Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Kene düşmanı keklikler

Kene düşmanı keklikler
 

Radyoda bir türkü, dalgın dalgın bir Kekliğin başına gelen hikayeyi anlatıyor. Nasıl mı? Aynen böyle:

Keklik gibi kanadımı süzmedim,
Murat alıp doya doya gezmedim,
Bu kara yazıyı kendim yazmadım.
Alnıma yazılmış bu kara yazı,
Kader böyleyimiş ağlarım bazı.
..........................................

Böyle devam edip gidiyor. Bu keklik nedir? Nasıl bir hayvandır derken, aşağıdaki bilgilere eriştim.

Keklik, Ülkemizin çok yağış alan Karadenizin sık ormanlık bölgeleri dışında, Marmara, Ege ve Akdeniz'in, düzlük ovaları dışında kalan her yerinde yaşar. Genellikle; kayalık, taşlık, çalılık ve otlarla kaplı vadilerde ve yamaçlar yaşarlar. Kurt, böcük, bitki kökü ve tahıllarla beslenirler. Toplu olarak yaşarlar, iklime göre Şubat, Mart aylarında çiftleşirler, aynı tavuk gibi kuluçkaya yatarak civcivlerini yumurtadan çıkartırlar. Erkeklerin ayaklarında mahmuzlar vardır. Dişilere göre başları biraz daha büyüktür. Kırmızı ayaklı, kırmızı gagalı, çok güzel sesi olan, tüyleri harika görünümlü, tavuktan biraz küçük, çok güzel bir av hayvanıdır. Atalarımız yüzyıllar boyu keklik avlamışlar ve bunun neticesinde kekliklerin soyları tükenmek üzeredir.

Kekliğin güzelliği dillere destan; alımlı ve çalımlı haliyle. O sebepledir ki, çok güzeller de kekliğe benzetilir. Keklik de güzelliğinin kurbanı. Avcıdır, korkulu rüyası kekliğin, gaddar gulyabanisi. Avcının kıskacı kekliğin ense kökündedir. Azıcık etidir, avcının gözünü karartan.

Ve merhameti kalplerinden silmiş, sürek avının müdavimi avcılar, yüreğini titretir kekliğin. Avcı korkusuyla sabahlar, kim bilir kaç gece? Gözlerini kan bürüyen avcılar, keklik sürülerini çevirir, bir noktada toplar ateş çemberine alarak avlarlar. Sonra köpeklerine ferman salar, teker teker toplarlar.

Bu işi abartan avcıların, kaderin adil tokatlarına maruz kaldıkları dilden dile dolaşır Anadolu’da. Rivayetlere göre, bu avcılar, felaketten felakete sürüklenir, aile ve iş düzenleri bozulur, yakınlarını kaybeder, çaresiz hastalıklara yakalanırlar. Ocaklarına ateş düşer, derbeder olurlar.

Keklik, kırmızı ayakları, gagası, kanatları, gözleri ve sesi ile dünyanın en güzel hayvanlarından biridir. Bu güzelleğin yanı sıra, avcıları davet eden bir ses ve uçuşlarındaki kanat sesleride, av merakı olanlar için bulunmaz nimetlerden biridir. Sesi ve uçuşu ile yerini kolayca belli eder. Keklikle esaslı bir ilişki geliştiren, sırf kanat çırpıntıları ve güzelim sesine kulak misafiri olmak için dağ bayır, keklik izi sürenler bahsimizden hariç pek tabii.

Keklik derken, Anadolu’nun kanadı ve gönlü kırık delikanlıları ve genç kızlarını da unutmamak lazım. Kekliğin bu elim haline öykünüp, kendilerini kekliğe benzetirler onlar da. Zira bu gönlü kırıklar da murat alamamış, doyamamışlardır sevdiklerine.

Bu arada gazeteleri geziniyorum. Bir Haber; Çevre ve Orman Bakanı, Veysel EROĞLU kene ile mücadelede Keklikleri kullanacağız diyor. Ve ekliyor Afyon ve Yozgat illerinde Keklik üretim tesisleri kurup, üretilen keklikleri doğaya salarak, keneleri yemelerini sağlayacağız, böylece kene istilasının ve ölümlerin önüne geçeceğiz(!) diyerek her zaman, her yerde olduğu gibi kendi görev alanın dışındaki bir konuya, sırf gündeme gelmek için balıklama dalıyor. Tıpkı İstanbul'un su sorunanda olduğu gibi(!)

Evet Çevre ve Orman Bakanı, memleketin Ormanları yanıp kül oluyor, gariban insanlar ölüyor. Bu yangınlara ve ölümlere biraz kafa yorsan nasıl olur. Kenenin üzerine Keklik salmak belki güzel bir fikir ama unuttuğunuz birşeyler var. Ne gibi diyecek olursanız? Türkiye'de yaşıyoruz!.. Siz keklikleri yetiştirip doğaya salırsınız, onlar daha keneleri bulamadan, Türk insanı keklikleri bulur ve gereğini yapar, kaldık mı yine kenelerle başbaşa. İsterseniz başka projeler üretelim!..





 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..