Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '15

 
Kategori
Dünya
 

Kendi IŞİD'ini kendin kur

Bu da oldu.

İran, kendi IŞİD’ini kendi kurmuş.

Bakalım ve görelim yüce mevlam neler eylemiş?:

“Musul’un IŞİD eline geçtiğini gören Tahran yönetimi, ‘Şii hilali’nin bozulmaması için IŞİD’in kopyası bir  örgüt kurdu.

...

‘El Horasani Tugayı’ adı verilen bu örgüt, yalnızca 9 ayda tüm teşkilatlanmasını tamamladı, ağır silah ve teçhizatla donatıldı. Kendi içinde parlamenterleri bile olan örgüt, IŞİD’in klonlanmışı gibi. IŞİD’in Suriye ve Irak’ta hakimiyet kazanması, komşu devlet İran’ın çıkarlarını tehlikeye düşürdü.”

http://www.taraf.com.tr/dunya/irandan-dunyayi-soke-eden-hamle-kendi-isidini-kurdu/

Bu olay şunun devamı ve birliktesi gibi okunsa gerek:

“İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Ali Yunusi, ‘Bağdat bizim başkentimizdir’ dedi.

İranlı öğrenciler ajansı İSNA'nın haberine göre, ‘Büyük İranlı Kimliği Konferansı’nda konuşan Yunusi, İran kültür coğrafyasının Çin sınırından Hint alt kıtasına, Kuzey Kafkasya'dan Basra Körfesi'ne ulaşan coğrafyayı kapsadığını savundu.

Kültür, medeniyet, din ve İranlılık ruhunun 'Büyük İran' coğrafyasına yayıldığını söyleyen Yunusi, ‘Bu bölgede doğal bir birliktelik sözkonusudur. Her ne kadar bazı farklılıklar birleşmeyi engellese de, gerçekte İran coğrafyası; Çin sınırından bugünkü Afganistan ve Pakistan'a, Kuzey Kafkasya'dan Fars (Basra) Körfezi'ne kadar olan coğrafi alan bu birliğin içerisinde yer alır’ değerlendirmesinde bulundu.”

http://www.risalehaber.com/iran-bagdat-baskentimizdir-231031h.htm

Eh, boşuna dememişler:

Aç tavuk, kendini buğday ambarında sanır.

Bu ülke, daha 3 ay öncesinde, parçalanması % 100 olasılıklı olan bir ülke. Bir biçimde oportunist ve konformist bir tavırla paçayı geçici olarak sıyırdılar. Aranıyorlar resmen.

Dönelim asıl habere:

“Örgüt tıpkı IŞİD gibi ‘devlet yapılanması’ olarak kurgulanmış durumda.

Örgütün bakanları ve parlamenterleri de bulunuyor.”

İşte, zurnanın zırt dediği yer burası.

Geçmişbilimciler ve gelecekbilimciler, şu durumlara henüz ayamadılar son 25 yıldır, yani eski Doğu Bloku çköşü sercinden beridir:

Hem reel sosyalizm, hem de neo-liberalizm, global anlamda devleti tasfiye ettiler: En azından fiilen öyle oldu ama niyetleri o olmuş olmayabilir pekala.

Bu tasfiye edilen, en son devlet modu idi.

Daha önceki devlet modları, kültürlerde toplu bilisizlikte saklı duruyordu ama tıpatıp aynı olarak değil. Yani devlet, kategorik açıdan kendine özdeş bir tanım değil. Hem anı anına, hem de feodaldan sanayiye olduğu üzere, farklı kültür modlarında sürekli başkalaşan bir kurum. Tasfiye edilen, 1945-1990 devleti modeli idi.

Devletler tasfiye edilince, çok daha küçük devletler ortaya çıkar. Kaos da. (‘Bizim Fetret Devri gibi.) Şu ana uzunca bir ara-orta-kaos dönemindeyiz. Yani, eğer gelecekse, asıl-makro kaos henüz gelmedi.

Burada ve bu koşullarda 2 durum geçerlidir:

Hem, yıkıcı barbarlar yıktıkları devlet formlarını taklit ederler ama taklit ederken de onu dönüştürürler. Hem de, küçük devletler de, bir önceki devleti (Anadolu Selçuklu’nun Büyük Selçuklu için yapmak istediği gibi) aynen sürdürmek isteseler bile, onu dönüştürürler.

Buna, 1990 ertesinde 2 yeni yapı daha eklendi:

Bir: Kara-kara-para mafyanın devletsiz devlet / malforme devlet ama kesinlikle oto-organize bir yapı olarak devletsi yapısı.

