Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '11

 
Kategori
Öykü
 

Kelimeler uçuşuyor

“Doktor Bey yardım edin lütfen! Bir kelimenin altında kaldı! Kendinde değil! Öylece boş boş bakıyor!” Daha önce de yediği bir kelimeden sonra yüreği mosmor olmuştu. Gözümün önünde kelimeler uçuşuyor demişti.
“Nasıl yani! Durun durun sakin olun! Siz eşi misiniz?”
“Evet doktor bey!”
“Hastanın yüreğini yukarı doğru çekin  derhal!”
“Bir terslik yok mu sizce Doktor Bey! Önce hastalığı ne zaman başladı diye sormayacak mısınız?
“Doğru! Neden düşünemedim ki! Buyurun anlatın!”
“Üç yıl önce başladı her şey. ‘Koş Leman koş!” dedi bana. Mutfaktan ellerim hamurlu hamurlu çıktım geldim yanıma. Baktım kıvranıyor. Boğuk bir sesle ‘Bir kelime takıldı boğazıma bir türlü çıkmıyor” dedi. Sırtına vurmaktan ciğerleri sökülüyordu vallahi. Ertesi gün de ‘Dilim çok acıyor’ dedi. ‘Aç ağzını’ dedim merak içinde. Diline baktım; sağlıklı bir insanınki gibi pespembe.  Dilimde tüy bitti yok bir şey diye.  ‘Dil yarası görmüyor musun?’diye çığlıklar atmaya başladı. Kelimeler kıymık gibi  diline batıyormuş!”
Doktor, gözlerini kırpmadan Leman’ı dinliyor bir yandan da çenesini ovuyordu.
 “Anladım! Şimdi muayenede sıra” dedi derin bir nefes alarak.
“Aç bakayım ağzını aaa de bakayım” dediğinde Leman da aynı sesi çıkarınca doktor arkasını döndü ve “Lütfen susar mısınız! Hastanın soluk alış verişini  duyamıyorum” dedi kaşlarını çatarak. Leman “Vah vah kocamın sırtına baktığını sanıyor” diye düşündü. ‘Ama doktor bey!” diyordu ki Abidin fergat figan etmeye başladı.
“Aaaaa  boğazıma ışık tuttuğun yeter ama doktor! Yeni uyuttum kelimelerimi! Hepsi uyanacak şimdi sonra al başına belayı. Her biri bir kafadan birleşip cümle olunca değil sen alayınız gelse beni kurtaramaz! Sakin yaklaş doktor! Ben karanlıkta da Aaaa diyebiliyorum! Bak Aaaaa”
Leman, Abidin’in kolunu çekiştirmeye başladı.  Bir yandan da söyleniyordu. “Gel Abidin gel! Bu doktor bir şey  bilmiyor. Başka doktora götüreyim seni!”
Abidin, kaderine razı bir biçimde boynunu büktü.
“Kelimelerden kurtaramıyorsan beni, senin ne işin var burada! Doktor! Sen  hiç kelime-i şahadet getirdin mi?”
Abidin’in iri parmakları doktorun boğazındaydı. Leman’da ellerini beline koymuş, pis pis sırıtıyordu. Doktor  “Nefes alamıyorum, kurtarın beni” diyordu ama sesini kimseye duyuramıyordu.  Nihayet beş dakika sonra sesini işiten biri olmuştu.
“Sevgilim! Hadi kalk ama geç kalacaksın!”
Ekrem, sıçrayarak uyandı. Kan ter içindeydi.
“Aman Allah’ım saat kaç? Kelimeler kapıda bekliyordur beni!”
“Hastalar demek istedin galiba! Canım kıyamam sana! Çok nöbete kalıyorsun hep ondan! Senin izin zamanın geldi de geçiyor! “
Ekrem derin bir nefes aldı ve etrafına bakındı. Karısı gülümseyerek yatak odasından çıktı.
“Şükürler olsun ki rüyaymış” dedi derin bir nefes alarak. Bacakları titriyordu ama kalkıp giyinmek zorundaydı.
 Üstünü giyinirken “Şimdi gerçekleri yaşamaya gidiyorum. Of Allah’ım of neden bu branşı seçtim ki. Keşke Kulak Burun Boğaz doktoru olsaydım ya da göz” diyordu. Dışarı çıkıp temiz havayı içinin derinliklerine kadar çektikten sonra yanından geçen site komşusu manifaturacı Behçet’le selamlaştı. Arabasını çalıştırmadan önce dudak büktü “Acaba başka bir meslek mi seçseydim” diye aklından geçirdi.  
Hastaneye doğru yaklaşırken dilinde bir şarkı vardı ve gün boyu da içinden söyledi “Bir yemin ettim ki dönemem!”.  Ara ara da fısıldadı durdu “Hey Hipokrat kulakların çınlasın!” diye ama kimse bir şey anlayamadı.
Gün bittiğinde eşinin söylediklerini düşündü evet yorulmuştu dinlenmeye ihtiyacı vardı. Ama yüreğinde büyük bir huzur vardı. "İyi ki psikiyatrist olmuşum" dedi gururlanarak.  Yardıma ihtiyacı olan bir insanın ruhuna el uzatabilmek kadar mutluluk verici ne olabilirdi ki.
Aysel AKSÜMER

 
Toplam blog
: 334
: 482
Kayıt tarihi
: 22.03.10
 
 

Halkla İlişkiler bölümü mezunuyum. Iki çocuk annesiyim. "Bir Öykü Kadar Kısa Bir Roman Kadar D..