte ağır ağır pişerdi, nefis kokular çıkara çıkara.

Ben de tenceremi satın alınca eve getirip hemen ilk denememi yaptım. Tarif taaaaa eskilerden aklımda kaldığınca. Zaten kek tarifi de pek değişmiyor ya.
İlk deneme fena değildi ama çok başarılı, yani istediğim gibi de olmadı. Zaten bu kek yapımı da, yaptıkça elinin ayarını bulduğun, deneyim kazandıkça daha iyilerini yaptığın birşey. Bu hevesle ben de sanırım kısa sürede başarıya ulaşacağım :)

Tarifine gelince ; şöyle yaptım :

2 su bardağı un
2 yumurta
1 su bardağı sıvı yağ
1 su bardağı yoğurt
1.5 su bardağı şeker
1 paket kabartma tozu
bol limon kabuğu rendesi (vanilya koymadım, eskiden annem koymazdı)
Hepsini çırpıp, tencereye döktüm. Ve kısık ateşte , yavaş yavaş, üzerindeki cam pencerelerden kabardığını, üzerinin kızardığını gözleye gözleye pişirdim. Fena olmadı. Ama daha iyi olabilirdi.

Bir dahaki sefere peynirli ve dereotlusunu da deneyeceğim.

Tijen Taşlı- İzmir

 

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..