İki: Sanal / finansal ekoniminin reel ekonomiyi tümüyle geçmesi ile feci derecede büyüyen, beyaz-kara-parasal zenginlerin parasal devleti (İsviçre Daha Beyaz Yıkar’ı).

Şerh: İsviçre’nin epeyi kara parayı aklayıp, en büyük finansal devlet olması ile Brezilya’nın Kolombiya’nın reel uyuşturucu sektöründen en çok nemalanıp, kendi iç beyaz-kara-paralı ve 30 milyonluk burjuvazisini(bir tür neo-lümpen burjuvazi) yaratması koşut oluşumlardır. Her iki durumda da paranın dini, devleti ve ulusu olmaz. Olmadı da, olmuyor da.

Bir şerh daha: Hollanda Doğu Hindistan Şirketi ve İngiltere Doğu Hindistan şirketi oluşumları da yüzyıllar öncesinde bile böyleydi. Padişahlara borç verip onları batıran tefeciler de öyleydi.

Ve buna üçüncü ek olarak, devlet kurmaya aday adayı terör yapıları (ETA, IRA, PKK) da eklendi.

Bunlar, hem mafya gibi kara-kara para kullandı.

Bunlar, hem büyük burjuvazi gibi beyaz-kara-para kullandı.

Dolayısıyla, hem de mafyanın kara para aklamasını kullandı.

Ancak özellikle Filistin oluşmalarının gösterdiği üzere, her terörist örgüt, artık yarının devleti gibi olmaya ve medya geştaltı tarafından öyle algılatılmaya başladı.

Yani:

IŞİD olsun, İran’ın Şii IŞİD’imsi de olsun, birer devlet aday adayı.

Kara para aklıyorlar.

Ancak, aynı zamanda diğer benzerlerine eklektik ve yapışık gibiler.

Ancak, en azından henüz ve şimdilik global bir metamorfoz oluşturacak denli, alt kritik eşiği geçemediler.

Yani:

Irak IŞİD’i tam devlet olamayacak.

İran IŞİD’i Büyük İran’ı kuramayacak.

Durumdan anladığımız budur.

Peki, ne olacak?

Tarihe birçok yeni yeni ve küçük küçük şerhler düşülecek. Belki onların bir bölümü, yeni devlet oluşumları için dersler / kıssalar oluşturabilir.

Örneğin Brezilya, mafya-devlet kurumuna yepyeni bir yorum getirdi ama yalnızca 20 yıllığına ve gizli olarak. Şu an, neo-liberal ve yepyeni bir iç-burjuvazi yaratma örneğinin kötü bir kopyası olarak kalmış / kilitlenmiş durumda yalnızca. Tarihe bunu bırakabildi ancak yani.

İran ise, yine de hiç belli olmaz.

Eski Persler, ilk gerçek Dünya fethi oluşumunun tetikleyicisi, bunu gerçekleştiren İskender oluşumunun katalizleyicisi olarak, tarihte önemli bir yer tutarlar.

Hatta,  henüz hiç göze batmasa da, İndo-Avrupa dillerin makul tek-ilk kaynağı olabilecek coğrafi bölge konumundalar. Ancak o Eski-Eski Persler, ne eski Persler, ne de şimdiki Farısiler.

Tıpkı bizim gerçek Türk olmadığımız ama o mirası üstlendiğimiz gibi...

Sonuç:

Tarih, görüldüğü gibi değildir. Yazıldığı gibi değildir. Her 50 yılda bir yeniden yazılır. Yalnızca yenilenler yazdığı için değil, savaşa hiç mi hiç girmeyen epistemikler (filozogların Lao Tzu gibileri diyelim) tarafından yazıldığı için de.

1945-1990 arası, insan-ötesi’nin yolunun kesinleştiği ve eksoduslaştığı dönem aynı zamanda. Şu anda post-human yapı, human yapı içinde % 50 üzerinde sağ kalm olasılığına sahip.

Ancak, ilk kendi öz-yapısı olacak olan ilk uzay devletinin kurulmasına en az 100 yıl falan var.

O zamana kadar, tarih yanlışlarına ve malzeme değiştirmiş form tekerrürlerine devam.

Yani, tarih tüm anlamsızlığına devam edecek bir süre daha. Sonra tarih-sonrası yazılacak.

İran’ın kendi IŞİD’i de buna katkı sağladı yalnızca.

Bunu bilselerdi, öyle yapmazlardı.

Dipnot: İlk 5 uzay devleti formunun da, daha önceki insan devletleri formlarının tüm hatalarını yineleyeceğine, bir gelecekbilimci loarak eminiz. İnsan yavaş öğreniyor, insan-sonrası da öyle. Yoksa, ilk uzay devleti çoktan kurulmuş ve BM’ye girmiş olurdu.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..